"gir artık içime! neyi bekliyorsun!?" huysuzca konuştuğum zaman tek kaşı havaya kalktı, vücudunu vücudumdan ayırdı ve doğrularak bana üstten üsten bakmaya başladı. konumumu hatırlatmak istermişcesine.
siyah iç çamaşırından hızla kurtuldu, beyaz tangamın ipini sertçe çekiştirip çıkardığında kendimi bir anda yüz üstü yatarken buldum. bu pozisyonu sevmediğimi bilmesine rağmen her seferinde yapıyordu!
"ah, siktir! changbin, bu pozisyonu sevmediğimi biliyorsun!" sinirle konuşup avucumun içine aldığım çarşafı sıktım.
"biliyorum, ama sen de biliyorsun, ben pozisyona bayılıyorum." sinir bozucu ses tonuyla birlikte göz devirdim, görmemesini fırsat bilerek.
"girecek misin artık içime? yoksa sabaha kadar bekle-" aniden içimde hissettiğim sıcak, sert uzuv ile beraber sertçe çığlık attım.
sabırsızdım ve içime girmesini istiyordum fakat birden, hiç beklemeden ve hazırlamadan içime girmesi hoşuma gitmemişti. ve hiç acımadan içimde ilerliyordu.
"dar deliğin beni nasıl sarıyor farkında mısın?" kalçam da hissettiğim tokatlar işleri daha da kızıştırırken deli gibi inlemeye başlamıştım. arkamda resmen hırlayarak inleyen adam beni daha da zevke getirirken kalçalarımı sallıyor, kendimi ona itiyordum.
prostatıma değip hızlıca geri çekilen alet delirmeme yol açarken, gözyaşlarım eşliğinde inliyordum.
resmen benimle oyun oynamak amacıyla prostatıma vurmuyor, içimde gelgit yapıyordu sadece.
"sikeyim! daha derine changbin!" diye bağırdığım zaman, sıktığım çarşaf ucunu kaçıracak kadar büyük bir acı hissetmiştim kalçam da.
sert tokatının kalçamı kıpkırmızı ettiğine emindim.
"bana bir daha emir verirsen, inan bana kendinden geçene kadar sikerim o deliğini!" sert sesi kulaklarımda yankılanırken kafamı salladım. bu dominantlığı harika hissettiriyordu.
ceza vermek istermiş gibi birden içimden çıktı, hissettiğim boşlukla beraber afalladım, ardından birden yatakta sırt üstü uzanırken buldum kendimi.
"changbin..." diye sızlandığım sırada dudaklarıma uzun bir öpücük bıraktı, bu sırada ise tüm penisini birden içime, en derinime doğru gönderdi. prostatımı hızlıca bulup delecekmiş gibi vuruşlar yapan penis aklımı kaçırmama sebep olacak gibiydi.
çığlık çığlığa altında inlerken aldığım haz çok büyüktü. tabii ki acı da vardı ama oldukça düşüktü, haz ve zevk çoktan önüne geçmişti acı hissinin.
"siktir! changbin, oraya-bir daha, lütfen!" diye feryat etmeye başladığım zaman kahkahası kulaklarımda yankılandı, ona yalvarmamdan delicesine zevk alıyordu.
"buraya mı güzelim? hm?" beni sinir etmek istercesine konuşurken zevk noktama ardı ardına atışlar yapmış, avazım çıktığı kadar inlememe sebep olmuştu.
"changbin!" sadece onun adıyla olan inlemelerimi ona sunarken artık ikimizin de sona yaklaştığını fark etmiştim. içimde gittikçe hızını artıran penisin damarlarını hissedebiliyordum sanki, içimi delecek gibiydi. öte yandan kalp gibi atıyordu sanki, duvarlarımı yarmak istercesine.
"binnie, mmh!" resmen kendimden geçmişken, o terden ıslanmış saçlarıyla beraber üzerime eğilip göğüslerimi ağzına aldı. hem deliğimin sonuna kadar doldurulması, hem de hassas noktalarıma yapılan ıslak darbeler yüzünden sızdırmaya başlayan penisim artık sınırdaydı.
"hoşuna gidiyor mu?" seks sırasında asla konuşmamazlık yapmaz, cevap vermeyeceğimi bildiği soruları sorup dururdu. cevap verecek halde değildim, bilmesine rağmen asla vazgeçmeden bana sorular soruyordu.
"evet!" inlemekten neredeyse kısılmış sesimle zar zor yanıt verdiğimde artık sızdıran penisim kendisini tamamen bırakmış, boşalmıştı. changbin'nin ve kendi karnımın üzerine bulaşan sıvım aramızda dağılırken changbin hâlâ durmak bilmeden deliğimi beceriyordu.
bir süre sonra o da içime bıraktı tüm menilerini, deliğimden taşan sıvılar bacaklarımın arasından çarşafa bulaştığın da içimden çıkıp kendisini yanıma attı. arada hâlâ kesik kesik inliyordu.
bense çoktan mayışmış vücudumla yatakta öylece yatıyordum. menileri hâlâ deliğimden bacak arama doğru yol alırken, birden vücudum changbin'nin kolları tarafından sıkıca sarıldı. başımı göğüsüne bastırıp diğer eliyle sırtımı okşarken orgazm yüzünden hassas olan bedenim titredi.
"çok güzeldin bebeğim, harikaydın." kulağıma doğru iltifat sözcüklerini sıralarken kıkırdadım.
"sen de öyle." dememle birlikte mavi saçlarımın arasına uzunca bir öpücük kondurup kokusunu içine çekti.
