Jungkook elini belime koyup beni kendine daha çok yakınlaştırdıktan sonra zile bastı.

Zili Jungkook'a göre yaşlı birisi açıp gülümsedi.

"Bizde nerede kaldınız diye soruyorduk. Hoşgeldiniz" diyerek elini buyur ederek gösterdi.

Jungkook belimle beni yönlendirerek içeriye girmemi sağlamıştı.

"Acıkmışsınızdır. Elinizi yıkayıp gelin"  diyerek gülümsedi.

"Jungkook yolu biliyor" deyip gözünü kırptı.

Elimden tutup merdivene yönlendirdikten sonra çıkmam için belimden itikledi.

"Kalçalarına daha çok bakmamı istemiyorsan ilerle" deyince yüzümün yandığını hissettim.

Adımlarımı hızlandırıp yukarıya çıkmaya başladım.

"Bende öyle düşünmüştüm" diyerek histerik bir gülüş yaptı.

Merdivenlerden çıktıktan sonra beklemeden bir odaya doğru ilerledim.

Çok geçmeden bileğimden tutup ters yöne çevrildim.

"İnsanların özel alanı diye bir şey var. Yatak odalarına mı gireceksin?"

"Lavabo olduğunu sanmıştım." diyerek yavaşça bileğimi çektim.

Lavaboya girince ellerimi yıkacaktım ki arkamdan ellerime doğru uzanan elleri hissettim.

Kolları iki yanımdan ellerime doğru giderken bir anda parmağımdaki metal yüzüklerin sesi geldi.

"Neden bu kadar çok yüzük takarsın ki?"dedi. Sorusuna cevap vermeden parmaklarımda ki yüzükleri çıkartmasını izledim.

Vücudunun arasında kendimi yok olmuş gibi hissediyordum.

Boynumda sıcak bir el hissedince kafamı çevirdim.

İkimizin kafası birbirine o kadar çok yakındı ki mesafeyi bozmadan nefesini yüzümde hissetmek istedim.

Hızlı bir şekilde kafamı çevirip önüme dönüp lavaboya eğildim.

Arkamda hissettiğim baskıyla ve iç çekme sesiyle ne olduğunu anlamıştım.

Hızlı bir şekilde elimi yıkayıp suyu kapattım.

Elimi kurutmak için havlu aradım ama çok uzaktaydı.

"Artık çekilsen diyorum" dedikten sonra üzerime doğru eğilip kendi elini yıkamaya başladı.

Onun eğilmesiyle beraber vücudum kendiliğinden öne doğru eğilmişti.

Bu pozisyon her ne kadar yüzümü kızartsa da kendime gelmediydim.

Elini yıkamasını bitirince arkamdan çıkıp havluyu eline aldı.

Ellerini kurutup havluyu bana uzattı.

Ellerimi kuruladıktan sonra yüzüklerimi alıp taktım.

Sonunda aşağıya inip masada bekleyen çiftlere baktık.

"Hele şükür gelebildiniz Jungkook gören de diyecek yukarda işi pişiriyordunuz. Acıktık yaa"

"Kusura bakma. Tuvaletin yolunu unutmuşum abi" diyerek eli boynuna gitti.

"He tamam öyle olmuş gibi yapalım" dedikten sonra Jungkook ile yanyana oturup yemek yemeye başladık.

Tabağımda gördüğüm eller ile başımı Jungkook'a çevirdim.

"Çok az yiyorsun... Gelinlik üzerinden düşecek diye korkuyorum" diyerek kulağıma fısıldadı.

"İyiyim böyle" dedikten sonra tabağa koyduklarına dokunmadım.

Çenemde hissettiğim parmaklar ile huylansam da sesimi çıkarmadım.

Jungkook elimde tuttuğum çatalı elimden alıp tabağıma koyduklarından yedirmeye başladı.

"Koskoca adamı hanımcı ettin beni kızım" diyen adam Jungkook'a döndü.

"Şu tipine bir bak nasıl da mutlu" dedikten sonra ikimize bakıp önüne döndü.

Jungkook'un elinden çatalımı alıp kendim yemeye devam ettim.

Aradan yarım saat geçmişti ve herkes oturma odasındaki koltuklara oturmuştu.

Jungkook ile ben aynı koltuğa oturmuştuk.

Sırtımla kalçamın olduğu yerde hareketlenme hissedince Jungkook'a baktım.

Elini arkama atmış gülümsüyordu.

Jungkook'un eli hareketlenmiş eli yanlarıma doğru gitmiş hafif denecek bir baskıyla beni kendine çekmişti.

Böyle bir ortamda nasıl bunu rahat bir şekilde yapar hiç anlamış değilim.

Yavaşça yerimde kıpırdayınca eli basenime kaymıştı.

Kulağımda hissettiğim nefesle dikkatimi ona verdim.

"Daha fazla hareket edersen elim yanlış yerlere gidecek güzelim" deyince kulağım ürpermiş ve yüzüm kızarmıştı.

"Eee Jungkook düğün ne zaman?"

"İki haftaya" deyince hızlı bir şekilde dönüp şaşkınlıkla baktım.

"İki haftaya mı?" dedim.

"Evet aşkım daha erken mi olsun istersin?" dedikten sonra evde bir kahkaha sesi yükseldi.

"Sizi çok sevdim ya hemen evlenin istiyorum... Hatta çocuklarınız da olsun onları da getirin" deyince bu sefer ona dönüp şaşkınlıkla baktım.

İçimden geldiğince küfürümü ettikten sonra gülümsedim.

"Aşkım biz kalkalım mı artık? Düğün hazırlıklarımız var. İki hafta çok kısa bir süre" dedim onun dediklerini vurgulayarak...

"Tabi..." dedikten sonra ikimiz de ayağa kalktık.

"Yine bekleriz" dedi daha çok Jungkook'a söylermiş gibi..

Evden çıkıp arabanın önüne doğru ilerledim.

Kapının kilidini açmasını bekledim.

Kollarımı birbirine bağlayıp kaşlarımı çatmış bir şekilde arabanın önünde duruyordum.

Kilit sesi kulaklarımı doldurduktan sonra arabaya sinirli bir şekilde bindim.

Jungkook'un da binmesini gördükten sonra sinirli bir şekilde baktım.

Ne dermiş gibi elini salladıktan sonra oturdu.

"İki haftaya düğünümüz varmış. Sen bana şimdi söylüyorsun. Ayrıca adamın dediklerini niye yutturmadın ona. Biz seninle çocuk falan yapmayacağız. Neymiş efendim eve çocuklarınızı da getirin. Adama bak sen dünden razıymış bunları söylemeye. Resmen bizim gelmem...." Lafım ağzımda duran ve hareket eden bir baskıyla kesilmişti.

Gözlerimi şaşkınlıkla açıp karşımdaki adama baktım.

Beni öpüyordu....

Beni.....

Öpüyorduuu.....!

Polis Mafya'm +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin