"Bir cariyeye gereğinden fazla önem veriyorsunuz sultanım," dedim Fatma Sultan'a dönerek.

"Her fırsatta beni aşağılamaktan vazgeçin sultanım. Ben alelade bir cariye değilim, bir şehzade anasıyım." Nurbanu'ya kaşlarımı kaldırarak baktım.

"Nurbanu dairene dön ve ben izin vermeden sakın odandan çıkma!" diye bağırdı Hürrem Sultan.

"Sultanım beni ba-"

"Ne diyorsam onu yap!" Tekrar bağırmasıyla Nurbanu selam verip gitti.

-Şehzade Ogeday

"Bak Osman elin burada olacak, baş parmağın burada. Sonra kayışı birden bırakacaksın." Oğlumun arkasına geçmiş, onunla beraber ok atarak ona ok atmayı öğretiyordum.

Çocuklarım Orhan ve Osman'ı almış, Has Bahçe'de ok atıyorduk. Orhan büyük olduğu için ok atmayı öğrenmişti lakin Osman henüz pek beceremiyordu.

"Tabii bu işlerin asıl ustası Tuğrul Bey, namıdeğer Atmaca."

"O kim baba?" diye sordu Orhan merakla.

"Rahmetli Mustafa amcanın yoldaşıydı, şimdi benim müsahibim. Kütahya'da tanışırsınız, size usta tirantaz olmanın nice sırrını ve adabını öğretir. Hadi deneyelim."

Orhan ve Osman ok atmaya başladıklarında bize doğru gelen ayak sesleri duymamla yan tarafıma döndüm. Selim'in oğlu Murat, uzaktan bizi izliyordu.

"Murat!" diye bağırarak onu da yanımıza çağırdım. Koşarak yanımıza geldiğinde eğilip selam verdi. "Ok atmayı biliyor musun?"

"Evet."

"Denemek ister misin?" Başını salladığında oğlum Orhan ona yayını verdi.

"Al bakalım, göster bize marifetini," diyerek ben de yanımdaki ağadan aldığım oku verdim.

Murat, yayı gerdirip hedefi nişan aldı ve oku bıraktığında hedefe çok yakın bir yeri vurdu. Orhan ve Osman'dan çok daha iyiydi.

"Hey bre arslan parçası, bu işlere yatkınsın anlaşılan." Onun boyuna eğilip elimi omzuna koydum.

"Babam Şehzade Mustafa'ya çekmişsin diyor, o da benim gibi savaşçıymış."

"Demek baban kardeşlerinden bahsediyor," dedim tekrar dikleşerek.

"Merhum Cihangir amcamı sıkça anıyor, çok akıllıymış. Çok okur, her şeyi bilirmiş." Başımı salladım.

"Öyleydi, Allah rahmet eylesin. Peki baban benim hakkımda ne diyor?" diye sordum merakla.

"Siz hemen öfkelenir, çabuk parlarmışsınız." Kahkaha attım.

"Hadi okları toplayın, birer atış daha yapalım."

Akşam olduğunda dairemde elimi yüzümü yıkarken kapı çaldı. Buyur verdiğimde içeri gülümseyerek Mahnisa girdi.

"Gel Mahnisa, bir şey mi oldu?" diye sordum yüzümü silerken.

"Hürrem Sultan haber yollamış, hasodada bizi bekliyorlarmış hünkarımızla. Şehzadelerini de görmek istiyorlar."

"Nereden icap etmiş?" diye sordum bu sefer de.

"Malumatım yok. Hemen kötü düşünme, hünkarımız belki de gönlünü almak istiyordur."

Ben pek umutlu değildim ama Mahnisa'nın yüzü gülüyordu. Başımı salladım. Mahnisa çocukları çağırmıştı bile, kapıda bizi bekliyorlardı. Onları da alıp hünkarımızın dairesinin yolunu tuttuk. Yalnız olacağımızı düşünüyordum lakin içeride Selim, zevcesi, şehzadesi ve sultanları vardı.

İktidar Oyunları | ognis.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin