"Harbiden de sen ne alaka. Ben de kendimi sakatlasam mı ne yapsam, belki evime çorba falan getirir? Ya da çikolata kaplamalı ayıcık hediye eder?" Kunigami kahkaha atmaya çalışıyordu fakat başındaki ağrı onu çok zorluyor olmalıydı.

"Bu arada senden de özür dilerim. Biraz daha dikkat etmeliydim, 1 ay antrenmanlara ve maçlara çıkamayacaksın." Sorun değil anlamında elini sallamıştı ama onun için büyük bir sorun olduğunu biliyordum.

Aşırı mükemmelliyetçiydi ve işinde de gerçekten iyiydi. Söz konusu futbol olduğunda çevresindeki kimseyi gözü görmezdi, ama nedense şuan bana centilmence davranıyordu.

Belki de Chigiri onu gerçekten değiştirmiştir?

Tüm düşüncelerimi bölen şey Kaiser'in kapıyı çarparak içeri girmesi olmuştu.

"Çabuk iyileş. 2 ay sonra PxG ile maçımız var. Bunu kaçırmak isteyeceğini sanmıyorum." Kunigami Kaiser'i umursamayarak yatağında dikleşti. "Biliyorum. Salak değilim."

Kaiser omuz silkip formaliteden geçmiş olsun dileyip kapıyı çarparak odadan çıktı.

Hemen ardından abartılı bir şekilde Chigiri odaya dalmıştı.

"Ah, minik hunim. Neler yaptılar sana böyle?" adeta bir 'Romeo ve Juliet' sahnesindeymişcesine hareket ediyordu. "Beni beni, Chigirini, nasıl bir başına bırakmaya çalışırsın?" Juliet'ten bir anda Aşk-ı Memnu Bihtere dönüşünü hayretle izliyordum.

Kunigami neye uğradığını şaşırmıştı, kafa travması geçirmediyse bile şuan geçirmesi oldukça olasıydı.

"Abartma Chigiri, alt tarafı kafasını yarmış." Chigiri timsah gözyaşlarını silip sanki kötü bir şey söylemişim gibi hızlıca bana döndü.

"Ölebilirdi. Bunu nasıl küçümsersin?"
Ben bile şaka mı yapıyor yoksa gerçekten mi böyle davranıyor anlamamıştım.

Lütfen bana bunun bir şaka olduğunu söyle.

10 dakika sonra sonunda Chigiri'yi odadan çıkartabilmiştik.

Ve bu günün son ziyaretçisi olmuştu.

*

"İnsanın evi gibisi yok." anahtarı kapı deliğine sokup kendimi içeri attım.

Kunigami bana bu gece kalmamam gerektiğini "tatlı dille" söylemişti.

Üstümdekileri değiştirip yatağımın içine girdim.

Rin'in yayınını kaçırmıştım.

İlk defa Rin'in yayını kaçırmıştım.

Yatakta kendimle boğuşup dururken telefonum ötmeye başlamıştı.

Kim bu lanet olasıca aptal herif diye düşünürken arayanın Kaiser olduğunu görünce telefonu duvara fırlatmak istemiştim.

Ama pahalıydı ve ben Kaiser yüzünden masrafa giremezdim.

"Ne var?" dedim sesimin ciddi çıkmasına özen göstererek.

"Kapının önündeyim, hazırlan. Senin için bir sürprizim var." Kaiser beni nadiren arardı, aramasının mutlaka önemli bir sebebi olduğunu anlamıştım.

"Ne sürprizi bu saatte? hiçbir yere gelemem." Kaiser dilini şıklatmıştı, kınayan bakışlarını ve göz devirmelerini hissediyordum.

"İnat etme de in aşağı. Söz veriyorum sevineceksin. Hadi." daha fazla inatlaşmanın anlamı yoktu.

Hızlıca üstüme kahverengi bir kaban geçirip dışarı çıktım.

Kaiser klasik siyah takım elbisesiyle Range Rover'ının önünde durmuş böbürlenerek bana bakıyordu.

"Sen de kırk yılın başı araba almışsın, ölene kadar bunun havasını yaparsın artık." Kaiser alayla gülerek arabasının kapısını açıp oturdu.

Ben de hemen yanına oturup kapıyı bilerek sertçe kapattım.

Tabii ki içim sızlamıştı.

*
"Neresi burası?" Kaiser beni oldukça lüks bir eve getirmişti.

Hayretler içerisinde bakakalmıştım.

"Kapı açılınca anlarsın neresi olduğunu." Kaiser inatla üst üste zile basmıştı. Bana yapılsa çoktan beyzbol sopasıyla karşılamıştım onu.

Kapı bir hışımla açılınca aniden geriye adımladım.

Kapıyı açan kişi kanlı canlı İtoshi Rin'di.

-
beyler ben bu duz yazi isine iyi alistim amk yaza yaza ogrenicem galiba

𝘁𝘄𝗶𝘁𝗰𝗵 𝗹𝗶𝘃𝗲𝗿 ⨳彡rinsagiWhere stories live. Discover now