1.6- Ya Özgür Ya da Ölü

Start from the beginning
                                    

Sırtıma bir şeylerin sarıldığını hissettim ama Aslanın yırttığı gömlek hala üzerimdeydi. Yırtılan iç çamaşırım bile tuniğimin altında hissediyordum. Kıyafetlerime dokunulmamıştı ve bu iyiydi. Önüme bir tabak bırakıldığında Adara denen Aslan kız karşıma bağdaş kurarak oturdu ve tabağı bana doğru itti. "Doğrulman için yardım etmemi ister misin?"

Nerede yattığımı bilmiyordum, ne durumda olduğumu da ama artık sırtım o kadar acımıyordu. Titremiyordum da. Hafifçe doğrulurken tuniğim açılmadı, arkadan birkaç düğümle tutturulmuştu şüphesiz. Şöminenin hemen yanında yattığımı fark ettim. Taş zeminin üzerine sadece bir bez parçası atmışlardı ama en azından başıma bir yastık koyma yüceliğini göstermişlerdi. Bir de tek bileğime bir zincir dolamayı... En azından ikisine değil. Bu da bir yücelikti değil mi? Tek elimle de pek ala birini indirebilirdim.

Belki de karşımda böyle rahatça oturan bu Aslan kızı...

"Şuna şöyle davranmaktan vazgeç!" dedi Raiden sertçe. "Bu iğrenç Yılanın başını ezmemiz gerekirken bir de besliyoruz."

...sonra da arkada sinirli bir ifadeyle dikilen Kaplan boğazımı parçalardı zaten.

Kız ona uyarıcı bir bakış attı. "Biraz kibar olsan bir şey kaybetmezsin Raiden. O bir Yılan ama aynı zamanda bir kadın da."

"Kadın mı?" diyerek güldü Raiden. "Bazen gerçekten komik şeyler söylüyorsun Adara. Bazen... Nadiren."

Kız homurdanarak bana döndü. "Bazen onu öldürmek istiyorum. Bazen... Çoğunlukla..."

Aralarındaki tiksindirici didişme bulunduğum durumdan daha fazla canımı sıktı. "Arkadaşım," dedim yemeğin iştah açıcı kokusunu solurken. "O nerede? İyi mi? Ona ne yaptınız?"

"Yemeğini ye, sonra soru sorarsın," diyen ne kızdı ne de Raiden. Odanın köşesinden, yerden yükselirmiş gibi çıkan Lian'dı. Aşağıdan geliyordu. Vilas aşağıdaydı. Eskiden beni tuttukları ambarda...

Elimdeki zinciri hırsla çekildiğimde kız geriye sıçrayıp bıçağını çekti. Umurumda olmadı. "Ona ne yaptınız?"

Lian sakin bir şekilde bana doğru yürürken kız ayağa kalkıp geriledi. Raiden ise burnundan soluyordu ama bu kez bir şey söylememeyi başardı. Lian yalnızca bir adım ötemden durup bana baktı, yüzüne bakmak için başımı kaldırmam gerekti. "Yemeğini ye ve sorun çıkarma! Sorularımıza cevap verirsen, sorularına cevap alırsın."

Önümdeki tabağı şiddetle ittim ve küfrettim. Buna daha sonra pişman olacaktım. Mesela Lian'ın, "Başka bir tabak olmayacak," demesinden hemen sonra...

Tek elim bir zincirle duvara çakılıyken derin bir nefes alıp diğerini yere dayadım. Kız tabağı alıp bana bir daha bakmadan gözden kayboldu. Raiden ise halime hafifçe güldü, onu yumruklama istediğimi bastırmaya çalıştım. İstesem de yapamazdım zaten, en azından bu durumdayken. Açtım ve güçten fazlasıyla düşmüştüm. Gücüm yerinde olsa dahi bileğimi kan akışımı bile neredeyse durduracak şekilde saran zincirden kurtulmam biraz zaman alırdı.

Sakin olmalıydım. Sakin olup mantıklı şekilde konuşursam belki bizi bırakırlardı. Belki...

"Ne istiyorsan sor," dedim yere bakarak.

Kızın kalktığı yere oturdu ve tek dizini kendine çekip diğerini ileri uzattı. Bacağı neredeyse elime değecekti, bunu yapıyordu çünkü bir şey yapamayacağımı biliyordu. Ya da tam aksine bir şey yapmamı bekliyor, beni öldürmek için bir neden arıyordu. Gerçi öyle olsa beni çoktan ölüme terk ederdi ama o bir şekilde sırtımdaki yaraları bile iyileştirmişti. Sırf cevaplar almak için...

Yılan YuvasıWhere stories live. Discover now