1|

108 18 21
                                    

Yunho'nun, kolunu dürtmesiyle gözlerini açtı Hongjoong. Elleriyle gözlerini ovuştururken esnedi. Yaklaşık 6 saattir yoldalardı ve yarım saat kadar önce dayanamayıp uyuyakalmıştı.

"Hadi in arabadan geldik sonunda. Kahvaltıya bekliyorlardı zaten daha fazla bekletmeyelim." dedi Yunho arabadan inip bagaja ilerlerken. Arkadaşlarının düğünü için Gwangju'dan İncheon'a gideceklerken Yunho Seoul'deki teyzesine uğramayı teklif etmişti. Böylece yola iki gün önce çıkmışlardı bu sayede de bir gece Yunho'nun teyzesinde kalacak sonra İncheon'a gideceklerdi.

Hongjoong uykusunu açmış, bagajdaki çantaları indirmiş apartmana yürümeye başlamıştı. Açılan kapıyla birlikte içeri girdiler. Yunho uzun süredir teyzesini ve kuzeni Seonghwa'yı görmediği için heyecandan yerinde duramazken Hongjoong zile basıp gülerek onu izliyordu. "Bi yerinde dur Yunho. Elindikeleri düşüreceksin."

Sonunda kapı açıldığında Yunho görmeyi beklemediği kişiyle heyecanla bağırdı. "Seojoon hyung!" Kapıdaki adam kahkaha atarak Yunho'nun elindekileri aldı ve içeriye geçmeleri için kenara çekildi. "Aslında dün Amerika'ya gidecektik ama annem sizin geleceğinizi söyleyince sizinle de vakit geçirmek için Minyoung'la bietleri bu akşama aldık."

Eve girdiklerinde kahverengi saçlı kadın Hongjoong'un elindeki çantaları alıp gülümsedi. "Hoşgeldiniz." Kadın koridorda kaybolurken mutfaktan daha yaşlı bir kadın çıkıp koşarak Yunho'ya sarıldı. "Nasıl özlemişim." Biraz geriye çekilip Yunho'yu baştan ayağa süzüp ağlamaklı gözleriyle tekrar konuştu. "Nasıl da büyümüş şuna bakın. En son gördüğümde bacağıma anca geliyordun kocaman olmuşsun şimdi."

Yunho ve teyzesi hasret giderirken Hongjoong; Yunho'nun kuzeni Seojoon'la tokalaşmış, salona geçmişti bile. Salonda tekli koltukta oturan diğer adamla da tokalaşacakken adam başıyla selam verdiği için Hongjoong'un eli havada kalmıştı. Gergince koltuğa oturup nasıl da rezil olduğunu düşünürken Yunho, teyzesiyle birlikte salona girdi.

"Hoşgeldin oğlum. Hongjoong'du adın değil mi? Yunho bahsetmişti bir arkadaşımla geleceğim diye."

Kadın Hongjoong'dan bir cevap beklemeden mutfağa doğru yürümeye koyulduğunda arkasından bakakaldı Hongjoong. Kafadan çatlak birisi daha diye düşündü. "Seonghwa sen nasılsın görüşmeyeli?" Yunho'nun konuşmasıyla onlara en uzakta oturan siyah saçlı adamın adının Seonghwa olduğunu öğrenmişti.

Önce Seonghwa'nın sürekli olarak masaya vurduğu parmaklarına kaydı bakışları. Stresten yaptığını düşünürken sol bacağını da hızlı hızlı salladığını görünce bundan emin oldu. Acaba biz gelmeden önce de mi böyleydi yoksa bir yabancı olarak evlerine girdiğim için mi böyle, diye düşündü. Şu sıralar insan davranışlarının sebeplerine ve insan psikolojisine merak sarmıştı.

Seonghwa'yla gözgöze geldiklerinde onun rahatsızca kıpırdandığını görüp bakışlarını kimsenin izlemediği ama açık olan televizyona çevirdi. Yunho, Seojoon, salondaki masayı kahvaltı için hazırlayan Yunho'nun teyzesi ve Seojoon'un karısı olduğunu öğrendiği Minyoung klasik akraba muhabbeti ediyorlardı bu yüzden muhabbete karışmak gibi bir niyeti yoktu.

Paytak paytak yürüyerek salona giren çocuk karşısında durup meraklı gözlerle ona bakınca gülmeden edemedi. "Merhaba." Küçük kız da onu taklit ederek merhaba dediğinde bu sefer sesli güldü. "Bak amcalar gelmiş kızım" Küçük kız babası Seojoon'un sesini duyunca suratını asıp babasının yanına yürüdü. Ağlamaklı sesler çıkarırken eliyle karnını ovup babasının onu kucağına alması için diğer elini babasına uzatıyordu.

Odak noktası yine Seonghwa'ya kaydığında fark ettirmemeye çalışarak onu inceledi. Siyah saçları alnına dökülmüştü. O an için garip bir şekilde fazlasıyla çekici görünmüştü bu yüz Hongjoong'a. Seonghwa'nın sesinin nasıl olduğunu düşünmeye başladı birden. Geleli neredeyse bir saat olacaktı fakat bir kere bile konuşmamıştı.

Minyoung'un seslenmesiyle hepsi koltuklardan kalkıp büyük yemek masasına geçti. Yunho ve Seojoon iki baş köşeye geçmiş, Minyoung ve Yunho'nun teyzesi de yan yana oturduğunda Hongjoong, Seonghwa'nın yanındaki boş sandalyeye oturdu. İsminin Arin olduğunu öğrendiği küçük kız, masanın karşı tarafından Hongjoong'un dikkatini çekmek için suratını garip şekillere sokuyordu. Yeni bir yüz görmek heyecanlandırmıştı küçük kızı.

"Sen çalışıyor musun peki bir yerde? İş arkadaşı mısınız Yunho'yla." Seojoon'un sorusuyla ağzındaki lokmayı yutup konuşmaya başladı. "Hayır liseden beri arkadaşız. Düğününe katılacağımız arkadaşımız da liseden. Ve henüz bir işte çalışmıyorum maalesef. Bir kaç yere CV biraktım geri dönmelerini bekliyorum."

Yanından gelen sesle başını Seonghwa'ya çevirdi. "Ekmek uzatır mısın?" Tam da beklediği tonda bir ses duyduğu için içinden kendini tebrik etti saçma bir şekilde. "Tabii. Buyur." Ekmek tabağını Seonghwa'ya uzatıp masadakilerle konuşmaya devam etti.

Yemekten sonra üzerine bir mayışıklık çöktüğü için koltuğun kenarında uyuklarken Yunho'nun teyzesinin sesiyle gözlerini açtı. "Uykun varsa Seonghwa'nın odasına geçebilirsin. Orası sessizdir hem rahatça uyursun orda. Koridordun sonunda sağdaki oda." Teşekkür edip tarif edilen odanın önüne vardığında kapıyı tıklatıp tıklatmamak arasında kaldı. O uyuklamaya başlamadan önce Seonghwa evden çıkmıştı yani şu an büyük ihtimalle oda boştu.

Yine de kapıyı tıklatıp içeriye girdiğinde tahmininin doğru çıktığını görüp tuttuğu nefesini verdi. Odanın perdeleri sıkı sıkı kapanmış bu yüzden içerisi fazlaca loştu. Uyumadan önce odayı incelemeye karar verdiğinden ışığı açıp etrafına baktı. Kapının hemen karşısındaki duvarda camlar vardı ve kenarında balkona açıldığını düşündüğü bir kapı vardı. Sol tarafta geniş bir yatak Yatağın önünde kapıya yakın tarafta bir bilgisayar masası, masanın yanındaki rafta ise bir sürü albüm yan yana dizilmişti ki bu albümlerin çoğunu Taylor Swift oluşturuyordu. Rafın yanında bu sefer ebeveyn banyosuna açıldığını düşündüğü bir kapı vardı. Sağ tarafta oldukça rahat görünen bir koltuk onun yanında büyük bir kitaplık ve onun yanında ise lego maketlerle dolu bir dolap vardı.

Odanın ortasına geldiğinde duvarlarda asılı fotoğraflar dikkatini çekti. Seonghwa olduğunu tahmin ettiği küçük çocuğun yanında onun neredeyse aynısı olan başka bir çocuk daha vardı. Seonghwa'nın ikizi mi varmış, diye düşünürken diğer fotoğraflara da baktı. Hepsinde ikisi de ya gülüyor ya da birbirleriyle uğraşıyorlardı. Kitaplığa döndüğünde bir rafın boyan boya Star Wars figürleriyle kaplı olduğunu görünce ağzından bir sevinç nidası döküldü. Kendi evinde de bu figürlerden doluydu. Kitaplıktaki kitaplardan birine uzanırken kapı açılmıştı.

"O kitaplara dokunma sakın."

Duyduğu sesle hızlıca arkasını dönerken duyduğu suçluluk sebebiyle Seonghwa'nın yüzüne bakmıyordu. "Ah, özür dilerim. Annen burada uyuyabileceğimi söylemişti ama odan ilgimi çektiği için uyumak yerine etrafa bakınıyordum. Odanı karıştırıyormuş gibi gözükmek istemem." Seonghwa elindeki poşeti masasına bırakıp Hongjoong'a baktı ve kaşlarını kaldırıp omzunu silkti. "Panik yapmana gerek yok. Sadece o kitaplara dokunmamanı söyledim o kadar. Bir insanın odasını karıştıracak yaşı çoktan geçtiğini de görebiliyorum zaten."

Hongjoong rahat bir nefes alıp koltuğa oturdu ve Seonghwa'nın ne yaptığını izlemeye başladı. Seonghwa ise üzerinde hissettiği bakışlar yüzünden ışığı kapatıp sandalyeye oturduktan sonra rahatsızca konuştu. "Uyumak için geldiğini söylemiştin. Bilgisayrda işlerim var onları sessizce hallederim. Uyuyabilirsin."

"Tabi, elbette teşekkür ederim." Hongjoong bugün neden bu kadar aptal olduğunu düşünerek koltuğa yattı ve Seonghwa'nın çıkardığı tuş sesleri eşliğinde uyumaya çalıştı.

Ilk bolume gore biraz kisa ve olaysiz gecti farkindayim :c ama ilerleyen bolumlerde acilicaz inaniyorum, yazim yanlislarim varsa affola elimden geldigince kontrol ettim fakat gozumden kacanlar olmustur illa ki

Ve ve ve o kadar uzun zamandir burda bir seyler yazmiyormusum ki su bolumu yazana kadar bile kac kere silip tekrar yazdim ve halen icime sinmiyo yazdiklarim ama yazmaya devam ettikce bu sorun da hallolur diye dusunuyorum ☹️

opuldunuz, kactim ben :3

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 08, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

seven あ seongjoongWhere stories live. Discover now