10. Bölüm- Saruhan'ın Planı

Start from the beginning
                                    

Odadan çıkıp karşısındaki odaya girmeye karar verdim. Kapıyı açtığım an başka bir evrene adım atmış gibiydim. Vay be demekten kendimi alamadım. Burada sayamayacağım kadar kitap vardı ve tam bir ortaçağ kütüphanesi gibiydi. İçeriye girdiğimde deri koltukları ve büyük bir çalışma masası olduğunu fark ettim. Gözlerim kitapları tararken masaya doğru yürüdüm. Üstünde birkaç evrak ve kalemler vardı. Bir tanesini alıp bakarken üzerinde isminin yazdığını gördüm. Klasik bir zevki vardı ve sanki ufaktan gösterişli olmayı da seviyor gibiydi. Masadaki aile resmini görünce gülümsedim. Belki sonra buraya bizim resmimizi de koyabilirdi. Bir an durdum ve neden böyle bir şey istediğimi sorgulamaya başladım. O bana aşık değildi, hatta önceden birini sevdiğini bile itiraf etmişti. Evet şu an kaderlerimiz kesişmiş olsa da bunu yapmak zorunda değildi. Bu duygudurumunu anlamlandıramıyordum. Ona sevilmek istediğimi söylemiştim onun da böyle bir isteği vardı. Keşke bu istek çok kolay bir şekilde gerçekleşseydi. Onun tarafından sevilmeyi düşünmek tuhaftı ama yine de daha iyi hissedebilirdim. Gerçi bunu söylediğimde beni bencil olmakla suçluyordu. Haklıydı, onu sevmek ilgi göstermek çok yabancı geliyordu bana. Zamana bırakmamız gerekiyordu. O üzerine düşeni yapıyordu, gerçekten ilgili ve destekleyiciydi tavırları. Ben nasıldım o noktada kendimi puanlayamıyordum. Daha üç gün olmuştu, bunları düşünmem aptalcaydı. Her insanın reaksiyon ve alışma hızı farklıydı. Saruhan bu konuda kendini benden daha iyi geliştirmiş olabilirdi. Elim sweatshirt'ün cebine gitti.

Elime telefonumu aldığımda ona kısa bir mesaj yazdım.

"Kütüphanene aşık oldum!" Buraya sonra tekrar gelecektim. Şimdi evin diğer odalarını keşfetme zamanıydı. Tam kapıdan çıkarken telefonumun bildirim sesini duydum. Gözüm ekrana kaydı ve hızla bana gönderdiği mesajı okudum.

"Aşık olmak bu kadar kolay mı senin için?" Yüzümde bir sırıtış belirdi. Parmaklarım hızla tuşların arasında gezindi ve ona bir cevap yazdım.

"Konu kitaplarsa evet. Unuttun mu ben bir roman karakterinin adına sahibim." Sonuna gülen emoji ekledim. Cevabın gelmesi birkaç dakika sürdü. Okurken kaşlarım çatıldı çünkü kendimi kötü hissetmiştim. Sadece bir emojiydi, neden bu alıntıyı attığını anlayamadım.

"Ben Nüzhet'in kahkahalarından ürkerim, bu bir silahtır ki Nüzhet onu başkalarının zaafları üzerine merhametsizce boşaltır. Ağzından bu kısa, kesik ses parçasının dışarıya sıçrayışı kendisi için o kadar gayriihtiyaridir ki infilaktan sonra o da her zaman şaşırır, bazen utanır ve nadir olarak da açtığı yaraya acır. Nüzhet'in birçok heyecanları otomatiktir." Babam karaktere tepki olarak adımı Nüzhet koymuştu. İyi bir Nüzhet yetiştirmek içindi bu. Bu alıntıda kızın kötü taraflarına vurgu yapılıyordu. Onunla asla alakamız yoktu.

"Neden bu alıntıyı yazmak istedin?" Gerilmiş bir şekilde cevap yazmasını bekledim.

"Bu kitaptaki en sevdiğim alıntılardan." Gerçekten takıntılı derecede bu kitabı defalarca okumuş gibiydi. Ben bile alıntıları ezbere bilmiyordum ama o noktasına virgülüne kadar biliyordu. Kitap yanımda olsaydı açıp kelimelerin yerlerini kontrol edebilirdim.

"Manipülatif olmasının neresi güzel? Onunla beni bağdaştırıyor musun?" Duvara yaslandım ve biraz da sinir olarak cevabı beklemeye başladım. Onunla hep bir noktada geriliyorduk bu da hiç hoşuma gitmiyordu. Gerilimi kimin başlattığı da belli olmuyordu aynı zamanda.

"Hemen de yanlış anla! Çok güzel bir tasvir ve imgeleme var burada. Sevdiğim kısım bu. Aklıma geldi ben de yazdım. Liseli gibi mesajla kavga mı edeceğiz?" Sert çıkmıştı bir an çok mu sorguluyordum diye düşünmekten kendimi alamadım. Neden bu kadar alıngan olmuştum? Onunla yüzlerce kez baş etmiştim bu zamana kadar.

ZAMAN ALEVİWhere stories live. Discover now