Chan kafa salladı. "Evet, tam da böyle. Beyniniz alışır, alıştıkça hareketleriniz onun kontrolü altına girer. O yüzden onu kontrol edebilmek sizin elinizde."

Uzun bir iç dökme seansından sonra Chan "Öyleyse," deyip sınıfa baktı. Uzanıp masasından bir destek kağıt aldı. "Buraya bir haftalık programlarınızı koydum, her kağıdın üstünde isminiz yazıyor. İsminiz olmayanı almayın çünkü teker teker her birinize özel hazırladım."

Felix kaşlarını kaldırdı. "Neden ki? Yani neden bir haftalık program?"

Chan onlara baktı, iç çekti. "Bir hafta boyunca Kore'de olmayacağım o yüzden sizinle ilgilenemeyeceğim."

Bunu beklemeyen sınıf bir anda derin bir sessizliğe büründüğünde Seungmin duyduğu şeylerle gözlerini direkt Chan'a çevirdi, şaşkın bakışları onu bulduğunda Chan bakışlarını yere indirdi.

"Hepiniz aylardır bu düzene alıştınız bu yüzden ben yokken lütfen aksatmayın çalışmaları tamam mı, tüm dersleriniz devam edecek. Changbin ile olan da öyle. Hepinizden tam katılım istiyorum."

"Hocam neden ya, ben alışık değilim yemin ederim bir hafta demem ağlarım."

"Bir hafta çokmuş..."

Güldü. "Sadece küçük bir işim var, saat farkından dolayı de pek bakamam ama mesaj atmaktan geri durmayın hepinizle ilgilenmeye çalışırım. Demek istediğim bir hafta okulda yokum ve dersleri aksatmayın tamam mı? Hatta söz mü?"

"Söz." diyen sınıfla Chan gülerken onlara programlarını vermiş, Seungmin'inkini önüne bıraktığı zaman Seungmin kafasını kaldırıp ayaktaki adama bakmıştı. "Biraz," dedi. "Konuşabilir miyiz?"

Chan kafa salladı. "Konuşalım."

İkisi sınıftan çıktığı gibi boş olan rehberlik odasına geçtiklerinde "Ne zaman gideceksin?" diye sordu düz bir sesle direkt. Onun bunu neden bu kadar geç öğrendiğini anlayamıyor ve sinirleniyordu.

"Yarın gece uçağım var."

"Ve bunu bugün mü söylüyorsun?"

"Söyleyecektim Seungmin."

"Evet tüm sınıfla beraber öğrendim, gerçekten çok hazırlıklıydım." Ellerini saçlarından geçirerek derin bir nefes verdi ve Chan'a baktı. "Sınıfla bir miyim cidden?"

Bunu anlamıyordu, gerçekten Chan şu an evet derse nasıl bir boşluğa düşeceğinden emin değildi ve bu onu korkutuyordu. Bir hafta olması değildi, hatta bu belki kimi için önemli bile değildi ama kabullenemiyordu.

Chan ona doğru yaklaştı. "Böyle olmadı-"

"Sorumun cevabını istiyorum."

"Değilsin Seungmin," dedi Chan, kolunu açtı. "Eğer olsaydın bunu görmezdin, kıyafetlerimi giymezdin ya da sana tamamen dürüst gelmezdim. Eğer net bir cevap istiyorsan, değilsin. Ama bu durum beklenmedikti."

"Neden gidiyorsun?"

"Ziyaret etmem gereken birileri var çünkü," dediği zaman Seungmin kaşlarını çattı. "Birileri mi? Kimleri?"

"Annemle babamı."

"Oh..." Seungmin bununla duraksadı, sahi Chan'a dair ne biliyordu diye düşünüp kafa salladı. "Anladım."

Kaşlarını kaldırdı. "Geri geleceksin değil mi?"

"Tabii ki," dedi Chan. "Sen kovmadan gitmem bir yere demiştim, geleceğim. Bir hafta sonra yine başında diktatör gibi derslere katılıyor musun, terapilere gidiyor musun diye başında duracağım."

softcore, seungchan ✓  Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