1. Bölüm

1.8K 107 211
                                    

Ben gerçekten bu kadar çok kitap çıkarttıktan sonra bölümleri neremle yetiştirecem acaba. Bide her dk aklıma yeni kurgu geliyor ya. Delirecem.

Onun için hazırladığım pastaya bir kere daha baktım. Hâlâ gelmemişti, bir saat, iki saat, üç saat. Evde sadece saatin tik tak sesleri yankılanıyordu. Cevapsız aramalar ve görüldü atılan mesajlar. Acaba bir sıkıntı mı olmuştu? Neden bana söz verdiği saatte burada değildi? Her zaman buluşmalara zamanında gelirdi, acaba kendi doğum gününü arkadaşlarıyla kutlamaya mı karar vermişti? Eğer öyleyse neden bana haber vermemişti?

Saat gece yarısına yaklaşırken giydiğim elbiseyi çıkartıp yerine pijamalarımı giydim. Onu tekrar aradım ve tekrar, cevap yok. Onun en sevdiği aromalarla yaptığım pastayı dolaba koydum. Onun için aldığım hediyeyi girişteki dolaba geri sakladım. Onun doğum günü çoktan bitmişti, saat 12'yi vurduğunda artık 7 Aralık değildi. Onun doğum günü çoktan bitmişti ama mesajlarıma cevap verme zahmetine bile girmemişti.

Hâlâ ondan gelecek bir açıklama için uyumak istemedim. Kendime kızdım bu yüzden, o çoktan seçmişti doğum gününü kiminle kutluyacağını.. Gözümden akan yaşların durmasını istedim ama başka türlü rahatlayamayacağımı biliyordum. Her zaman ikinci seçenek olmak, eskiden bu kadar acıtacağını bilemezdim.

Sabah uyandığımda kirpiklerim ağlamaktan hafifçe birbirine yapışmıştı. Hızlıca yataktan kalkıp yüzümü yıkadım. Annem, babam ve kardeşlerim büyükannemi ziyaret gitmişlerdi. Çok özlemiştim aslında büyükannemi ama onun doğum gününde uzakta olmak istememiştim işte. Telefonumu elime aldım ve hâlâ bildirim olmayan ekrana boş boş baktım. Onun için endişelenen birine sadece iyiyim mesajı atmak bile o kadar zor muydu? Bu kadar mı önemsizdim onun gözünde?

Gene de ondan bir açıklama istedim, evine gitmek için yola çıktığımda neden bunu yaptığımı bilmiyordum. Belki doğru düzgün bir açıklaması vardır, belki sadece sarhoş olmuştur ve yanıma gelememiştir. Evinin kapısını çaldım ama beklediğim kişi kesinlikle benimle aynı yaşlarda görünen bir kız değildi. Kızın gözleri pişmanlıkla açıldığında hızlıca ayakkabısını alıp kaçtı.

Hayır, şaka yapıyor olmasın. Hızlıca içeri girdiğimde yatağında oturmuş yüzü ellerinin içinde şakaklarını ovuşturan Satoru'yu gördüm. Üstü çıplaktı, altınıysa büyük ihtimalle şimdi giymişti. Yatağının çarçafları dağınıktı, neler olduğunu anlamak kolaydı. Ayak sesini duyunca kafasını kaldırmadı, "Sana gitmeni söylemiştim." dedi sadece. "Merak etme birazdan dediğini yapıp bir daha buraya hiç gelmeyeceğim." dedim. Hızlıca kafasını kaldırdı.

"Laura," dedi ve ayağa kalktı. "Bak, üzgünüm gerçekten ben sarhoştum hatırlamıyorum bile." gözlerimin dolmasını engellemeye çalıştım. "Ah, öyle mi, ne kadar da klasiksin. Buna inanmamı falan mı bekliyorsun? Sarhoştun o zaman bu bir sıkıntı değil falan dememi mi bekliyorsun? Ne yapmamı bekliyorsun!?" diye bağırdım.

Bir şey demedi sadece mavi gözleriyle bakmaya devam etti. "İğrenç, gerçekten iğrenç." dedim yüzümü buruştururken. Onun dolabına yöneldim ve kendi giysilerimden gördüklerimin hepsini aldım. Odadan çıkmaya çalışana kadar bir daha konuşmadım. Odadan çıkarken kolumdan yakaladı. "Dokunma!" diye bağırıp elimi ondan çektim. "Bir daha bana dokunma, konuşma hatta mümkünse göz teması bile kurma." o evden çıkıp gittim ve çıkana kadar ağlamadım.

Çıktıktan sonra içime bir ağırlık çöktü. Evime geri döndüm, ailemin evde olmadığına şükrettim. Beni bu halde görselerdi her şeyi anlatmak zorundaydım. Odama geçtim ve ağladım. İçimdekileri atana kadar, gerçekleri sindirene kadar. Hiçkimsenin seni gerçekten sevmeyeceği gerçeğini kabullenene kadar...



Bugün yaklasik 5 bölum falan yazdim toplam gercekten neler oluyor biri veni kendime getirsin iyi hissetmiyorum.


Satoru Gojo x readerWhere stories live. Discover now