6

46 7 5
                                    

"
Bu mektup kime mi?
Bu mektup sana..
Beni hiç tanımamış olan sana..
Sen, beni tanımayan, bir su birikintisinin yanından çekip gidercesine giden, bir taşa basarcasına üstüme basan, hep yoluna devam eden ve beni sonsuz bir bekleyiş içerisinde bırakan sen...
Kimdim ki ben senin gözünde? Yüzlerce kişinin arasından sadece birisi.. Beni dinleyeceğin bu mektuplardan dolayı yorulma, çünkü ben seni sevmekten şu ömrüm boyunca yorulmadım. Sadece seni görmek istedim ömrüm boyunca. Yakında son bulacak hayatımı bile adadım sana. Kimseye anlatmadım hikayemizi çünkü sen de benim içimde benim yaşadığım hikayeyi bilmezdin. Seni bununla sıkmak istemem. Bütün o korkunç gecelerde seni düşleyerek girdim yatağıma. Gizlice kaydettiğim sesleriyle uyudum. Sanırım sen beni ölüm döşeğinde iken çağırsan kalkar gelirdim.. Sen, benim için, nasıl açıklasam ki? Bu konuda yapılacak her konuşma kifayetsiz kalıyor. Çünkü her şeyimsin sen benim, hayatımın tamamısın, varoluşumdaki her şey senin olduğun sürece anlam kazanıyordu. Şimdi içim rahat öleceğim ve senin bundan haberin olmayacak bile. Yüzüne gülüp öleceğimi öğrendiğim gün sana belli etmemiştim. Sonra da çekip gittin zaten. Gitmeden önce "her giden döner" demiştin "Evet" demiştim. Fakat her giden geri dönerken unutulmuş olur. İnan ki sen geri dönsen seni unutmadığımı kanıtlardım.

Beni güzel hatırla. Bunlar belki de son satırlarım. Hastane yatağında makineye bağlıyım ama bu sana yazmama engel değildi. Farzet ki, bir rüzgardım, esip geçtim hayatından ya da bir yağmur, sel olduğum sokağında toprak çekti içine. Kaybolup gittim. Bir rüyaydım, uyandın, bittim..
Beni güzel hatırla çünkü sevdim seni ben, her şeyimi, sana sırdaş oldum, arkadaş oldum ama bir tek sevdiğin olamadım, o da bizim ayıbımız olsun. Beni üzdün, kınamadım. Alışmıştım vefasızlığa, el oldun anlayamadım..
Beni güzel hatırla. Sayfalarca mektup bıraktım sana. Şiirler yazdım. Okutmadım ama sana. Bir şeyleri ben söyledikten sonra farketsen ne olurdu ki?

Çekip gitmişsin şu evden. Pencerenin önündeki çiçeklerim solmuş. Sen başka evlerin misafiri değil, sahibi olmuşsun da benim çiçeklerim su vereni beklemiş. Sen unutmuşsun terk ettiğin evi. Sorun bu değil. Çekip giderken dönüp bakmadığın o evi vedaya bile layık görmemişsin. Ardında kalan çiçek su beklemekten değil sevgisizliğinden ölmüş. Buna rağmen bekledim seni. İşte beni bu yüzden güzel hatırla. "

Changbin

Last letter/BinchanWo Geschichten leben. Entdecke jetzt