Bölüm 2 🧚‍♂️

1.3K 202 231
                                    

Kim Taehyung önünde bulunduğu ve birazdan ötesine geçeceği telin ardında kalan her canlıdan iliklerine kadar nefret ediyordu. Onların ilkelliğine ayak uyduran havadan, topraktan, sudan hepsinden iğreniyordu ve şimdi onları kabullenmek için atılan adımın öncüsü olmak kanına dokunuyordu. Sırtında hissettiği elle birlikte sınır kapısından geçen askerleri izleyen gözleri titrekçe kapandı ve atının dizginini sıktı. Danışman Sung onu telkin etmek için sırtını sıvazladı ve birlikte askerlerin ardından ilerlemeye başladılar.

Danışmanı, "Lütfen zatınıza zarar gelmesine sebep olacak bir şey yapmayın majesteleri." diye fısıldadığında Taehyung belli belirsiz gülümsedi. Daha çok "Korkmayın, size zarar veremezler." tarzında cümleler bekliyordu fakat beklentisinin karşılanmamış olması bir kez daha hoşuna gitmişti. Danışmanı veliaht prensin korkmadığını biliyordu. Aksine yersiz bir cesaret göstererek öfkesine yenik düşmesi her şeyin sonunu getirebilirdi ve evet, asıl korkulması gereken durum buydu. Taehyung tek hamlesiyle içinde bulunduğu insan topluluğunu kendisiyle birlikte yok ettirebilirdi ve bunu öyle büyük bir gururla yapardı ki son nefesini verirken dudaklarında bir tebessüm hapsolurdu. Fakat yapmaması, beline yerleştirdiği silaha davranmaması ve olay çıkarmaması gerekiyordu. Belki de kral olmak yolundaki tek eksikliği buydu Kim Taehyung'un. Canını önemsememesi. Oysa herkes onun ödleğin teki olduğunu sanıyordu, gerçeğin aksine. Kendi ırkında en utandığı noktalardan birisi de bu durumdu. Kusur aramak, zayıf göstermek, bir prensin bile kudretinden sıyrılıp acınası davrandığını düşünerek kendi benliklerini tatmin etmek...

Olumlu ya da olumsuz, kandırılmaya yatkın olmak.

Eh, yine de bir peri gibi barbar ve gaddar yaşamaktansa insanların gülünç bencilliğine göz yummayı tercih ederdi.

İşte bu yüzden önlerinde belirmeye başlayan uzun ağaçları ve yükseklerinde konaklanmış evleri görmeye başladığı an dizgini çekerek atını durdurmayı başardı. Prensin peşinden gelmediğini fark eden danışman atını durdurup geriye doğru adımlamasını sağladı. Bir sorun olup olmadığını soracaktı ki veliahtın dudaklarından anlık bir küfür savruldu. Elini yakasındaki kraliyet armasına atıp hızlıca söktü ve danışman Sung'un yaka cebine bıraktı.

"Hiçbir güç beni onlarla oturup öylece konuşmaya sevk edemez. Yetkiler sende. Benden bu kadar. Deh!"

Ve üzengisiyle atı uyarıp ormanın derinliklerinde doğru ilerlemeye başladı. Peşinden gelmek üzere hazırlanan askerler danışman Sung'un, "Durun!" emriyle birlikte oldukları yerde beklemek zorunda kaldılar. Rüzgârı aşıp geçen Taehyung ardına bakıp takip edilmediğini gördüğünde küstahça sırıttı ve gururla atına baktı. İsteseler de onları yakalayamazlardı, bunu biliyordu Taehyung. Gölge onunlayken hiçbir atın kendisine yetişme imkânı yoktu ve ormanda at koşturan bir grup insanın yaratacağı kaos bunu denemelerini bile engellemişti. Nereye koştuğunu bilmeden uzunca bir süre sürdü atını. Ta ki hayvan bir çağlayanın kenarında durana kadar... Susamış mıydı? Dahası susadıysa suyu nasıl bu kadar kolay bulabilmişti? Saraydaki atlar içgüdüleri konusunda ileri bir gelişmişlik düzeyine sahip değillerdi çünkü kendi sınırlarında onları ulaşım aracı ya da savaş yoldaşı olarak kullanmazlardı. Ahırda kendilerine özel diyetleri ve beslenme düzeni olan bu atlar doğaya yeterince adapte olmuş değillerken içinde bulunduğu durum onu şaşırtsa da bir şey demedi. Yere ayak basıp atının eyerini düzeltti ve ipini çekerek renkli çalılarla çevrili suya ulaşmasını sağladı. Kaçmayacağından emin olduğunda yeniden o barikat gibi duran çalı topluluğunun öteki tarafına geçti. Upuzun ağaçlar, ağaçları tepelerinden birbirine bağlayan gür sarmaşıklar, çağlayanın arpı andıran sesi... Huzur dolu hissediyordu. Gerçekten o kadar huzur dolu hissediyordu ki böyle hissettiği için kendinden iğreniyordu. Çünkü biliyordu, bu orman periler dışında kimseye hayır getirmezdi. Güzelliği yanıltıcı ve cezbediciydi. Belindeki silaha davranıp varlığıyla omzunu dikleştirdi. Kapıldığı an tuzağa düşeceğini biliyordu. Ucube perilerin onu izlediğini ve uygun bir anda kendisine saldıraca-

hunder forest - taekookWhere stories live. Discover now