"Mübalağa ediyorlar, gördüğünüz gibi gayet iyiyim. Bilhassa Mustafa ağabeyim geldiği için çok mesudum."

"Bu kadar kafi Cihangir, payitahta dönme vaktin geldi." Kardeşimin gülümseyen yüzü solarken babam devam etti. "Ben kararımı verdim, bir an evvel yola çıkacaksın. Mustafa ağabeyin sana Tokat'a kadar eşlik eder. Mustafa oradan Amasya Sancağı'na döner, sen de payitahta dönersin."

"Mustafa ağabeyimin refakat etmesine gerek yok hünkarım. O burada, sizinle olmalı, sefere katılmalı."

"Hünkarım ben de Cihangir'le aynı fikirdeyim, Mustafa ağabeyimin varlığı gücümüze güç katacaktır," diyerek söze girdim.

"Hazırlığını yap Cihangir, hayırlısıyla seher vakti yola revan olmak icap eder." Mustafa ağabeyim beni ve kardeşimi duymamış gibi konuştu.

*

Babamın çadırı Van yakınlarındaydı. Beni ordunun başında Van'a göndermişti. Zaferle dönüp geri geldim ve babamı çadırında Rüstem'le konuşurken buldum. Beni gördüğünde yüzü gülüyordu. Eğilip selam verdim.

"Hayırlı haberlerle geldin inşallah." Gülümsedim.

"Kahrı Ahmet Paşa'nın serdarlığında Van'da zafer kazandık. Şehir artık siz yüce hünkarımızındır." Gülümseyerek yanıma geldi ve iki elini de omzuma koyup sıktı.

"Bu havadisle beni ziyadesiyle mutlu ettin, gönlünden ne geçerse dile benden."

"Zaferlerinizde yanınızda olmak, elinizde tuttuğunuz kılıç olmaktan gayrı bir arzum yoktur hünkarım."

"Cümle alem gibi ben de senin ne kadar yiğit bir şehzade olduğunu gördüm. Allah yolunu da yüzün kadar ak eylesin." Gülümseyerek başını eğdiğimde tekrar tahtına oturdu.

"Tebrik ederim şehzadem, bu zaferde katkınız büyük." Rüstem Paşa'ya dönüp gülümsedim.

"Rüstem Paşa, irademdir: Anadolu Defterdarı Çerkes İbrahim Paşa'yı, Van Beylerbeyi tayin ediyorum. İlaveten Kara Ahmet Paşa'ya tebriklerimi ilet, bu zaferin mükafatını ziyadesiyle alacak."

"Emriferman yüce padişahımızındır."

Birkaç gün sonra Tebriz'e geldiğimizde babam çadırında hepimizi topladı zira birkaç sorunumuz vardı. Burası Van gibi kolay lokma değildi maalesef.

"Mülküşahaneniz Tebriz'e hoş geldiniz hünkarım. Kılıcınızın gölgesi dahi kafi, düşmanlarımız iradeniz karşısında diz çöktü." Rüstem yine yalakalığını yapıyordu lakin babam çok sinirliydi.

"Tahmasp Kazyin'e kaçıyor, siz hala buradasınız. Neden onu Hüchan Yaylası'na doğru sürmediniz?"

"İşler tam istediğimiz gibi gitmedi hünkarım."

"Lafı eveleyip geveleme Rüstem, ne olduysa anlat. Türkmenler nerede, El Kas Mirza verdiği sözü tutmadı mı?"

"Türkmen beyleri son anda saf değiştirdi hünkarım. Tahmasp araya girmiş, Fatma Sultanımızla alakalı nikahtan bahsetmiş. Acem diyarında duymayan kalmamış bunu. İlaveten her bir beye bir servet ödeyeceğini tahayyüt etmiş."

"Anlaşılan El Kas Mirza gözden düşmüş, Acem diyarında itibarı kalmamış," diye konuştum. Ben bunun olabileceğini söylemiştim lakin babam beni dikkate almamıştı zamanında.

"Doğrudur şehzadem, başlarında şah olarak görmek istemiyorlar onu."

*

Sefer sonunda bittiğinde hep birlikte saraya döndük. Babam önden girmişti, herkesle görüşmüştü. Rüstem Paşa ile ben arkadan geldiğimizde babamın dairesinin önünde validem, Mihrimah, Selim ve Cihangir konuşuyorlardı. Gülümseyerek gelip validemin elini öptüm ve sarıldık.

İktidar Oyunları | ognis.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin