12.Bölüm: OYUN KURUCU

En başından başla
                                    

Bir süre durup elimdeki sahte kimliğe baktım ve yapacağım şeyi bir kez daha gözden geçirdim. Evet cidden bunu da yapıyordum!

"Ya polis yakalarsa bizi sahte kimlikle?"

"Endişelenme bunun için."

"Ya annem beni görürse?"

"Annenin tüm gün programı elimde, cidden şirkete pek uğramıyor. Hele muhasebe kısmına hiç işi olmaz." Annemin programı elindeydi. Bir günü nasıl geçiyordu?

Nefesimi verdim, sakin kalmaya devam etmek için derin bir nefes daha aldım ve bunu birkaç kere tekrarladım öfkemi kontrol altında tutmaya çalışarak.

"İyi misin?" dediğinde başımı olumluca salladım.

"Evet, kötü olmam için sebep yok."

"Öyle mi? Zavallı koltuk aynısını düşünmüyordur." dediğinde başımı eğerek ellerime baktım. Kimliği çoktan kucağıma bırakmış ve koltuğun derisine geçirmiştim.

Parmaklarımı çektiğimde gördüğüm tırnak izleriyle Ejder'e baktım. Kaşları derince çatılırken aynı zamanda şaşkındı da.

"İçinden bir canavar çıkacak diye çok korkuyorum biliyor musun?" derken bunu o kadar ciddi söylemişti ki biraz da olsa gevşedim.

"Evet gece gelip seni parçalayabilirim." dedim ona ayak uydurarak.

"O tırnaklarla mı?" derken bakımlı ve kırmızı ojeli tırnaklarıma bakıyordu.

"Ben muhasebeden anlamam ki Ejder. Ben matematikten ve sayılardan nefret ederim!" dedim birden muhasebede çalışacağımı idrak ederek. "Ben dört işlem bile doğru düzgün yapamam." Kesinlikle abartmıyordum. Okul hayatım boyunca çarpım tablosunu bile tam olarak ezberleyememiştim.

Sayılardan nefret ediyordum!

"Sakin ol, kimse senden matematik dehası olmanı beklemiyor. Zaten her şey bilgisayarda dönüyor. Excel kullanmayı bilmen yeterli."

"O ne?" dediğimde nefesini verdi.

"Tamam endişe yapmaya gerek yok, zaten torpille sokuyorum seni içeri, yeteneklerini başta çok sorgulamazlar. Sen de öğrenmeye hevesli yeni mezun gibi dur."

"Ben çalışmayı hiç sevmem." dediğimde güldü.

"Koca parası yiyecek o tiplerden misin yoksa?"

"Eğer hayalimdeki yere ulaşırsam sadece bir konserle çok rahat bir ay geçinebileceğim."

"Yurtdışı mı düşünüyorsun?"

"Evet Türkiye'de klasik müzik pek tutmuyor. Yani diyeceğim o ki ben kendi hayatım için bile rahat yaşamak için tembel bir meslek seçimi yapmışım sen bana gelmiş tam mesaili bir işte çalış diyorsun. Part time falan olma ihtimali yok mu?" Eli çenesinde, kirli sakallarını okşarken beni dehşete düşmüş şekilde dinliyordu.

Aslında çello çalmak hiç de tembel bir iş değildi. Ciddi bir çalışma ve motivasyon gerekiyordu ama sevdiğim şey için uğraşırken çalışıyormuş gibi hissetmiyordum. Bence dünyadaki en güzel şeylerden biri hobinin mesleğe dönüşmesiydi.

"İnanamıyorum sana. Şu kadar çenen çalışacağına başka yerlerin çalışsa dünyayı falan yönetiyordun."

"Bence onun için önemli olan şey çene zaten."

Bu sırada uçuş inişe başlamıştı, kimliği çantama koydum. Arkama yaslanıp kısa bir an gözlerimi yumdum.

"Lütfen uyuma artık. Sürekli uyuyorsun."

NÖROSAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin