Telefonuna uzanırken buldu kendisini Rin. Başını dik konuma getirirken Isagi ile olan en son mesajlarına bakıyordu.

"Ben de seni seviyorum" yazmıştı Isagi. Onca zaman kendisine tek adım atmayıp, konusu açıldığında da tercihinin ısrarla kız olduğunu belirten Isagi Yoichi.

Rin, telefonu cebine koyarken yavaşça ayağa kalktı. İçeceğini de geride bırakarak çıkışa ilerliyordu ki açılan kapı sesi ile mecburen duraksadı. Ya hemen gitmesi gerekti ya da kalıp Isagi ile konuşması.

İçinden, onun gibi birisinden neden korkmam gerek, demişti yine de Isagi'den korkuyor değildi. Kendisinden ve duygularından korkuyordu.

Geriye doğru dönerken içeriden çıkmaya başlayan oyuncuları da görmüştü. Isagi, onca kişi arasından hafif kırmızı göz altları ve yorgun bakışları ile Rin'in gözüne fazlasıyla batar hâldeydi.

Rin, Isagi'nin yanına gitmek istemişti ama buna engel olan şey ortamı saran ingilizce sohbet ve birbirlerini tebrik eden oyuncular arasına da girecek olamayışıydı.

Bir süre daha sohbetleri nazikçe geçiştiren, olabildiğince ayakta ve ayık durmaya çalışan Isagi'yi izledi. Büyük olan fazla yorgun duruyordu, elbette öyle olacaktı.

Isagi, maçından iki saat öncesine kadar Rin ile uzunca bir süre konsol oyunu oynamıştı. Gece boyu da rakibi olabilecek kişilerin oyun yayınlarını izledi, tabiki bunların sonucu şimdi Isagi'nin üstünde etkili oluyordu.

Rin için her şey normal bir oyundan ibaretken Isagi için bu tutku, yaşam biçimi ve hatta meslekti. Onu her şeyi bu kadar ciddiye aldığı için azarlamak istiyordu, yine de bir tarafı dinlenmesi için Isagi'yi otel odasına geri götürme taraftarıydı.

İnsanların arasına girmeden önce cebindeki maskeyi takmış ve dikkatlice de düzeltmişti. Hastalığın etkisindeyken bir de başkaları ile teması hiç iyi olmazdı.

Isagi, Michael'in işareti sayesinde aniden gözlerini diğerine çevirene kadar Rin oyuncular arasında ilerlemişti. Kalabalık arasına sırf Isagi için girmişti ama Isagi ondan önce kendisini bulup bileğini yakaladığı gibi odanın çıkışına doğru çekiştirdi.

"Beni bu hâlinle beklediğine inanamıyorum." derken kimseye veda etmemiş ve bu işi Michael'e yıkmıştı Isagi. "Hatta, daha doğrusu inanmak istemiyorum"

Ağır kapıları iterek şirketin ana koridoruna çıkmışlardı. Rin onca süredir ekrana bakmıyor olmasına rağmen ortamdaki yüksek ışık fazla yorucu bir unsurdu ve Isagi'nin ne kadar rahatsız olduğunu düşünemiyordu.

Isagi, tuttuğu bileği hiç bırakmadan koridor boyunca ilerlemeye devam etmişti. Ne ışık ne de ağır havadan rahatsız olmuşa benziyordu.

Lavaboların olduğu yere varana kadar da Isagi dönüp Rin'e bakmamış, tek kelime de etmemişti. Rin'i de çekiştirerek içeri girmiş ve ancak o zaman bakışlarını açık şekilde Rin'e dikmişti.

Gözlerini Rin'den almadan ceketinin ceplerini arıyordu, "Neden bu saate kadar bekledin?" iç cebinden bulduğu gözlüğü çıkarmış ve bu sefer Rin'den ayırdığı gözleri ile lavaboların bulunduğu aynanın karşısına geçmişti.

Mermer zemine gözlüğü bırakırken ceketinin kollarını sıvayıp ellerini yıkamaya başladı. Rin'de birkaç adımla yanına varıp sırtını lavabo kapılarından birine yaslamıştı.

"Neden beklemeyeyim?" diyerekten soruya soruyla cevap vermişti. Bu sayede elini, makinadan kopardığı birçok peçete ile kurulayan Isagi'den de garip bakışlar kazandı Rin.

Tekrar aynanın karşısına geçip de lenslerini sökmekle uğraşan Isagi'yi merakla izledi Rin. Kesinlikle Isagi hakkında pek bir bilgisi yoktu ama dil çıkardığı günden beri çocuğun gözü önünde olmasını istiyordu.

Kurtulduğu lensleri bir peçeteye sarıp çöpe attıktan sonra yüzünü bol suyla yıkamış, gözlüğünü takmadan önce de peçeteyle üstünkörü kurulamıştı.

Tekrardan çöpe yöneldiğinde, "Michael'in verdiği içeceği içtin mi?" sorusu ile konuyu tamamen değiştirmişti Isagi.

Herhangi bir konu döndüğü yoktu aralarında fakat Rin'in kendisini bekleme sebebini ondan duymak istiyordu. Yine de bu konuda üstüne gidecek değildi.

Gözlerine çevrilen gözlerle birlikte Rin kesinlikle donmuştu. "Tadına baktım denebilir." Isagi'nin hareketlerini tek tek izliyor olsa da Isagi gözlerine her baktığında iyi dekor edilmiş lavaboyu inceliyor gibi yapıyordu.

Isagi, Rin'in tam karşısındaki mermere belini yasladıktan sonra kollarını göğsünde bağladı. "Kendisi bahsetti, normalde benim için almıştı ama sana vermenin iyi olacağını düşünmüş." Rin'den bir soru almasa da anlatma gereği duymuştu.

Sanki anlamış gibi kafasını sallayan Rin ardından bir süre aralarında sessizlik olmuştu. Boş lavaboda ikisi de konuşmaya yanaşmıyordu hatta Rin, gözlükleri yüzünden Isagi'ye bakamıyordu bile.











Mecburen ikiye böldüm, yoksa çok uzun olacaktı..

perdant 'rinisWhere stories live. Discover now