"Selin" Dedi ve devam etti. "Özür dilemene gerek yok. O gün senin için de zor bir günmüş, bu yüzden kendini suçlama hem açıkladın artık kendini." Kafamı kaldırdım ve nemli gözlerimle ona baktım. "Sende anlatmak ister misin? Yani istersen tabii, için açılır." Yine patlatmıştım bombayı. İçin açılır?

Gülerek bana baktı. "O gün benim de annemin ölüm yıl dönümüydü. Çoğunlukla Derin'le ya da Demirlerle geçiririm. Çünkü yalnız kalmayı sevmem. Nedenini bende bilmiyorum. Yalnız kalınca çok düşündüğümden herhalde." Dedi ve kafasını başka tarafa çevirdi. Dolan gözlerini görmüştüm. "O gün için ders çalışalım diyince gerçekten çok mutlu olmuştum. Çünkü seninle vakit geçirecektim ve aynı zamanda o günü kafamdan atacaktım. Seni aradığımda ve bana öyle tepki verdiğinde kabul, gerçekten kırılmıştım ama daha sonra bir sebebin olduğunu düşündüm ve zaten varmış. O yüzden lütfen artık kendini suçlama."

Neredeyse ağlayacaktım. Naptığımı bilemez şekilde bir anda boynuna atladım. İlk başta napacağını bilemedi ama daha sonra o da kollarını sıkıca bana sardı. Şuan deli gibi ağlıyordum.

"Özür dilerim." Dedim ağlamamın arasından. Neden özür dilediğimi bile bilmiyordum. "bende özür dilerim Selin." Dedi. "Hayır ben daha çok özür dilerim." Güldü ve "Hayır, en çok ben özür dilerim." Dedi. Şuan bu çocuğu gerçekten yemek istiyordum. "Affettin mi beni?" Dedim titreyen sesimle. "Affedilecek bir şey yapmadın ki." Demesine kalmadan "olsun affet sen beni." Dedim. Güldüğünü duydum. "Tamam affettim."

Kollarımı boynuna daha sıkı sardım ve bir süre öyle sarıldık. Ağlamamı hiçbir şekilde durduramıyordum. Artık çocuğu boğduğumu düşünerek kendimi hafifçe geri çektim ve ellerimi omuzlarına koydum. İkimizde birbirimize baktık. Gözleri kıpkırmızıydı. Ellerimle gözlerinin altını hafifçe sildim ve "gözlerin kırmızıyken de çok tatlı oluyormuşsun." Hız 180 makineyim sanki.

"Seninde öyle, kendine baksan aşık olursun." Batı benden de hızlı, kabul. "Diyosun?" Dedim imayla. "Diyorum." Dedi aynı şekilde. Güldüm ve ellerimi omuzlarından çektim. Bu tatlı anı bozmak istemezdim ama "Demir'le Nilay hala bana kızgınlar mı?" Dedim. Gözlerini kıstı ve "Biraz." Dedi. Sıra onlardaydı. Bilgisayar oyunu gibi, kaç level lan bu oyun?!

"Peki Demir'le Bade'nin arası nasıl? Biraz tartıştılar da." Dedim. Bir nevi benim yüzümden tartışmışlardı. "Demir şuan köpek gibi pişman ve Bade süründürmeyi çok seven birisi. İçinde Demir'i affettiğine eminim ama belli etmiyor." Dedi. "Ya affetmediyse? Çünkü Demir biraz sert konuştu." Dedim kaygılı bir sesle. "Merak etme, Bade, Demir'i çok iyi tanır, öyle demek istemediğini de biliyor. Ayrıca birbirlerini köpek gibi seviyorlar. Kısacası onlara iki gün daha veriyorum. İki gün sonra sarmaş dolaş olacaklarına eminim."

Dedikleriyle içim biraz olsun rahatlamıştı. Umarım anlattığı gibidir. "Ee yürüyelim mi biraz?" Dedi ve devam etti "içimiz açılır." Dedi imayla. Kolunu dürttüm. "O an ne diyeceğimi bilemedim, sus." Bunu dememle güldü.

Başka bir şey demesine fırsat vermeden koluna girdim ve "hadi gidelim." Dedim. İkimizde yürümeye başladık. "Gerçekten benimle konuşmak için mi geldin buraya?" Diye sordu. Ona bakmadan "e herhalde, sus biliyorsun." Dedim. "Yalancı, tatil için zaten gelecektin buraya."

Durdum ve ağzımı kocaman açarak şoka girmiş gibi yaptım. "Biz kalkalım, o kadar Ankara'dan İzmir'e gelelim. Gelirken kökümüz kurusun, içimiz içimizi yesin, gördüğümüz muameleye bak, olmadı Batı, hiç olmadı." Dedim sahte bir alınganlıkla. "Kurtuluş için küçük bir bedel diye düşün." Ona yan yan baktım.

Duyduğum telefon sesiyle cebimden telefonumu çıkardım. Teyzem arıyordu. Batı'ya döndüm ve "teyzem arıyor, bir dakika." Dedim, o da bana kafasını salladı. Telefonu açtım ve "efendim teyze?" Dedim. "Selin neredesin kızım? kaç saat oldu, 1 saat önce inmem gerekmiyor muydu?" Diye sordu.

"Teyze bende anlamadım ki, pilot herhalde bir tur daha atayım dedi." Başladı bizim yalan makinesi. "La havle, indin mi, nerdesin?" Diye sordu. "İndim indim geleceğim şimdi, merak etme sen beni." Dedim aceleyle. Teyzecim bir kapatır mısın, şurda Batıcığımla iki hasbihal ediyorduk. "Tamam görüşürüz, geç kalma." Dedi ve kapattık.

Üzgün bir şekilde Batı'ya döndüm ve "benim artık gitmem gerek." Dedim. "Hemen mi?" Diye sordu. Kafamı aşağı yukarı salladım. "Ama tekrar görüşelim." Dedim peşinden. Yüzü bir anda güldü. "Hem Selimler hala geldiğimi bilmiyor, onlarla birlikte buluşuruz." Bunu dememle gülen yüzü bir anda düştü. "Peki biz baş başa ne zaman buluşabiliriz?" Diye sordu. "Ne zaman istersen." Dedim gülerek. O hızlıysaa bende hızlıydım.

Güldü ve "Ne zaman istersem?" Dedi. Kafamı salladım. Telefondaki saate baktım ve "benim artık gitmem gerek." Dedim. Anlık bir cesaretle tekrar sarıldım. O da karşılık verdi. Bir süre öyle kaldık. Zar zor birbirimizden ayrılırken ellerimi tuttu. Bunu yapmasıyla yanaklarımın yandığını hissettim. "O zaman görüşürüz." Dedim ellerimi yavaşça çekerken. "Görüşelim Selin." Dedi ve ben yavaşça arkama dönerek yürümeye başladım. Şuan aptal gibi sırıtıyordum.

....

Selam, ben geldim. Ay bu bölüm çok tatlı oldular bayılanzi yani.

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Bir dahaki bölümde görüşelim, öptüm.

E o zaman Behlül kaçar <3

not yardımı/textingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin