20: bu gece

411 60 2
                                    

yang jeongin

ayna son bir kez kendimi kontrol ettikten sonra, telefonumu da elime alıp evden yavaşça çıktım. gideceğimi sadece felix'e söylemiştim ve o da çok fazla üstelememişti. ben çıktıktan birkaç saniye sonra evin önüne gelen siyah, lüks arabayla changbin'nin geldiğini anlamıştım. yüzümde istemsiz bir gülümseme olurken, beklemeden arabaya doğru yürümeye başladım.

beni gören changbin, arabanın sürücü koltuğundan inip, yanıma gelmişti. ikimizde arabanın yanındayken, sakura ve chaewon denilen kızlar arabadan inip karşımızda kalan markete gitmeye başlamışlardı.

"kızlar marketten su almaya gitti. sen de arabaya geç yavru." demesinin ardından belimi kavrayıp beni arabaya doğru yönlendirdi.

belimi tutması bile eskisi gibi içimdeki kelebekleri harekete geçirirken, sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa yerleşmiş oldum.

o da tekrar sürücü koltuğuna yerleştiğinde, araba da gerici bir sessizlik oluştu birkaç saniyeliğine.

"yemekten sonra benimle otele geliyorsun, değil mi?" diye sormasının ardından tereddütle onayladım onu. çünkü changbin ile otele gitmek demek; seks demekti.

ve benim bünyem, art arda, dördüncü bir seks'i kaldıramazdı.

"geleceğim çünkü yalnız kalmanı istemiyorum. ayrıca o otelde çok fazla güzel kız oluyor." dediğim zaman gülmesiyle yan dönüp omzuna bir tane patlattım.

"ayrıca yaramazlık yok! kalçamı seviyorum tamam mı?" diye somurtmamın ardından, ensemden tutup beni kendisine yaklaştırdı. dudaklarıma bir öpücük kondurdu ve konuşmaya başladı.

"bakarız,"

"neye bakacaksın yah! yaramazlık falan yok, elin belimden aşağı kayarsa ayrılırız." tüyler ürpertici tehditim yine gülmesine yol açarken, karşıdan gelen kızlar gördüğümüz zaman changbin arabayı çalıştırmıştı bile.

kızlar elindeki iki şişeyle beraber arka koltuklara yerleştiklerinde, changbin'nin kardeşi olan sakura konuşmaya başladı. "selam, jeongin oppa!"

changbin'nin yüz ifadesi anında değişirken, dikiz aynasından sakura'ya pis bir bakış attı.
"sakura, seni keserim abiciğim."

bu hallerine kıkırdayıp sakura'ya cevap verdim. "selam, sakura."

chaewon'da selam verdikten sonra, kızlar arkada koyu bir sohbete daldı. ben de başımı cama yaslayarak yolu izlemeye başladığımda, bacağımda hissettiğim elle nefesimi tuttum. bacağımda olan el bacak içimi okşamakla kalmıyor, kasıklarıma kadar çıkıp geri iniyordu.

uyarı amacıyla sahte bir öksürük bıraktığımda changbin bunu umursamadı ve tek eliyle arabaya sürmeye, tek eliyle de kasığımı okşamaya devam etti.

durması için elimi elinin üstüne koyduğum zaman, gözlerini saniyeliğine yoldan çekerek bana baktı. bakışları ve yüz ifadesi elimi çekmem için uyarıyordu sanki beni.

ben de dediğini yaparak elimi elinin üstünden çektiğim de, bacağımı okşamaya devam etti.
neyse ki gideceğimiz yer yakındı.

birkaç dakika sonra restorandaydık, içeri girdiğimiz gibi chaewon ile sakura bize bir yer bulmuş ve yana yana kurulmuşlardı.
biz de karşılarında kalan sandalyelere yan yana oturduğumuzda yanımıza garson bir kız geldi.

chaewon ve sakura menüye bakma gereği duymadan yemekleri sipariş ederken, ben ve changbin menüde gözlerimizi gezdiriyorduk. en sonunda ise ismini daha yeni duyduğum bir yemek almaya karar verdik çünkü görüntüsü mükemmeldi.

yemekleri sipariş ettikten sonra masada bir sohbet dönmeye başladı. chaewon ve sakura çok kafa kızlardı, çok eğlencelilerdi ve sohbetleri gerçektende sarıyordu. arada sakura'nın changbin'e buluşmasıyla ikili laf dalaşına giriyordu ve bu çok hoşuma gitmişti.

biz sohbete dalmışken, yemeklerimiz gelmişti. önümdeki güzel yemeğe bakarken, changbin yemeği sadece incelemem yüzünden ve yemediğim için bana kızarken, çubuklarımı eline alıp yemeği bana yedirmeye başladı.

kızlar abilerinin bu hallerine gülerken, changbin bir onlara laf yetiştiriyor, bir de bana yemek uzatıyordu.

"binnie, kendim yiyebilirim."

"şh, aç ağzını." neredeyse tabağın hepsini bu şekilde yedirmeyi başarmıştı. onun elinde yediğim için mi yoksa yemek çok güzel olduğu için mi emin değilim ama kendimi çok tok hissediyordum.

"teşekkürler sevgilim," deyip gülümsediğim zaman o da gülerek karşılık vermişti.

kızlar tekrardan kendi dünyalarına daldığında, biz de birbirimizi izlemeye başladık. evet, birbirimizi izliyorduk ve bu asla can sıkıcı değildi.

"abi, tatlı söyleyebilir miyiz?" diye sordu chaewon.

"söyleyin kızlar," dedi changbin ve ben bu sırada tekrardan bacağımda bir el hissettim. daha doğrusu bacağımda değil, sikimde.

seo changbin, sınırlarımı zorlamak amacıyla penisimi okşarken ben de nefesimi tutmuş, gözlerimi eline dikmiş bir şekilde bekliyordum.

o ise hiçbir şey yokmuş gibi kızlarla ne tatlı alacağını tartışırken, ben ecel terleri döküyordum. kemikli elleri yavaşça penisimi okşarken, derin bir nefes verip ayağa kalktım.

"ben bir tuvalete gideyim," diyerek masadan ayrılırken, changbin'de ayağa kalktı.

"ben de gitsem iyi olacak." kızlar kafalarını sallayıp onaylarken, ikimizde kalkıp tuvalete doğru yol almaya başladık.

bu adam ben delirtecek. her şeyi bilerek yapıyor.

tuvalete girene kadar tek bir kelime bile etmedik, tuvalete girdiğim an ise changbin kapıyı sertçe kapatıp beni kapıyla arasına aldı. sikeceğim şimdi dağı taşı.

"senin yedi ceddini sikeyim, orospu çocuğu! sikim acıyor!" dememle beraber sinir bozucu bir şekilde gülüp sikimi avuçladı.

şhh, nefes al, ver...

"changbin şaka mısın ya? restorandayız!" diyerek onu itmeye çalıştığım zaman, penisimde olan eliyle penisimi sertçe sıktı. ağzımdan istemsizce bir inleme kaçarken, dudaklarıma bir öpücük bıraktı.

"umarım yanında tanga vardır. çünkü bu gece seni, otel odamızda, üstünde tanga varken becermek istiyorum."

×

diğer bölüm eun ve sakura için. ondan sonra da final.

arada bir özel bölüm atarız❤

arada bir özel bölüm atarız❤

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
good 4 u | changin✓Where stories live. Discover now