Okul çıkış saatine kadar Ayberk'le ona buna bine bine zaman hızlı geçmişti. Bi' birbirimize binmediğimiz kalmıştı.

Ayberk'in evi, bizim evin alt sokağındaydı. Onun evinin önüne geldiğimizde çantasını açtı ve kontrol etmeye başladı. Aradığını bulamayınca yüzü düştü.

"Ne oldu?"

Elini bir dakika anlamında kaldırdı. Tekrar kontrol edip bana döndü.

"Anahtarım yok ve annemle babam evde değil."

Güldüm. Dert ettiği şey çok saçmaydı.

"Bu muydu oğlum? Geçelim bizim eve annenler gelene kadar pes falan atarız. Annem kek falan da yapar bize, oh mis.

Kafasını salladı.

Bir anda yaklaştı ve yanağıma ufak bir öpücük kondurup bizim eve doğru koşmaya başladı. Koşarken "Koşu yarışı!" diye seslendi bana.

Yolun yarısını zaten gitmişti...

Olsundu. Ben ondan çok daha hızlıydım. Her türlü yetişirdim ona. Vakit kaybetmeden peşinden koşmaya başladım. Ona yetişince yanından koşarken kafasına bir şaplak attım. O ise kahkaha attı. Yoldan geçen insanlar bize eşek sikiyormuşuz gibi bakıyorlardı.

Evin önüne varmamıza az kala ikimizde yorulmuş ve durmuştuk. Beni ilgilendirmezdi, ben öndeyim.

"Ben öndeyim, ben kazandım." dedim zaferle.

"Yoo," diye itiraz ettiğinde kaşlarım çatıldı.

"Ağlama bok."

Enseme bir şaplak atıp tekrar koşmaya başladı. Ben daha harakete bile geçmemişken evin kapısına vardı ve temiz merdiven zeminine oturdu.

"Ben..." hızlı hızlı nefes alıyordu. "Ben.. kazandım."

Kafamı salladım. "Tamam tamam sen kazandın he."

Kapıyı çaldım ve birkaç saniye sonra annem kapıyı açtı. İlk bana baktı, sonra merdivende oturan Ayberk'e.

Ayberk'i kolundan tutup bir anda kaldırdığımda sersemlese de hemen toparladı. Kolunu pat patlayıp bıraktım.

Salona geçtik ve koltuklara oturduk. Anneme durumu kısaca özet geçtiğimizde, Ayberk'in annesine haber vermesi konusunda uyarıp bize yiyecek bir şeyler yapmak için mutfağa gitmişti.

Telefonumu açtım ve Ayberk'in dibine geçtim. İnstagrama girdim ve flörtümün hesabını açıp, telefonu Ayberk'in eline verdim.

"Bak bakayım ablanın yeni flörtüne."

Ayberk tek kolunu koltuğun ardından omzuma attı ve diğer eliyle telefonu alıp hesaba bakmaya başladı.

"Kanka yalnız çocuk tam gay olmalık. Sen konuşmayı kes de ben yazayım." dediğinde yanağını ısırdım. Telefonu elinden çektim ve tripli bir şekilde kafamı hafif havaya kaldırdım.

"Sana gösterende kabahat."

Güldü ve çenemi tutup başımı indirdi. O sırada annem içeriye girdi. Normalde başka biriyle beni böyle görse kesinlikle sorgular, imalı imalı bakardı fakat Ayberk'le kardeş gibi olduğumuzu bildiğinden umurunda değildi.

Annem elindeki tepsiyi aceleyle koltuğun üzerine koydu.

"Bir şey mi oldu anne?"

"Yok bir şey kızım, oturun siz. Sinan bugün çok huysuz, rahat durmuyor. Ondan aceleci davranıyorum" dedi annem naif ses tonuyla. Annemin sesi her zaman çok hoş geliyordu kulağıma. Gülüşü de aynı şekilde.

Komutan | Texting Where stories live. Discover now