|14|

51 5 0
                                    

Gün öylece geçip gitmişti. Doğrusu Doruk'u okulda görememek koyuyodu biraz. Ama Atakan'ın bana olan ilgili davranışları beni bu dünyadan kopartıyordu. Okul çıkışı Atakan kolunu omzuma atmıştı. Okul bahçesinde bu şekilde yürürken birden Yağmur yanımıza geldi.
"Hadi kulübeyeee."
Atakan'a baktım. Benden onay vermemi beklercesine bakıyordu.
"İyi tamam."
Yağmur koluma girdi ve yürümeye başladık. Kulübeye geldiğimizde içerde birileri vardı. Kapıyı açıp içeri girdik.

"Oooo hoşgeldinizz." Burak bizi karşılamıştı. İçerisi dumandan geçilmiyordu. Küllükler dolmuş taşmış vaziyetteydi. İlk kez bu kulübeyi bu şekilde görüyordum. İçerde Burak, Kaan ve Burçe vardı. Hemen yerlerimize geçip oturduk. Kaan Burak'ın koluna dirseğiyle vurarak bize işaret etti.
"Şu çifte kumrulara baksana. Ne kadar masum bir çift. Atakan'a pek yakışmamış gibi bu masumluk."
"Masum olduklarını nerden biliyorsun Kaancım. Sen ve Burçe gibi depo odalarında öpüşmeyi tercih etmediler diye mi bu düşünce??"
"Kendilerine sormak lazım."
Herkes bize doğru bakmaya başlayınca Atakan konuştu.
"İşinize bakın."
O sırada Yağmur'un aklına bir fikir gelmiş gibi yerinden kalktı.
"Hadi en yeni çiftimize birer shot atalım."
"Kadeh kaldırılır diye biliyodum ben Yağmurcum."
"Bizim tarzımızdan diyorum Burakcım."
Bu yaşta içki mi? Ben içemezdim. Annem beni öldürürdü.
"Ben içmiyorum arkadaşlar."
O sırada herkes kafasını geri atarak ofladı.
"Hadi ama. Bişey olmaz. Su falan içersin sonra."
O sırada Yağmur küçük bardakları doldurmaya başlamıştı.
"Israr etmeyin. İçmemesi daha doğru olur zaten."
Atakan'ın söylediği şeyle ona baktım. Bana ne yapıcağımı söyleyemezdi. O sırada ani bir hareketle bir bardak alıp kafama diktim. İlk kez içtiğim için kafama bir ağırlık gelmişti. Ama o ağırlık hemen geçti.
"Ooo eğelenceli olmaya başladı buralaarr."
Atakan bardağı elimden alıp masaya bıraktı.
"İçme."
"Nedenmiş o? Belki içmek istiyorum??"
"Bırak da tadını çıkarsın kız ya."
Yağmur elime bir bardak daha tutuşturdu. Herkes içiyordu. Eğelenceli sohbetler, kahkahalar havada uçuşuyordu. Rakı masası dedikleri bu olmalıydı. Bu ortam çok hoşuma gitmişti. Bu okul, bu insanlar bana hayatta asla yapmam dediğim şeyleri yaptırıyordu. Bu 'kötü örnek' dedikleri arkadaşlardı. Ama bana hiç kötü gelmiyordu? Atakan'a baktığımda keyfinin pek yerinde olmadığını gördüm. Hemen yanına yanaştım ve başımı omzuna yatırdım. Garip hissediyordum. Muhtemelen sarhoş olmuştum. Daha önce içmediğim için nasıl hissettirdiğini bilmiyordum. Atakan eliyle saçımı okşuyordu. Gözüm diğer koluna takılmıştı. Sarhoşluktan mı bilmiyordum ama kolu çok çekici geliyordu. Koluna dokundum. Kaslıydı.
"Bu yaşta nasıl bu kadar kas yaptın haşmetlim???"
Ne diyordum ben? Kendime gelmem gerektiğini biliyordum ama yapamıyordum. Otamdakiler bize bakıp kahkaha atıyorlardı. O sırada Atakan kalktı ve ve benim elimi tutup beni de kaldırdı.
"Bu kadar hemen mi gidiyoruz ya? Biraz daha kalsaydık."
"Biz kaçıyoruz. Çok sarhoş oldu eve bırakmam lazım."
Gitmek istemiyordum. Atakan'ın omzuna vurdum.
"Gitmek istemiyoruuuum." dedim acıklı bir sesle. Atakan beni dinlemeden kapıya doğru yürümeye başladık. Herkese veda ettikten sonra dışarı çıktık. Yürümek istemiyordum. Atakan'ı durdurdum.
"Yürüyemiyorum. Ayaklarım yok."
Atakan bir hışımla beni kucağına aldı. Bende kollarımı boynuna sardım ve kafamı omzuna yatırdım. Çok uykum vardı. Arabaya geldiğimizde Atakan kapıyı açtı ve beni yavaşça koltuğa bıraktı. Hemen uyumak istiyordum. Atakan da arabaya binip arabayı çalıştırdı.

Uykuyla uyanıklık arasındaydım, sarhoştum. Daha kötü ne olabilirdi? Kötü bir şey söylememek için dua ediyordum. O sırada gözlerimin tamamen kapandığını hissettim. Uykuya dalmıştım.

Gözlerime vuran güneş ışığı gözlerimi acıtıyordu. Hafifçe gözlerimi araladım. Elimi yana götürdüğümde telefonuma dokundum ve elime alıp açtım. Saat 09:00 du. Okula 1 saat vardı. Tam geri uyayacakken birden kafamın zonkalamsıyla dün geceyi hatırladım. Gözlerimi açtığımda daha önce hiç görmediğim bir odadaydım. Gözlerimi ovuşturup dün gece olanları hatırlamaya çalıştım. Kendime gelmeye çalışırken bişeyler kafama dank etmeye başladı. Bir dakika? BEN KİMİN ODASINDAYDIM? Hemen üstümdeki yorganı açtım. Eşyalarım üzerimdeydi. O an çok rahatlamıştım. O sırada odadaki kapıdan ses gelmesiyle kapıya doğru baktım. ALLAHIM SANA GELİYORUM. Atakan karşımda sadece beline sardığı bornozuyla duruyordu. Beni görünce gülümsedi ve eline bir havlu alıp saçlarını kurutmaya başladı. O kendini kurularken ona resmen dikizlercesine bakıyordum. Kaslarından akan su damlacıkları.. O değilde benim burda ne işim vardı amk? Atakan ona nasıl baktığımı fark etmiş olmalıydı ki konuşmaya başladı.
"Günaydın. Sonunda uyanabildin."
"Günaydın. Sorması ayıp ne işim var benim burda?"
"Dün gece çok sarhoştun. 3 şişe suyu bitirmene rağmen bir türlü kendine gelemeyince annene bu gece Yağmur'da kalacağına dair bir mesaj attım. Sonuç olarak burdasın işte."
Atakan saçlarını kurularken onu dikkatlice izlemeye devam ettim. Manzaram çok iyiydi. Elime fırsat geçmişken bu manzarayı izlemeyi kaçıramazdım. Atakan birden bana döndü ve göz göze geldik.
"Bu halimi sevdin galiba?"
"Sevilmiycek gibi değil.."
Atakan birden saçını kuruladığı havluyu bir kenara atıp bana doğru gelmeye başladı. Yatağın önüne geldiğinde yatağa çıktı ve yavaşça emekliyerek bana doğru geldi. Çok heyecanlanmıştım. Sonuçta Atakan karşımda bu haldeydi. Kim olsa heyecanlanırdı. Tam karşıma geldiğinde dudağıma bir öpücük kondurdu. Kollarımı boynuna sardım ve dudağına yapıştım. Karşıma böyle gelip sadece ufak bir öpücükle kurtulamazdı. Sabah öpücüğü dedikleri bu olsa gerek. Şuan ne kadar mutlu olduğumu anlatmaya kelimeler yetmezdi. Tam o sırada kapının tıklatmasıyla beraber Atakan kafasını kapıya doğru çevirdi. Kapının dışından bir kadın sesi geldi.
"Oğlum uyandın mı?"
Atakan oflayıp cevap verdi.
"Giyiniyorum anne."
Tekrar kafasını bana doğru çevirdi. Bakışları o kadar tatlıydı ki güldüm. Elini saçlarıma doğru götürdü ve saçlarımı kulağımın arkasında yerleştirdi. Bende onun ıslak saçlarına dokunuyordum. Birden kafasını iki yana çevirdi ve saçlarındaki su damlalarını bana sıçrattı.
"Yapmaa." diyip gülüyordum.
"Artık gitmemiz gerek." dedi hüzünlü bir sesle. Bende gitmek istemiyordum. Ama yapacak bir şey yoktu. Atakan yataktan kalktı ve giyinme odasına doğru ilerledi. Bende kalkıp aynanın karşısına geçtim. Başım çok ağrıyordu. Hemen çekmecelerden birinden tarak aldım ve saçlarımı taradım. Burası hiç yabancı hissettirmiyordu. Sanki burda 10 yıldır yaşıyormuş gibi hissediyordum. Banyoya gittim ve yüzümü yıkadım. Atakan çoktan giyinmişti. Banyodan çıktığımda Atakan da okul çantasını düzenliyordu.
"Bakıyorum da hemen alıştın odama."
"Kim bilir daha kaç kız alışmıştır senin odana benim gibi."
"Öyle deme."
"Ben farklıyım ama dimi?" diyip gülmeye başladım. Atakan'ın baya geçmişi vardı. Ama ne derler bilirsiniz 'geçmişindeki hikaye beni üzmez, nasılsa yenisini yazıyoruz artık' .
"Artık çıkmamız gerek."
"Önce benim eve uğramamız lazım. Böyle gelemem."
"Böylede çok güzelsin."
"İltifatlarla beni kandıramazsınız Atakan bey."
O değilde ben bugün Atakan'ın anne ve babasıyla tanışıcaktım. BUNU NASIL AKLIMDAN ÇIKARDIM.
"Hadi aşağı inip çıkalım hemen."
"Annen ve babanla tanışacağım için çok heyecanlıyım."
"Onlarla tanışmiycaksın Ayça."
Atakan'ın söylediği şeyle duraksadım. Beni ailesiyle tanıştımiycak mıydı?
"Neden?"
"Onların.. bizi destekleyeceğini hiç sanmıyorum.."
Aah beee. Klasik türk zengin ailesi. Asla zengin ve şımarık oğullarına daha az yaşam standartları olan bir kızı yakıştırmazlar. Biraz üzülmüştüm. Ama yapıcak pek de bir şey yoktu.
"Peki nasıl evden çıkıcaz?"
"Genelde pek takmazlar.. evden kızların çıkmasına."
Ne dedin sen ne dedin sen??
"Hee doğru alışmışlardır artık. Beni de tek gecelik o kızlardan sanıp çok takmazlar kafaya doğru."
"Hayır Ayça. Öyle demek istemedim.."
"Boşversene Atakan. Hadi inelim."
Hemen kapıyı açtım ve odadan çıktım.

