two: the fathomless

171 23 13
                                    

09.08.1898
Stray (gün 2)

Güvenmek bir suç mu sayılırdı?

Sırf birine güveniyorsunuz diye, infaz edilmeniz doğal bir şey miydi?

Gece yarısını çoktan geçmişken şu vakit, beynimi çatlatırcasına bu soruları soruyorum kendime. Bakışlarım -aksamadan her dakika- masama bıraktığım o mektuba kayıyor sürekli. Biliyorum, bu gece uyumalıyım. Kontrol Changbin ve onun altlarında kalacak, ben ise gündüz devam edeceğim fakat dayanamıyorum.

Üniformamı üzerime geçirip beni artık boğmaya başlayan dipsiz düşüncelerimi basık odamda bırakarak koridora çıkıyorum.

*****

"Neden orada dikiliyorsun," diye konuştu. Changbin de odasına birkaç saatlik dinlenmek için yeni girmiş sayılırdı. Kaptanının birkaç saniye kapısının önünde o vaziyette kalmış olması ise onu hayli telaşlandırmıştı. "Chris? İyi misin?"

Kafasını salladı hızlı hızlı. Hemen döndü ve içinde not olan mektubu katlayıp Changbin'in görmesine izin vererek cebine yerleştirdi. "Acilen tüm kamaraları teftiş etmemiz gerekiyor."

"Yolcular rahatsız olmaz mı, yani hemen şimdi mi?"

Kahverengi saçlı adam üniformasının cebinde asılı saatine uzandı. Saat 2'ye yaklaşıyordu. Yani o haklıydı. "5 saat sonra, kahvaltıdan hemen önce," dedi. Gümüş nesneyi yerine geçirip bırakırken devam etti. "Kim Seungmin nerede?"

"Kaptan köşkünde henüz. Seninle konuşmadan odasına gitmek istemedi zannediyorum."

Neden odama gelmedi, diye bir düşünce geçti zihninden.

"Tamam," dedi sonra. Dağınık saçlarını şapkasız bırakarak ilerledi. "Daha fazla bekletmeyelim o zaman."

Ondan daha kısa boylu olan can kardeşini bazen bir adım geride bırakarak, bazen de yanında yürümesine müsaade ederek sessizce okyanusta yol alan gemide ilerlemişlerdi. Köşke geldiğinde Christopher, hafif bir es verip nabzını yoklamış ve ancak ondan sonra içeri girmişti.

"Siz kapının önünde bekleyin," dedi üniformalı üç gence doğru. Biri tam olarak dümenin yanında dikiliyor, diğerleri Seungmin'i korur gibi iki tarafında duruyordu. Kaptanlarının sözüyle doğrulup kapıdan çıkmışlar, Kim Seungmin de morarmış göz altlarını -yok etmek istercesine- okşayarak ayağa kalkmıştı.

"Notu okudunuz mu?"

Kaptandan gördüğü onaylama ile nefesini verdi. Bu sırada Seo Changbin de gaz lambalarını yeniden ayarlayarak sohbetlerine dahil olmayacağını -lakin şahit olacağını- belirtiyordu.

"Bunu birinin yaptığı kesin artık. İntihar değil, katili bulmalısınız."

"Sizi tanıyan birisi öyleyse," dedi Christopher soğukça. Uzun boylu adamdaki şaşkınlığı görünce devam etti. "Ya da sadece Yang Jeongin'i tanıyan biri. Anladığım kadarıyla siz ve Bay Hwang dışında kimse Bay Yang'ı tanımıyor."

Duraksadı. "Ne demeye çalışıyorsunuz?"

Kısa boylu adam da bir süreliğine yaptığı denetlemeleri bırakıp ikiliye dönmüş, aralarındaki gerginliği olduğu yerden bile hissedebilmişti.

"Katili bulacağım. Öncelikle tüm kamaraları aratacağım," diye konuştu geminin kaptanı. Daha güneş görünmemiş olmasına rağmen beyni daha hızlı çalışıyor gibiydi. Yüzünü genç adama çevirdi. "Notu odanızda buldunuz değil mi?"

eight - skz, minchanWhere stories live. Discover now