"Öyle mi, normal hali değil mi o?" dedi Chan gerçekten de öyle olmadığı için, Seungmin bu yanıtla dudaklarını birbirine bastırdı. Aslında öyle olabilirdi ama kendisi için yeniydi ne de olsa o yeni yeni kafasındaki düşüncelerden kurtulup etrafa odaklanıyordu.

"Olsun," deyip omuz silkti. "Bana pek arkadaşça bir yaklaşım gibi gelmedi."

Onun kıskanma şekli Chan'ı güldürdü, Seungmin'in karşısında kıvranışı komik gelirken Seungmin aniden dudağında hissettiği baskı ile gözlerini kocaman büyütmüş, nefesi kesilmişti.

Gözlerini kapatmış, onu öpen Chan ile görüntünün güzelliği sadece saniyeler sürdü, Chan geri çekildi. "Önceden öyle olmasa da şimdi arkadaşça bence."

"Nasıl? Önceden öyle olmasa da derken ne demek Chan?"

"Bir ara üstü kapalı randevuya çıkmayı teklif etmiş olabilir, aylar önceydi."

"Çıktınız mı?"

Chan burnunu onun burnuna sürtüp kozlarını oynarken başını ağır ağır sağa sola salladı. "Hayır."

"Neden peki? Yani kavga çıkarmak ya da boş olsun diye sormuyorum, merak ettim."

"Biliyorum bebeğim," demesi ile Seungmin'in karnına kramp girerken Chan bakışlarını dudaklarından alıp gözlerine çıkarmıştı. "Bir ilişki düşüncem yoktu zaten ilgilenmem gereken bir sınıf ve sen vardın, düşünmedim bile."

Ekledi. "Ayrıca benden büyük. Biraz fazla büyük hatta."

Bu lafı ile Seungmin kendini tutamadan onun dudaklarının üstüne doğru güldüğünde Chan da gülmüş, Seungmin Chan'ın gömleğinin yakasındaki elini yumruk haline getirirken onu kendine çekerek dudaklarını dudaklarına bastırmıştı.

Chan bir adım daha atarak dibine girdiğinde bundan rahatsız olmadan diğer elini boynuna sardı ve sevgilisinin alt dudağını kendine hapsetti. Seungmin onu uzunca öpmüş, geri çekildiklerinde ise elleri geri yakasında yer almıştı.

"Sen yine de pek yakın olma onunla tamam mı?"

Chan gülerek başını salladı. "Tamam."

Ellerini tezgahtan çekmiş, "Üstümü değiştirip geliyorum," diyerek odasına doğru ilerlemişti. Seungmin tezgahın üstündeki tencereden onun yemek yediğini anlarken iki kaşık ve dondurmayı alıp salona geçerek oturdu.

Bahçeye bakan kapıyı açıp içeri yaz havasının girmesini sağlamış, sonra da yerleşerek kucağına kutuyu almıştı. O keyifle direkt onu yemeye başladığında Felix de gruba fotoğraf atıyordu, bir elinde kaşık, diğer elinde telefonu Felix'in attığı Minho'nun fotoğraflarına bakarken ikisinin çekildikleri fotoğrafla sırıttı.

O sırıtırken arkasından eğilen Chan "Minho'ya bak sen," deyip gülmüş, "Fotoğrafı bana atsana," demişti.

Seungmin gülerek yanına yerleşen adama baktı. "Ne yapacaksın?"

"Biraz bizim gruba atayım, Minho anlatıp duruyor Felix'i ama gıcıklığına hiç beraber fotoğraflarını atmıyor. Bir şey diyemez zaten."

Bununla Seungmin fotoğrafı ona atmış, masanın üstüne bıraktığı kaşığı Chan'a uzatmıştı. Chan da kutudan dondurmaya yemeye başladığında telefonuna gelen fotoğrafı gruba yolladı, altına da bilerek gülücük emojisi atarken Seungmin güldü.

"Gerçekten gıcıksın bu arada."

"Hoşuma gidiyor." Ekledi. "Ayrıca Minho benden daha gıcıktır, bir ara aynı ortamda olduğumuzda görürsün."

"Olacak gibiyiz."

"Yakındır," diyen Chan ile ikisi gülerken Seungmin bacaklarını kendine çekip Chan'a doğru dönmüştü hafifçe, "Changbin ve Jeongin," diye konuştu. "Onlar nasıl oldu?"

"Ya o kısım bende tam yok ama Minho, Changbin ve Jeongin aynı lisedeymiş, Jeongin sizden bir yaş küçük işte lisenin başlarında sanırım. Changbin, Jeongin'e tutuluyor ama öyle böyle değil, Minho ile kavga ettikleri bile olmuş, Changbin biraz serseri bir tip yani böyle göründüğüne bakma, lisede daha serseri olunca Minho da abilik iç güdüleri ile çocuğu üzersin sen kafasında uzak tutmaya çalışmış bayağı."