Atakan da arkamdan geliyordu. Merdivenlere doğru ilerledim ve aşağa indim. Aşağıda kocaman bir yemek masası donatılmıştı. Annesi ve babası geçerken beni süzüyordu.
"Afiyet olsun efendim." diyip yemen kapıya yöneldim. Atakan da hızla arkamdan geliyordu. Kapıdan çıktım ve Atakan'ın arabasına doğru yürümeye başladım. Atakan'ın arkamdan bağırmasına hiç aldırış etmiyordum. Arabaya geldiğimde kapısını zorladım ama kapalıydı. Atakan cebinden anahtarlığı çıkardı ve kapıları açtı. Hemen arabaya bindim. Atakan da bindi.
"Noldu birden?"
"Hiç."o
"Eğer demin söylediğim şeye kırıldıysan özür dilerim. Sen kendin söylemiştin geçmişin beni rahatsız etmez diye."
"Evet rahatsız etmiyor. Hadi geç kalıcaz. Önce beni eve götür."
Atakan hiçbir şey söylemeden arabayı çalıştırdı. Annesi ve babası beni kabul etmiycekse nasıl devam edecektik ki? Onu seviyordum ama bizi sürekli ayırmaya çalışan ebeveynlerle uğraşmak zor olurdu. Kafamı bunlardan uzak tutmak istesem de bu düşünceler beni rahat bırakmiycaktı...

Erkeklerim ve Ben (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin