Elin ayağın rahat dursun birader!

36.4K 1.2K 184
                                    

Aslı

Sabah uyandığımda yatakta yalnızdım. Bu yalnızlık hayra alâmet değildi ya hadi hayırlısı. Tek gözümü açıp banyodan tarafa bakarken herhangi bir ses gelip gelmediğini duymaya çalıştım.

Su sesi de dâhil olmak üzere hiç ses yoktu. Gözlerimi açıp odayı taradım. Nadya odada değildi.

Şimdi yandık işte!

Hızla yataktan kalkıp lavaboya baktım -ki zaten banyonun kapısı açık olduğu için Nadya'nın orada olmadığı kabak gibi ortadaydı.

"Aslı!"

Heh! Buyurun cenaze namazına. Aaa, rica ederim önden buyurun!

Annemin kükremesi evi temelinden sallarken ayağıma dolanan örtüden kurtulup yere düşmemeye çalışarak odadan dışarı çıktım.

Merdivenlerin başına geldiğimde annemin burnundan soluduğunu görmem uzun sürmedi. 

"Ne oldu anne?"

"Kızım ben sana bu kız odadan çıkmayacak demedim mi?"

"Dedin." dedim anlamsız gözlerle anneme bakarak.

Etrafı kestiğim kadarıyla Nadya burada değildi. Merdivenleri hızla bitirip annemin yanına indiğimde keskin bakışlarını üstümden çekmedi.

"Ne oldu anneciğim?"

"Gel kendin gör."

Annemin ardından bahçeye bakan cama yaklaştım.

Oha!

Nadya vücudunun beşte üçünü bile örtmeyen spor kıyafetleriyle bahçede plates yapıyordu.

"Git şu kıza sahip çık. Yoksa ben cinnet geçireceğim! Baban görmeden nereden aldıysan oraya bırak."

"Ya, anneciğim ayıp oluyor ama. Tamam, kıza ben de ısınamadım da bak, bu iki oldu fino köpeği muamelesi yapıyorsun." dedim iki parmağımı işaret ederek.

"Aslı! Bana ismini tekrarlatıp durma! Al bu kızı, üstüne usturuplu bir şeyler giydir ve Hazallara götür."

Annemin tekrar bağırmasıyla olduğum yerde sıçrarken tek kelime daha etmedim. Siz bilir misiniz yetişkin bir Eylül Kaya ne kadar tehlikeli olur?

Ateş saçan bakışlarından nasibimi almadan koşarak bahçeye çıktım.

"Nadya!"

İsmini duyunca dönüp bana baktı ve kolunu bacağına doğru esnetmeye devam edip kendi dilinde bir şeyler söyledi.

"He, he sana da dobroye utro! Ne demekse artık! Hadi yürü gidiyoruz."

Dediğimden bir şey anlamadığının farkındaydım ancak elimle evi işaret ediyordum. Ortalama zekâdaki bir insan ne dediğimi anlardı.

Yine kendi dilinde bir şeyler söyleyince çaresizce yüzüne baktım.

"Ya sen ne diyon kurban olduğum? Anlamıyorum arkadaşım."

"Daha bitmedi diyor."

Arkamdan Kerem'in sesini duyunca korkuyla sıçradım.

"Sen ne zaman geldin?" dedim başparmağımı damağıma bastırarak.

"Az önce geldim."

"Hoş geldin de pek hoş bulamayacaksın ben sana söyleyeyim."

Yüzündeki ifade hızla ciddileşirken merakla baktı. "Hayırdır, ters giden bir şey mi var?"

Kerem'in Aslı || Berna Aslıhan [İlle de Aşk#1]Where stories live. Discover now