"Sen ne diyorsun Rüstem Paşa, aklını başına devşir! O benim ağabeyim, senin ne hissettiğin zerre kadar umurumda değil! Benim huzurumda böyle konuşamazsın." Sinirle bağırışıma karşın başını eğdi.

"Bağışlayın şehzadem, kardeşimi kaybetmenin acısıyla haddimi aşmış olabilirim lakin hakikat bu. Artık Şehzade Mustafa yok, buna göre hareket etmemiz lazım. Gün sizin gününüz, bırakın da her zamanki gibi yanınızda olayım. Benden vazgeçmeyin, vazgeçmeyin ki tahta yürüdüğünüz bu yolda en güçlü silahınız olabileyim." Başımı salladığımda devam etti. "Rumeli'deki isyanı bastırmak için bizzat harekete geçeceğinizi işittim şehzadem."

"Bugün yarın yola revan olurum, kısa sürede isyanı bastırır payitahta dönerim diye tahmin ediyorum. Rahmetli Mustafa ağabeyim diye biat ettikleri kişinin bir sahtekar, bir düzmece olduğunu anladıklarında dağılacaklardır."

"Lakin yine de dikkatli olmak icap eder, ummadık taş baş yarar. Malumunuz yeni ittifaklar kuruluyor." Kaşlarımı çattım.

"Ne demek bu, açık konuş."

"Kara Ahmet Paşa, Şehzade Selim'e yakın duruyor keza Fatma Sultan da öyle. Zannediyorum ki Sokullu da bu ittifakın içinde yer alacak. İş bu vaziyetteyken istikbaliniz tehlikede şehzadem zira divanda güçlü bir desteği olmayan şehzade kaybetmeye mahkumdur."

"Semiz Ali ve Hadım İbrahim Paşa?"

"Daha evvel bana bağlıydılar lakin şartlar değişti, Ahmet Paşa'ya uymuş olabilirler. Siz onları dert etmeyin şehzadem, haklarında öyle şeyler biliyorum ki size hizmet etmeye mecburlar."

"Saray ve devlet erkanının çoğu hala sana bağlı, öyle değil mi? Ne de olsa hemen hemen hepsini sen tayin ettin." Başını salladı.

"Öyle ancak bu daha ne kadar böyle devam eder bilinmez, bilhassa elimde veziriazamlık gücü yokken. Ahmet Paşa şimdiden tasviyelere başlamış."

"Ben de seni veziriazam olarak görmek isterim Rüstem Paşa ancak hünkarımız gelmeden ne yapsak nafile. Sen yine de gönlünü ferah tut, bir hal çaresini buluruz elbet. Çekilebilirsin."

-Mahnisa Sultan

"Fatma Sultan neden Nurbanu'yu yanına çağırmış, sizin haberiniz var mı?" diye sordu merakla Gülfem Hatun.

Fatma Sultan'ın dairesinden çıkıp kendi daireme gideceğim sırada yanıma gelmiş ve Nurbanu'nun benden sonra Fatma Sultan'ın dairesine girdiğini söylemişti.

"Bana sırt çevirdi, daha düne kadar hor gördüğü cariyeyi kendine muhatap kabul ediyor. Bu sarayda kaldığım her gün rahmetli sultanlarımızın ve paşalarımızın ölüme nasıl yürüdüğünü daha iyi anlıyorum."

"Sizin hiçbir şeyden anladığınız yok. Fatma Sultan'ın tek bir derdi var, Hürrem Sultan ve Rüstem Paşa'dan kurtulmak. Bunun için ne gerekiyorsa yapar."

"Anlaşılan sen de onun gibi düşünüyorsun," dediğimde bana iyice yaklaştı.

"Kabul edelim ki sultanım Hanedanı Ali Osman'ın soyu Hürrem Sultan'ın oğullarından devam edecek, neden o Şehzade Ogeday olmasın? Hem rahmetli şehzademiz Mustafa da onu çok severdi hem de sizinle evli."

"Benim de tek arzum bu, yanımda olmana çok sevindim."

"Siz esas Hürrem Sultan'ı yanınıza çekmeye bakın." Kaşlarımı çattım.

"Hürrem Sultan'ı mı? Bu mümkün değil, günahı kadar sevmiyor beni artık. Tabii ben de onu."

"Sultanım şartlar değişti artık ve siz de bu şartlara ayak uydurmaya mecbursunuz. Rahmetli babanızı hatırlıyorum da, dostuna düşmanına göre değil kendi menfaatlerine göre hareket ederdi. Siz de öyle yapın. Belki de Hürrem Sultan'la sulh etmenin vakti gelmiştir."

İktidar Oyunları | ognis.Where stories live. Discover now