Seungmin kıkırdadı, gülüşünü tutmaya çalışarak dondurmasını yerken Chan onun bu haline gülmüş, kafa sallamıştı." Bayağı koşmuş peşinden yani, Jeongin de zamanla sevgisine inanınca sevgili oldular. Jeongin şey diyormuş hani üniversiteye başlar, unutur tereddütü varmış ama Changbin üniversiteye başlamasına rağmen yine sevmeye devam edince bir baktım gecenin yarısı Changbin bağıra bağıra ses atıyor sevgili olduk diye."

Kahkaha attı Seungmin. "Böyle bir şey beklemiyordum. Ne bileyim, sakin duruyorlar ama geçmiş bayağı aksiyonluymuş."

"Öyle cidden, sevgili olmaları işimize geldi ama her gün Changbin'i dinlemekten bıkmıştık. Yani ben sonradan gelip bıktıysam bir de aynı lisede olan Minho'yu tahmin edemiyorum. Düşün o derece."

"Sen bıktıysan..."

Chan kıkırdadı, tam da bunun üzerine gruba Changbin'den mesaj gelirken, Changbin'in Jeongin'i atıp altına 'bakın dünyanın en güzel insanı' yazması ile Chan kahkahayı patlatmış, Seungmin de üstüne geldiği için gülmüştü.

Biten dondurma kabını atıp gelen Seungmin direkt Chan'ın yanına oturdu ve tek kolunu tutarak kendi omuzuna attı, L koltuğa ayaklarını uzatıp Chan'ın göğsüne yaslanmış, Chan da merak ettikleri filmi açmıştı.

İkisi de telefonlarını sessize aldıkları için hiç odaklarını dağıtmadan filmi izliyorlar, ara sıra da kendilerince sahnelere yorum yapıyorlardı. "Her eve böyle sığınak," diyen Seungmin ile Chan gülerken Seungmin aniden gözlerini kapatıp odağını Chan'ın kalp atış seslerine verdi.

Yan uzandığı için kulağı tam üstüne denk geliyordu, birkaç dakika sadece odağı oradayken sonradan filme dönmüş, Chan'ın tek kolu da onu sarıyordu. Filmin ikincisiyle beraber ikisinin de uykusu iyice gelirken "Sonra devam etsek mi?" diye soran Seungmin ile Chan direkt kafa salladı. "Uyuyakalmak üzereyim ben de."

Boştaki eli kumandayı kavrayıp televizyonu kapatmış, Seungmin de o elini çekince doğrulmuştu. İlk önce dişlerini fırçalamışlar, Chan'ın yatak odasına doğru ilerlerken Seungmin onun elini tutarken parmak uçlarında kıpırdanmıştı.

"Heyecanlandım. Beraber uyuyacağım ilk insansın," diye konuştu. "Hyunjin birkaç kere beraber uyumak için yanıma geldiğinde onu tekmeleyerek kovmuştum, dağınık da uyumuyorum aslında ama..."

"Biriyle beraber uyuyuşum değil ama sevgilimle ilk uyuyuşum, o yüzden heyecanlandım." diyen Chan bir anda tuttuğu eli ile hızla Seungmin'i kendine çektiği gibi diğer eliyle bacaklarını kavrarken "Hey!" diyen sevgilisini umursamadan onu kucağına almıştı.

"Kilo mu aldın sen, Avustralya'da daha bir hafiftin."

Seungmin gözlerini kıstı. "Yemin ederim ömrümde senin kadar gıcık bir insan görmedim, ayrıca aldım, iyi ki de almışım, mis."

"Evet, iyi ki almışsın," diyen Chan gülerek tek dizine oturttu onu, uzanıp yatağı açmış ve ardından da Seungmin'i yatağa bırakmıştı. Kendisi de yanına yerleşirken kolunu uzattı ve Seungmin'in üstüne yatmasını sağladı.

Seungmin elini onun yanağına atarak gözünün altını okşadı. "Chan..."

"Hım..."

"Gıcık olsan da çok hoşuma gidiyorsun ama yine de gıcıksın."

Chan kıkırdadı. O gözlerini kapattığında Seungmin de haline gülüp gözlerini kapatmış ve ardından dav yavaşça sırtını dönmüştü. Chan diğer elini direkt Seungmin'in beline sararken Seungmin onun elini tutup gözlerini kapattı.

"İyi geceler."

Chan alnını ensesine dayadı. "Bu gece fazla iyi." Ekledi. "Sana da iyi geceler bebeğim."

Seungmin cevap vermedi, sadece küçük bir gülüş bırakırken uyumadan son hatırladığı şey Chan'ın onun ensesine küçük öpücükler bıraktığıydı.

***

merhabalar efendim, softcore 28. bölümü bitirmiş bulunmaktayız, buraya kadar fikirleriniz nelerdir

ve önerileriniz varsa kabul ederim, bu çiftin verdiği vibe ile beraber hangi şeyleri yapabilirler sizce?

softcore, seungchan ✓  Where stories live. Discover now