19.Bölüm

2K 121 5
                                    

"Onun için ağlarken bile ona ihtiyacım vardı... "

🥀

Keyifli okumalar.

🥀

Boş boş tuğrulun yüzüne baktım, ve göz devirdim."Şaka zamanı değil,çünkü şuan yaram sızlıyor." dedim yüzümü buruşturarak.Elim yavaşça sırtıma gitti,elime sıvı birşey bulaşınca kanadığını anladım.Tuğrul ise elindekini hemen yere bırakıp yavaşça sırtımı kendine çevirdi.
"Kanıyor." dedi endişeli sesiyle.Başımı sakince salladım."Bin sen arabaya geliyorum, sakın dokunma." diye,bir çocuğu uyarır gibi uyarıp gitti.Yüzüme bir gülümseme geçti, ben söyleyim kendime bu adam sonumuz olacak sayın kalbim!

Dediğini yapıp at arabasına bindim,binerken zorlandım ama binmeyi başardım,helal kız sana kumsal! Tuğrulun "Müsaade var mı?" dedi,at arabasının dışında, hafifçe kıkırdadım."Var var." dediğimde,yanıma geldi.Yutkunarak konuştu. "Soyun." dediğinde,"Neğ!" diye bir ses çıkardım.Lan noluyor!Haneye taciz mi ?Yok canım.
"Yani sırtınız,bakamam lazım." diye birşeyler geveldi.Hee diye bir ses çıkardım. Yok canım kesinlikle fesat anlamadım,iman doluyum hatta o kadar doluyum ki,iman fışkırtıyom.

Utana sıkıla yavaşça,elbisemi yukarı sıyırdım.Sırtıma değen bir ele ürperdim.Sonra sarılan sırtımda ki sargıyı yavaşça açtı.Açıldıkça sanki yaram tekrar,yaralanıyordu.O yavaşça yaramı temizleyip sararken konuştum. "Kaç gündür böyleyim?" dedim merakla."Altı gündür." dediğinde gözlerim yerinden çıkacak gibiydi.Şaşkınlıkla arkama döneceğim zaman,mal yaram hey Ben vurdayım diye canımı yaktı.Cılız bir.çığlık kaçtı ağzımdan."Ne diye,arkana dönüyorsun!" dedi ben azarlayarak

"Ben altı gün mü böyleyim,hay İbrâhimin ebesini!" dedim sinirle.
"Zaten saraya bugün varacağız,yani altı gündür de yoldayız." dedi,ama da meraklı beni sultan multana vermeyi.
Göz devirdim."Niye beni sultana vermekte bu kadar ısrarcısın,ölümü mü istiyorsan niye ben yaralıyken gebertmedin!" dedim bir öfke patlaması yaşayarak.Sırtımdaki elini savurdum ve ona döndüm. "Sizli bizli ne zamandan beri konuşmaya başladın!" dedim yine bağırarak.Eli hava da kalmış öylece bana bakıyordu.Gözlerim doldu."Bunu yapma bana!" dedim bağırarak ve hıçkırmaya başladım.

Gözleri pişmanlıkla bakıyordu. Bana yaklaşınca geri gittim."Dokunma b-bana,istemiyorum. Hemen saraya varalım da kurtul benden!" diyip sırtıma inat,sırtımı sertçe tahtaya yasladım."Hat-" diyince, "Çık!" dedim dışarı göstererek.Derin bir nefes aldı ve bana yaklaşamaya çalıştı. "Sana çık dedim ve dokunma dedim anlama özürlü müsün!" dedim artık sel gibi akan gözyaşlarımı tutamayarak.
Gözleri hayal kırıklığı,üzüntü, pişmanlıkla doldu ve son kez yüzüme bakarak sert bir şeklide dışarı çıktı.

Çıkınca da daha da ağlamaya başladım. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kalbim acıyordu.

Onun için ağlarken bile,ona ihtiyacım vardı...

Ağlamam daha da şiddetlendi.Aşk böyle birşey miydi? sadece acı çektirmek mi?

Baktım yaslanacak omuz yok, kendimi kendime yasladım.Ağlamam geçen dakikalarda daha artıyordu.
Sustum ama yemin ederim içimdeki fırtına,çığlıklar konuşuyordu,çıldıracak gibiydim.
Başımda farklı biri,midemde farklı biri çığlık attıyordu.Hele ki küçük emel.O öldükçe ölmeye başlıyordu. Özür dilerim küçüğüm katiline aşık olduk...

Ağlamam iç çekişlere döndü.Gözüm ağlamaktan şişmiştir eminim.Gözümde yaş kalmamıştı.Kurumuşlardı sanki.
Şimdi tipim maymuna benziyordur çünkü ben ağlayınca inanılmaz çirkin oluyorum.İç çekişlerim bile durdu.İçimdeki seslerde sustu.herşey sessizliğe gömüldü tıpkı zifiri karanlığım gibi.Öylece yere bakıyordum boş boş ve ifadesiz.Evet ben çok nadir ağlarım hatta altı senedir ilk kez ağladım,ve ağlattanda çok kötü bir nefret tutarım.

OSMANLI'NIN KAYIP TACI(BİTTİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin