melodies

204 7 1
                                    

dün parti bittikten sonra en son eve geçen ben olmuştum. tekrar işlerin ucundan tutup dennis'e yardımcı olmak için kalmıştım. fakat bir süre sonra dennis daha fazla iş yapmama izin vermeyip yorgun olduğum için beni evime göndermişti. aslında evi temizleme bahanesiyle alt katımdan gelebilecek seslerden kaçıyordum. yorgun gözüküyordum çünkü aniden gelişen bir olayla şoka uğramıştım.

robert'ın benim bildiğim kadarıyla sevgilisi yoktu. fakat bugün karşıma bir kadınla çıkmıştı. aklım son derece karışmış ve aradaki bağlantıları bulmak için resmen çırpınıyordum.

elimdeki çantayı tekrar omzuma çıkardığımda apartmana yeni giriyordum. hava hala soğuk olduğu için koşarak merdivenleri çıkmış bir taraftan anahtarlarımı bulmaya çalışıyordum. bu acelem korkum yüzündendi. çünkü robert ve o kızla karşılaşmayı gerçekten hiç istemiyordum. evet, robert bana ait değildi fakat aramızda bir şey yokmuş gibi davranamazdım. evet, tam bir gerizekalıyım.

anahtarımı bulduğum sırada kapıma gelmiştim bile. elimdeki anahtarlığı oynatıp doğru anahtarı tuttum ve kapının kulpuna yaklaştım. tam anahtarı içeri sokacakken telefonumun çalmasıyla titremiştim. zaten gergin olduğum için telefonun çalmasıyla iyice korkmuş, aşırı bir tepki vermiştim. koca bir nefes alıp telefonumu cebimden çıkarttım ve arayan kişiye baktım.

gözlerimi devirip telefonu kapattığımda bu sefer tedirginlikle değil büyük bir sinirle kapımı açtım. telefonumu ben kapattıktan beş saniye sonra tekrar çalınca umursamayıp içeri girdim ve ceketimle çantamı aynı yere koyup lavaboya girdim.

telefonunu her ne olursa olsun açmayacaktım.. düşüncelerim saçmalıktan ibaretti belki ama robert'le iletişime geçmek gibi bir isteğim yoktu. bu yüzden de üçüncü aramasını da aynı şekilde göz ardı etmiştim lavaboda işimi gördükten sonra.

yatağa geçeceğim anda kapının çalmasıyla yerimde kalmıştım. kapının zili çalarken bir taraftan da kapıma vuruluyordu. vuruşlar her ne kadar nazik olsa da aceleci gibiydi. kimin geldiğini bildiğim için kapıyı açmaya yeltenmeden uyumuş taklidi yapıp ondan kurtulabilirdim. bugün gerçekten onu görmek istemiyordum. kendime sahip çıkamayabilirdim ve bu bana pahalıya parlayacak diye korkuyordum açıkçası.

bir süre sonra ses kesildiğinde rahat bir nefes almıştım ki dış kapımın yanındaki sehpaya bıraktığım telefonum ceketimin altından son sesle çalmaya başlamıştı. işte şimdi sıçmıştım. kapıya doğru son derece sessiz adımlarla koşarken kapının ardından tok bir gülme sesi gelmişti. ben telefona yetiştiğimde arama durmuş bu sefer kapının ardından sesler gelmeye başlamıştı.

"charis, kapıyı aç." ona cevap vermediğim için pişmanlık duymasam da böyle yakalanmak utandırmıştı. ondan kaçtığımı düşünmesini istemiyordum. o yüzden kendimi tutamayıp hemen cevap verdim.

"uyuyorum robert." kapı zili tekrar çalınca göz devirdim.

"aç şunu." kasıklarıma bir sancı indiğinde istemeyerek kapıya doğru yürümüş ve açmıştım. o karşımda dururken gözleri hariç her yere bakmayı tercih ettiğim için hemen içeri adımlaması beni az da olsa şaşırtmıştı.

kapıyı bana bırakmadan kapatıp elimden tuttu ve sanki hiçbir şey olmamış gibi beni içeri çekip dairemin ortasında bizi durdurdu. bana doğrulduğunda elimi göğsüne koyup gözlerine baktım. "o kimdi?" onu göğsünden tutmam bir anlam ifade etmiyormuş gibi yaklaşmaya devam ederken bu sefer geri bir adım attım. sorumu yenilemedim çünkü çok iyi duyduğunu biliyordum.

"sizi tanıştırdım?" dedi sorgularmışçasına.

"gerçekten sevgilin yani." gözlerini göğüslerimden çekip sertçe gözlerime baktı. bense onun tam tersi çok rahatça gözlerine bakıyordum.

"kimse kim, ne yapacaksın?"

"sevgilini aldatıyorsun." dedim birkaç adım daha geri atıp. sorgularmışçasına bana bakmaya devam ederken bu sefer kaşlarını da çatmıştı.

"bunun hiçbir önemi yok, çünkü seninle aramda hiçbir şey yok."

f'ckbuddy + robert pattinson Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin