"İkisinin de gönlümdeki yeri aynıydı, acıları da öyle. Hem ben öyle münasip gördüm, sana hesap verecek değilim."

"Sen ve acınası merhametin."

"Merhamet?" Sinirle güldüm. "Ne merhameti Selim, iki kardeşimi de toprağa verdim ben. Artık merhametin zerresi dahi kalmadı bende, hala anlamadın mı?"

Selim bana bir şey söylemeden masadan bir fındık aldı ve kalkıp gitti. Arkasından sırıtmaktan başka bir şey yapmadım zira her şeyi söylemiştim.

Akşam olduğunda lalamla dairemde konuşurken kapı çaldı ve buyruğumla içeri Fatma Sultan'ın zevcesi Ahmet Paşa girdi. Lalamın yanına geçip selam verdi.

"Payitahta hoş geldin Ahmet Paşa. Hünkarımızın vekilimutlağı olmak herkese nasip olmaz, tebrik ederim. İnanıyorum ki bu mühim vazifeyi layıkıyla ifa edeceksin."

"Lütfediyorsunuz şehzadem, bu sözlerinizle kulunuz Ahmet'i bahtiyar ettiniz."

"Ala. Ne haberler getirdin, anlat," diye sordum merakla. Seferden yeni dönmüştü.

"Safevilerle sulh aktetmenin arifesindeyiz, Tahmasp savaşı bitirmek için ciddi tavizler vermeye razı." Kaşlarımı çattım.

"Hangi savaş Ahmet Paşa? Bu sefer Tahmasp'tan çok rahmetli ağabeyime karşı tertip edildi malum." Ahmet Paşa başını eğip cevap vermeyince derin bir nefes alıp devam ettim. "Hünkarımız nasıllar, bir şey dediler mi?"

"Sıkıntılı günler geçirdiler lakin şimdi gayet iyiler, sıhhatleri yerinde. Saltanat naibi olarak devlete nasıl hakim olduğunuzu bizzat anlattım kendilerine, pek memnun oldular."

"Anadolu'da Şehzade Mustafa'nın idamından sonra çıkan isyanlar, malumun var öyle değil mi?"

"Eyaletlere haber gitti şehzadem, beyler icabına bakıyor. Hepsi ciddi isyanlar değil zaten lakin Rumeli'deki isyan başımızı ağrıtabilir. Selanik civarında bir düzmece Mustafa çıkmış, asker toplamaya çalışıyormuş. Şimdiden sayıları beş bini bulmuş diyorlar."

"Düzmece Mustafa mı?" diye sordum anlamayarak.

"Sahtekar gafil, idam edilen şehzadenin kendisine çok benzeyen alelade bir yeniçeri olduğunu söylermiş. Bu dediklerine inanan gafilleri de etrafında toplamaya başlamış."

"Merak ediyorum, tavsiyen nedir?"

"Ateş daha fazla büyümeden söndürmek icap eder şehzadem. Ben derhal tetkik edip size malumat veririm."

"Ala, çekilebilirsin."

Ahmet Paşa bana selam verip hünkarımızın dairesinden çıktıktan sonra lalam endişeyle bana döndü.

"Aman şehzadem, dediklerinize dikkat edin ne olur. Ahmet Paşa, Şehzade Mustafa'nın dostuydu lakin şimdi kimin safında bunu tahmin etmek güç. Söyledikleriniz hünkarımızın kulağına gider mazallah, bu zamanda kim dost kim düşman belli değil."

-Mahnisa Sultan

Yaklaşık iki gün süren yolculuktan sonra sonunda Topkapı'ya gelebilmiştim. Şehzade Mustafa'nın ölümünden sonra Şehzade Cihangir'in de vefat ettiğini duyunca çok üzülmüştüm lakin sarayda kalmaktan başka çarem yoktu. En sonunda Şehzade Ogeday'dan Topkapı'ya gelmemi istediği bir mektup aldığımda aylardır beklediğim haberi almanın mutluluğuyla çabucak geldim.

At arabasından indikten sonra kendi kendime buraya ilk gelişimi hatırlayıp gülümsedim. Yaklaşık beş sene evveldi, beni Hürrem ve Mihrimah Sultan karşılamıştı o zaman. Şimdi ise kimse yoktu çünkü geldiğimden kimsenin haberi yoktu.

İktidar Oyunları | ognis.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin