°

196 14 31
                                    

"keşke beni bu kadar uzun süre görmezden gelmeseydin, changbin

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"keşke beni bu kadar uzun süre görmezden gelmeseydin, changbin. seni seviyorum ve her gün seni özlüyorum." minho gözlerinden yaşlar süzülürken sevgilisine doğru bakıyor

"biliyorum" diyor changbin minhonun ellerini sıkarak "biliyorum, minho"

minho uyandı. bu sadece bir rüyaydı. rüya olsa bile, changbin hala aynı. rüyasındakı changbin bile "seni seviyorum" söyleyemiyor . minho yatağından kalktı ve doğruca banyoya gitti

son zamanlarda changbin'i rüyalarında görüyor. ve onunla her konuştuğunda (rüya bile olsa) kalp atışlarının hızlandığını hissediyor. onunla son konuşmasının üzerinden ne kadar zaman geçtiğini bilmiyor gerçi

bugün, apartman kompleksinin karşısındaki kafede yakın arkadaşı chan ile buluşmayı planlıyor. görünüşe göre minho'nun bilmediği bir şey söyleyecek. minho aptal değil, bunun ne anlama gelebileceğini biliyor.

birkaç dakika sonra chan geldi ve masasında minho'nun karşısına oturdu. gözlerinde sempatik ama yorgun bir bakış vardı. çoğunlukla aynı şeyi tekrar tekrar söylemekten yorulmuştu. minho onu anlıyordu, aynı şeyi o da hep yapsaydı yorulurdu

"min,"chan söze başlıyor. uzanıp masanın altından yavaşça destek için minhonun elini tutuyor. minho'nun kendi elinin oraya nasıl geldiğine dair hiçbir fikri yok. tek bildiği, sonunda titremeyi bıraktığı. elleri ne zaman titremeye başlamıştı ki?

minho ellerine baktı ve dinlediğini belirtmek için mırıldandı. chan'ın varlığını kabul ediyor. orada olduğunu biliyor.

"changbin hakkında" chan içini çekti.

işte, diye düşündü minho. bu anın geleceğini biliyordu. botlarının içinde ayak parmaklarının kıpırdadığını hissedebiliyor ve birdenbire sessiz, boş kafe biraz fazla gürültülü geliyor kulaklarına. giydiği gömleğin, changbin'in birkaç hafta önce bir gece evinde bıraktığı gömleğin kumaşını hissedebiliyor.

minho hemen gözlerini chan'ın gözlerinden kaçırdı ve pencereden dışarı bakmaya başladı, şehir sokaklarında kimsenin dolaşmadığı bir yere.

chan, minho'nun vücut hareketlerindeki değişikliği fark etti ve elini nazikçe sıktı, ardından avucunun ortasında küçük daireler ovmak için çevirdi. konuşmaya başladı ve minho kulaklarını ne kadar kapatmak istese de bir şey yapmıyordu. chan'ın söylediği veya söylemek istediği şeye aşırı odaklanmış durumdaydı

"min, bu konuşmayı daha önce yaptığımızı biliyorum ama o senin için gerçekten iyi biri değil." işte, diye düşündü minho yeniden. klasik cümle. "dün gece, seni görmezden geldiği için gözlerinde yanıma yaşlarla geldin. muhtemelen hatırlamıyorsun ama seni gece yarısı eve bırakmak zorunda kaldım,' diye devam etti chan. "seni sevmiyor."

minho, chan'a yanıldığını söylemek istiyor ama yapamıyor. changbin ona tek kullanımlık bir plastik torba gibi davranıyor. bazı günler, yalnızca sabahın üçünden sonra yanıt verir ama bu onu kötü bir insan yapmaz. kötü olmak, kötü şeyler söylemek, minho istemediği halde ondan kötü şeyler istemek demektir. changbin hiçbir zaman minho'nun yapmak istemeyeceği şeyler talep etmedi. o nasıl kötü bir insan olur ki?

cigarette Where stories live. Discover now