⚡️ 4 Bölüm; Şahın piyonları!⚡️

41 8 0
                                    

Yeni bölüm yayında. Okuyup oylarsanız sevinirim. Sizin düşünceleriniz benim için önemli. Lütfen düşünceleriniz belirtin. Böylece kendimi geliştirebilirim.

***
Bir şeyler bana garip gelirken yola odaklanamıyorum. Böyle devam ederse planımı gercekleştiremeyeceğim hemen sirklelenip toparlanmam gerekiyordu.

Ama bana gerek kalmadı bu kendiliğinden oldu. Önümüzden hızla geçen araba ile fren yapmak zorunda kaldı ali abi. İkimizde öne doğru savrulduk.

Sinirle arabadan inip az kalsın bir kazaya sebep olacak olan arabaya baktım. Bu barının arabasıydı. Ne yapmaya çalıştığını anladığımda sinirle soldum.

Okula çok yakın olduğumuz için ali abiyi gönderip eğildim ve yerden daha yeni çıktığı belli olan bir parke taşını elime alıp arabaya doğru yürüdüm.

Barın arabasından inmiş sırıtarak bana bakıyordu. Fakat birazdan yapacağım şeyle sırıtması yüzünde donacak. Barın elimdeki parke taşını fark edip arabasına doğru koşmaya başladı ama artık çok geç.

Arabasının önüne geldiğimde taşı ön cama attım. Taş camı delip içeri girdiğinde alarm çalmaya başladı. Ben ise kahkaha atarak ellerimi çırptım. Herkes bana bakıyordu. Barın yanıma geldiğinde kolumu tutup "psikopatmısın kızım sen" dedi.

Tek kaşımı kaldırıp yaratığım esere bir bakış atıp "bundan sonra bana göz dağı vermeden önce iki kez düşünürsün artık" dedim. Kolumu elinden çekmeye çalışırken buna izin vermeyip "şimdi sana gününü göstereceğim" diyerek beni sürüklemeye başladı.

Elimi çekmeye çalıştığımda daha sıkı tutup sürüklemeye devam etti. Şuan çok korkuyorum. Ama bunu onun bilmesine gerek yok. Önemli olan dik durmaktı. O bana bir yaparsa ben ona on yapacaktım.

Çabalamamın bir faydası olmayacağını anlayınca, vazgeçip, bıkkın bir şekilde beni sürüklemesine izin verdim. Bütün okul arkamızdan geliyordu. Ben ise sinsi sırıtıyordum. Çünkü herşey bir anda yolunda gitmeye başlamıştı. Birazdan olacaklara sevinerek gülümsedim. Olması gerekten olacaktı benim sayemde. Ve bingo oldu.

Elim bir anda barının elinden çekilince sırıtmam genişledi. İşte gelmişti planımın en önemli parçası. Uygar beni kendine doğru çekerken, barın ağır çekimde başını kaldırıp "bu ne cür..." cümlesini tamalayamadan donup kaldı.

Uygar, barının bu haline sırıtıp parmağını şıklatarak "şimdi oldu mu bu? Beni gördüğüne sevinmedin mi eski dostum" dedi. Şoku üstünden atlatıp kendine gelen barın, uygarın üstüne yürüyüp birden ona sarıldı.

Herkes bu duruma şaşırırken, ben hiç şaşırmadım. Tam olarak istediğim şey buydu. Ama kimse bir şey anlamasın diye böyle numara yaptım. Biliyordum çok kötüyüm, uygarı'da çok sevmeme rağmen bu oyuna dahil etmem ancak bana yakışırdı. Ancak başka çarem yoktu. Üstelik kendim içinde çok büyük bir risk almıştım.

İkisi birbiri ile erkek tarzı bir şekilde tokalaşırken dikkatleri benim üzerimden çekilip onlara yöneldi. Uygar kendine geldiğinde beni farkedip "kardeşim, hadi onu affet ben onun sayesinde burdayım" dedi.

Kimse ne olduğunu anlamazken bütün bakışlar tekrar bana döndü. Uygar'da dönüp bana sarılırken, barın "kardeşim, inan bana bu çatlak bir cezayı hakkediyor" dedi.

Uygar kahkaha atıp "biliyorum, ama oda artık bizden biri" dedi. Barın daha çok şaşırırken ben kalabalığın arasında gördüğüm ve bana gülümseyen denizin yanına gidip "sağol uygar ama ben bu züppelerden biri olamam" dedim.

Denize dönüp "hadi gidelim, sonra görüşürüz uygar" dedim. İkimizde yürümeye başladık. Sürekli dönüp arkasına bakıyordu. İyice uzaklaştığımızdan emin olup "sen uygarı nerden tanıyorsun" dedi.

BATAKLIK ÇİÇEKLERİWhere stories live. Discover now