one, tjh

24 9 4
                                    

MinChan

MinChan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

___

Asistan elinde tuttuğu kıyafetler ile kameranın arkasında beklerken Minho'nun gözleri kıyafetlere kaydı birkaç saniyeliğine. Çekimi bitiyor olması gerekirdi, buna emindi. O halde o kıyafetler neyin nesiydi?

Tekrardan kameraya döndü, bakışları donuktu ve elleri sürekli olarak hareket ediyordu. Bu Lee Minho'yu özel kılıyordu biçimli elleri ,kemikli keskin yüzünde dolaşır ve gözlerindeki donuk bakışlar insanları etkilerdi.

Kendisi bunu her ne kadar saçma buluyor olsa da güç bu şekilde elindeydi. Gücü elinde tutmak onun için her şeydi. Ailesi gücü temsil ediyordu kendisi ise artık gücün tanımı konumundaydı. Bay Lee bir mekandan içeri giriyor ise orası hayranlar tarafından her daim ziyaret edilirdi, etkisi bu kadar büyüktü. Yanlızca Kore'de değil dünyanın her yanında hayranları vardı. Özellikle Kanada'da.

Sürekli Kanada'ya giden Lee, bir röportajında oradan ikinci evi olarak bahsetmişti. Öyleydi gerçekten ikinci eviydi çünkü ailesi oradaydı kan bağı olmaya bilirdi ancak bir ailesi de oradaydı.

Kamera flaşları bir süre daha patlamaya devam etti Minho tüm bu süre boyunca aynı gömlek ile poz vermiş ve mükemmeli yakalamaya çalışmıştı. Sonunda tatmin olduğunda gözlerini kameradan çekip doğruldu.

Uzun boyu ve geniş omuzları ile üzerinde taşıdığı gömlek gerçekten etkileyici görünüyordu.

Asistanina doğru adımladı. Asistanin hemen yanında olan menajeri Naeyon yaklaşan Minho ile koltukta olan telefona uzanıp aldı ve ileri doğru uzattı. Telefonu alan Minho açıp bakmaya gerek duymadan arka cebine sıkıştırdı. Genç adamın tek isteği bir an önce evine gidip soğuk bir duş almak ve uyumaktı, tabii başarabilirse.

Gelen kıyafetlerle önüne dikilen asistana ve hemen arkasındaki menajerine baktı Minho.

"Hayır Naeyon," diye mırıldandı ellerini sıcak şarap kırmızısı saçlarından geçirirken. "Bir çekimi daha kaldıramam."

Arkasını döndü ve terasa doğru adımladı. Tek eline aldığı ceketini tutarken diğer elini havada savurdu.

"Yarın giyinirim yine maskeni, oynarım kameralara ama şuan değil."

Terasın kapısını açarken arkasından gelen tanıdık ama bir o kadar olası mümkün olmayan arkadaşının gülüşünü duydu Lee. Olduğu yerde dururken dudaklarına çarpık bir gülüş yerleşti. Tanrım gerçekten gelmiş olabilir miydi?

Arkasını döndüğünde göz göze geldiği ilk kişiye baktı. Sky'ın hemen önünde durmuş olan Hwang'a. Bu Minho'nun yüzündeki gülüşü daha sinsi bir hale getirdi ve sanki Hwang hiç orada değilmişçesine Sky'a doğru adımladı.

"Merhaba Bay Lee," diye bağırdı Hwang gülümserken. "sizi gördüğüme sevindim."

Sözleri biter bitmez ceketinin düğmesini ilikleyip karşısında nezaktle eğilen Hwang ile Minho kahkaha attı. Tanrım bu çocuk gerçekten hiç değişmemişti. Lise zamanında ne ise hala aynısıydı.

"Aynısından Bay Hwang."

Dedi gülerken Minho ardından Hwang kenara çekilirken arkasında duran Sky ile buluştu gözleri. Saçlarını boyattığı ve kilo verdiğini fark etti Minho bu biraz kaşlarını çatmasına neden oldu. Sky'a doğru adımladı ve kollarının arasına aldığı çocuğa sıkıca sarıldı.

"Çok özledim seni Sky. Tanrım geleceğinizi neden söylemediniz? Sizi aldırırdım. Boşuna mı bu kadar para kazanıyorum?" Minho'nun cümleleri kolları arasındaki Sky'ı güldürdü. Kafasını kaldırıp uzaklaşmadan Minho'ya baktı.

"Sürpriz canım. Sen bilmezsin böyle şeyler ama normal insanlar arada yaparlar böyle. Ayrıca Sam'i görmezden gelmeni şimdilik es geçiyorum ama bunun tribini en kısa zamanda atacağım hazırlıklı ol."

Minho kendini geri çekerek ellerini havaya kaldırdı. Teslim olduğunu belli ederken bu hareketine gülen Hwang'a döndü.

"Gel gel kıskanma sana da sarılayım."

Kollarını açtığında Hwang başta şaşırmış gibi yaparak kaşlarını hayretle kaldırdı ancak oyunu devam ettirmek istemediği için Minho'nun kolları arasına girdi.

"Oh be!" dedi Hwang neşeyle. "Çok özlemişim bu koca oğlanı, iyi ki gelmişiz."

Bu sözlerle gülümseyen Minho, son kez sıkıca sarılıp arkadaşından ayrıldı. Kendisine sırıtarak bakan Sky'a tek kaşını kaldırdı.

"Ne oldu? Ne geçiyor o kurnaz kafandan?"

"Sadece" dedi Sky yüzündeki sırıtış daha da büyürken. "Belki eve gitmeden bir tur ringe çıkarız diye düşünmüştüm."

Bu sözleri üç arkadaşı da güldürürken Minho arkadaşını kafasıyla onaylamış ve eliyle çıkış kapısını göstermişti.

"İşte bu!" Dedi Hwang boş ajansta bağırarak. "Sonunda uzun zaman sonra boksör Lee ile aynı ringe çıkacağım!"

Sözlerinin hemen ardından ıslık çalıp alkışlaması diğerlerini güldürdü.

Sonunda, dedi Minho içinden. Gerçek rakipler ile ringe çıkma zamanım gelmişti.

___________________

___________________

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hwang Hyunjin

Hwang Hyunjin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Lee Minho

that's just hobby, minchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin