49. MELİS & ATAKAN

En başından başla
                                    

Gözlerimi öfkeli gözlerine diktiğimde, benden bir cevap beklediğini fark ettim. O kadar yoğun bakıyordu ki gözlerime, şu an kendimi zor tutuyordum. Ben hayatım boyunca kimseye seni seviyorum diyemezken, şimdi buna ne denirdi? Ben böyle bir şeyi asla söyleyemezdim.

Hala kolumu tutarken, başını yana doğru eğip "Cevap versene?" dedi, yalvarır gibi. "Bana bir şeyler ver Melis, en azından bir şey ver ki tutunabileyim!"

"Atakan," dedim susturmak için.

O an geri çekilip, kolumu bıraktığında boşluğa düşmüş gibi hissettim. "Anladım," derken geriye doğru adımladı. Ne anladın der gibi kaşlarımı çattım. "Atakan'ın bir kalbi var Melis. Senin için atıyor diye, elinde oyuncak olamaz. Sen gel dersin gelir, git dersin gider değil artık. Madem beni sevmiyorsun, uğraşmama değecek bir şey kalmadı."

"Atakan," dedim bu kez telaşla. Beni yanlış anlamıştı ve bu... Bu nedense canımı yakıyordu.

"Bir daha karşına çıkmam," dedi kapıyı açarken. "Allah'a emanet."

Kapıdan çıktığında ne yapacağımı bilmiyordum. O an aklıma gelen tek şey onu durdurmaktı. Peşinden çıkarken Atakan'ın kolundan yakalayıp kendime döndürdüm. O neye uğradığını şaşırırken ensesinden tutarak gözlerine baktım. "Seviyorum lan seni."

Dudakları bir parça açılırken, tuttuğum ensesinden çekip dudaklarına yapıştım. O şok olmuş gibi gözlerime bakarken, dudaklarını öpmek çıldırtacak kadar güzeldi. Atakan'ın gözleri kapanırken elini belime koyup karşılık vermeye başladı. İkimizin de hareketleri yarışır derecede hızlıydı. Ensesindeki elimle onu kendime daha da bastırırken, beni döndürüp sırtımı duvara yasladı. Üzerime eğilirken iki eli de sıkıca belimi kavrıyordu. Benim ellerimse ensesinde ve başındaydı.

Yüksek sesli telefon melodisiyle geriye çekildiğinde nefes nefese kalmıştık. Bir eli hala belimdeyken, diğer eliyle telefonu çıkardı. Ekrana bakarken, "Hay ben seni," diye söylendi ardından telefonu açıp kulağına dayadı. "Ne var lan?" Karşı tarafı dinlerken gözleri benim üzerimdeydi. "Saat kaçta?" Ensesindeki elimle başının arkasındaki saçlarını okşamaya başladım. "Tamam söylerim Demir'e de." Telefonu kapattığında gülümsedi.

"Ne olmuş?" diye sordum, hala saçlarını okşarken.

Telefonu cebine koyup bana döndü. "Arkadaşın akşam düğünü var. Gelmezseniz, belanızı sikerim diyor."

Başımı salladım. "Gidecek misin?"

Diğer elini de belime koyarken "Gidecek miyiz?" diye sordu.

Kaşlarım havalandı. "Ben de mi?"

Başını sallarken hafiften güldü. "Partnerim olmalısın." Bu aralar her şey kötü gittiğinden bir şeyler yapmaya gerçekten de ihtiyacım vardı. Bu yüzden itiraz etmeden başımı salladım. "Cidden gelecek misin?" diye sordu, şaşkın şaşkın.

"Geleceğim," deyip ensesini okşamaya başladım yavaşça. "Partnerin olmalıyım."

Gülüşü büyürken dudakları yeniden dudaklarımla buluşmuştu.

❥❥

Özel bir bölümdü!

Atakan ve Melis çiftimiz sonunda oldu diyebilir miyiz?

Yeni bölümde görüşmek üzere 💗

Melis Erdem ↓

Melis Erdem ↓

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
UFAKLIK | Daddy Issues ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin