35: Ikinci Ruh

9 4 14
                                    

Karlı dağın tepesinde buzdan bir tabut durmaktaydı. Soğuk kemik iliğine işledi ama o solgun yüz parlak gözlerle ilerlemeye devam etti. Vücudu ona ihanet etmek istercesine titrerken kıvrılmış parmaklarıyla tabuta dokundu. Soğuk parmağına yapışırken bir an kaşını çatmadı ve hızla savurdu! Kâr taneleri yere saçıldı ve atından gelen kar fırtınası yerdeki izleri hemen kapattı.

O şeffaf tabutun içindeki huzurla yatan adam! Ustası!

Kipriklerinin ucu donmuştu. Nefes verince buhar yayıldı etrafa. Şeffaf bir boncuk daha çıkardı.

Siyah şelale gibi dalgalanan saçlar saçıldı, kapalı gözleriyle huzurla yattı. Tabuttaki bu kişiye bakarken, ruhunu almakta isteksizdi. Önce yavaşça boncuğu indirdi ve parmakları o soğuk cesede indi. Yüzü cam gibiydi, hissetmedi, parmakları yavaşça donup sivrilmis kipriklerine gitti. Ardında burun köprüsünden yavaşça dudaklara... ne yaptığını fark edince tekrar irkildi. Içinde yanan garip bir duyguyla başını eğdi Gui Jian. Sessizce ifade etti. Sadece onu özledim.

"Usta-" soğuk bir rüzgar esti ve sözcükleri yuttu. Uzun siyah saçları dalgalanırken parmakları yavaşça alnına dokundu. Bir an tereddüt etti. Yavaşça başını eğdi, alnına ufakça dudaklarını değdirdi. Yüzü utançla mı yoksa soğuktan mı belirsiz, kızardı. Parmaklar alnına yumuşakça değdi ve o ufak siyah duman parmaklarında yoğunlaştı.

Duman boncuğa girene kadar rahat etmedi. En sonunda ruh gücünü boncuğa salarak kontrol etti. Kalp iblisinin lanetli dikeni görülmüyordu ve siyah ruh, beyaza göre daha canlıydı. Yavaşça rahatladı. Yorgunca başını eğdi. Tabuta baktı, bu yer sanki kokusuyla vaftiz olmuş gibiydi, tereddüt etmeden tabutu boyut halkasına yerleştirdi.

Basını çevirdi.

Solgun titrek dudaklarda hafif neşe izi yükseldi.

***

Amanda yatakta neredeyse yatalak olup hastalıktan bitap düşmüş ana karakterle cebelleşiyordu. "Hey! Aç ağzını!" Gui Jian inat etti ve onu görmezden geldi. Amanda sınır krizi geçirmek üzereydi. Sonunda o yumuşak parmaklar çeneyi sertçe kavrayarak çenesini yerinden çıkardı!

Gui Jian bu hareketi beklemezmiş gibi donup kalmıştı. Öfkeyle köpürecegi sırada Amanda ilacı içirip çenesini geri yerine takmış ve memnuniyetle "biraz daha inatlaşırsan Heijin geldiğinde onunla güzel bir konuşma yapacağım!" Bu sözler başarıyla Gui Jian'ı sustursa dahi gözlerindeki ürpertiyle kıza odaklanmıştı.

Amanda kıllarının şaha kalktığını hissetse bile göğsünü düzeltti. O yazardı tamam mı! Kendi karakterinden mı korkacaktı! Neredeyse önün annesi yerinde sayılırken! Atın ölümü arpadan olsun! Diyerek sert bakışlarına cevap verdi.

Bu bir süre sürdü, Amanda bacaklarının yumuşadığını hissedip titremeye başlayacağı sırada Gui Jian başını çevirdi ve onu görmezden geldi.

Amanda nefes vermek istedi.

Homurdanarak bir köşeye oturdu.

Bir süre sessizlik olunca Amanda yavaşça, uzun zamandır konuşmak istediği konuyu açığa çıkardı.

"Jian.."

Gui Jian onu görmezden geldi, Amanda umursamadan devam etti. "Ustan aslında gerçekten pişmandı" Gui Jian'ın gözleri titredi. Kulakları dikildi ama hala arkasını dönmemekte ve umursamıyormuş gibi davranmakta ısrar etti.

Amanda sırıttı, gözlerini kısarak içinden bağırdı 'bak sen şuna!'

"Haah" nefes verdi "ilgilenmiyorsan boşver" yavaşça ayağa kalkar gibi yaptı ve önün ne kadar sabredebileceğini bilmek için içinden yavaşça saymaya başladı. "Devam et" boğuk ses, bir adım dahi atmamıştı ki hemen duyuldu. Amanda gülmemek için kendini tuttu ve dudakalir seğirterek garip bir görüntü oluşturarak oturdu.

"O, benimle kraliçe olarak evlenmediği için-" sözünü bitiremeden yerdeki şişelerden biri son hızla kendisine doğru uçmuştu. Basını eğdi ve hızlı gelen cisimden oluşan rüzgar saçlarını savurdu. Amanda yutkundu, hey bu şakadan da anlamıyor!

"Tamam be, ne bu acelen" somurttu. Bir anda söyleyesi kalmadı! İnatla ayağa kalktı ama o anda gelen bir başka sise onu hazırlıksız yakalayıp duvara savruldu!
"Ah!" Bu cidden acıttı piç kurusu!

O duvara asılmıştı. Kolları aşağı sarktı ve ne kadar çırpınırsa çırpınsın kurtulamadı!

Bu anlatmadan ayrılamazsın demenin kibar yoluydu!

Amanda kendi karakterini nasıl bilmez ? Işini dışını biliyordu! Ağzını açmadan burada onu açlıktan ölene kadar bile tutabilirdi.

Ama onun da inat damarı tutmuştu ki Amanda'nın hiç konuşası yoktu!
Dişlerini gıcırdattı. Basını kaldırdı sertçe ve meydan okurcasına "onun sevdiği biri vardı!" Dedi.

Gui Jian dondu. Vücudu bir anda kış gelmiş gibi soğumuştu ve oda anında baskıyla ezildi.

"Ne ? Ustanı sevmediğini sanıyordum ? Gerçekten ona saf olmayan duygular barındırmıyorsun değil mi ?" Alaylı sözler gözbebeklerini titretti.
"Hayır" sıktığı dişlerinin arasında zorla hırıltılı bir cevap verdi.

Amanda yaptığının doğru olmadığını bilse bile sinirden çılgına dönmüş bir şekilde o kişiyle çılgınca laf dalaşında savaştı!

"Hah! Bu iyi! Çünkü çok değer verdiği çırağının ona ihanet etmesi onu gerçekten yıkabilirdi"
Gui Jian titrekçe yorganı tuttu. "Ona saygı duyuyorum" yüzü o kadar solmuştu ki Amanda sonunda gerçekten ileri gittiğini hissederek ağzını kapattı.

Şuanki Gui Jian daha 22 yaşlarında genç bir oğlandır ve henüz bu dünyaya hükmedecek o binlerce yıl yasayan zorba değildir. Amanda duvarda asılı kalmanın verdiği rahatsız edici hissi bile unuttu ve şöyle düşündü, bir yazar olarak başarısızlık eserinin sürekli sürekli önünde durması gerçekten tatsızdı! Ama sonunda çocuğun solgun yüzüne bakarak kalbi yumuşadı, dudağını büzüp başını çevirdi.

Ah Amanda, Ah! Değiştin!

Sonunda iç çekti ve fısıldadı. "O gerçekten sana karşı bu kadar umursamaz olduğu için, kalbindeki en büyük engeli buydu. Asıl pişmanlığı."

Basını keskince çeviren oğlanın gelişme aşamasındaki yüzü. Kiprikler neşeyle titriyor gibiydi ve yüzü buğulanarak kızardı.

Başımı eğdi ve mırıldandı. "Hmm"

Amanda geleceğin kötüsüne, ihtişamlı, haşmetli, o yüce kötü, baş ana karaktere baktı ve dilini yumruğunu hissetti.

Siktir! Cidden siktir! Bu tanıdığı Gui Jian mı ? Ha ? Yoksa beyninde ot büyüyordu da bu nedenle akıl hastalığıyla bir ilizyona tutulmuştu??

Tanrım, elimde olsa bu sahneyi çekip gerçekten okurlara atmak isterdim, diye düşündü. Çılgınca. Bunu gören okurların, özellikle en büyük hayranlarının onu deli gibi azarlayacağız emindi.

Yazdığı kurgu entrika ve mantık düzeninde ilerlediği için karamsar yönü izlemesi, boş ve aptalca heves olarak görülmek yerine, aptalca bir yönden ilerleyememiş kurguların aksine 'bolca mantık hataları barındıran' Diyerek kendisini hor görmesi asılsa öyle olduğunu kanıtlamıyordu. Amanda işinde titizlikle, kurguladı ve her olayın anın sebebi sonucu birbiriyle örüntüsel bir bağ halindedir. Duygusuz acımasız bir ana karakter! Ana karakter saf kötü olduğu bir roman! Elbette ilgi çekici olacaktı. Çünkü bu hayatta kalmanın değil, ölüme koşmanın yönüydü. Ana karakterin, daha ilk anlarda karamsar ruh halini belirterek bu kurgunun iyi yönde ilerlemeyeceğine dair pek çok ipucu sunarak okuyucularına bırakma şansı tanıdı. Devam edenler ise bu kurgunun demir hayranlarıdır. Bu şekilde, bunun iyi olduğunu emince savunan tüm hayranları, eğer gerçekten bu sahneyi görseydi, evinin basılacağından korkardı.

"Nasıl bunu yaparsın hain yazar ? Senin gibi or****** çocuğu, nasıl bu masum hisleri deşebilir acımasızca! Karanlık olan ana karakter değil senin çöp içinde yüzen beynin!"

"Gerçekten aşağılık, otur şu kurguyu yeniden yaz! Bitmeden kalkmana izin yok!"

"Seni adi p*ç kurusu, gerçekten ana karakterle alıp veremediğin ne? Herkes senin gibi paçoz mu, kendine benzetmişsin şu masumu!"

Şimdiden o azarlamaları duyar gibi hızla soğuk soğuk terler attı ve suçluluk duygusuyla başını eğdi.

-Devam Edecek-

Obsession;i love you 💎 (ara verildi)Where stories live. Discover now