"Bu ne? Zaten bana hediye vermiştin."

       "Doğru ama çocuklar ve ben bunu aylar önce planladık." dedi Gwen. "Aç şunu."

       Kutuyu açan Remus hemen güldü. İçinde kendi monogramının bulunduğu bir bavul vardı, Profesör R. J. Lupin.

       "Şey, doğum günün kutlu olsun Profesör Lupin!" dedi Gwen, Sirius ve Peter tekrarlarken.

       "Teşekkür ederim. Bunu bugün en az 50 kez söylediniz."

       "Üzgünüm, en iyi arkadaşım sürekli on altı yaşına girmiyor."

       "Bu kadar aptallık yeter. Eminim bu sefer seni monopolyde yenebilirim Gwen." dedi Sirius kendini beğenmiş bir şekilde.

       "Yatakta olacağım. İçeceğim." diye mırıldandı James. Herkes ona tuhaf bir varlıkmış gibi ya da muggle'ların söylemiyle uzaylıymış gibi baktı. James'in bugün konuştuğu tek sefer Remus'u bir kere kutlamak ve az öncekiydi. Ama şimdi geceyi içkiyle geçirmek mi istiyordu?

       "James." dedi Gwen sertçe.

       "Ne?"

       "Senin bir yudum almanı engellemem ama Remus'un doğum gününde sarhoş olmanı engellerim." diye ofladı.

       "Her neyse."

       "Hey! Senin sorun-" Bir el onu durdurmak için Gwen'i çekti. Bu Remus'tu, James'i zorlamamasını söyleyerek başını salladı. "Hayır. Rems, bunu duyması gerekiyor. James Fleamont Potter, son birkaç haftadır yaptıkların yüzünden hayal kırıklığına uğramaktan başka bir şey yapmadım. Ciddiyim. Şu anda kötü bir arkadaşsın. En azından numara yapamaz mısın? Bugün Remus'un doğum günü ve sen tam bir pislik gibi davranmaktan başka bir şey yapmıyorsun. Seni daha önce hiç böyle görmemiştim. Dürüst olmak gerekirse, inanılmaz derecede üzgünüm. Yani eğer arkadaşlığımı kaybetmek istemiyorsan, davranışlarına çekidüzen versen iyi olur."

       "Ben-" Çocuklar James'in neler yaşadığını biliyorlardı. Konu onunla ilgili olduğu için Gwen'e söyleyemediler. Kalp kırıklığı yaşıyordu. Remus, Gwen'in duygularını biliyordu ve bunu James'e anlatmıştı ama o elbette buna inanmamıştı.

       "Gwen. Sorun değil." dedi Remus.

       "Hayır sorun-"

       "Haklısın. Özür dilerim. Hepinizden. Sadece- son zamanlarda işler zorlaştı. Her şeye karşı moralimi kaybettim. Özür dilerim." James'in başını eğmesi Gwen'in yumuşamasını sağladı. Biraz sert olduğunu biliyordu ama buna ihtiyacı vardı.

       James Potter, davranışlarının herkesi, özellikle de hiçbir şey bilmeyen Gwen'i nasıl etkilediğini fark etti. Onu üzmek niyetinde değildi, sadece üzgündü. Düzgün düşünemiyordu. Onu sürekli Apollo Greengrass'ın yanında görmek de durumunu daha da kötüleştirmişti. Oğlan kıskanç bir erkek arkadaş gibi davranmak istemediği için hiçbir şey söyleyememişti. Her şey çok karmaşıktı.

       "Anlıyoruz, Çatalak." Sirius iç çekti. Kardeşinin şu anda ne hissettiğini en iyi o biliyordu. Birkaç gece önce sarhoş olmuş ve tüm duygularını Sirius ve Remus'a dökmüştü.

       "Ben- onu sevdiğimi biliyorsunuz değil mi?" dedi James sarhoş bir şekilde.

       "Biliyoruz, Çatalak." Sirius iç çekti.

       "Bu onun hatası değil. Sadece, kendimden nefret ediyorum çünkü ne yaparsam yapayım, o sadece orada. O sadece benim aşık olduğum kız gibi davranıyor." Gözlüklü çocuk homurdandı.

       "Ya sana onun da seni sevdiğini söylesek?" Remus araya girdi.

       "Şimdiye kadarki en büyük saçmalık." James alay etti. "Greengrass denen heriften hoşlanıyor o."

       "Jamie. Ne oldu?" diye sordu Gwen usulca. İşte bu yumuşak sesi, onunla öyle sevgi dolu bir şekilde konuşuyordu ki... Hayır. Sadece yanlış anlıyordu. O kördü. Körü körüne aşıktı.

       "İyiyim. Sorun yok. Ama içmek istiyorum." James mataradan bir yudum içki aldı. Muhtemelen ateş viskisiydi. Oğlanların zor zamanlar için zulaları vardı.

       "Tamam. Ama Rowena'ya yemin ederim ki, sarhoş olmak yok."

       "Söz."

       "Şimdi monopolye başlayabilir miyiz?" Sirius sırıttı. Odanın içinde biriken gerilimi hafifletti.

       "İflas etmeye hazır mısınız?"

       "Elbette." Sirius alay etti.

       "Aylak, korkuyorum." dedi Peter, Gwen ve Sirius'un yüzüne bakarken, ikisinde de yüzünde o haylazlık parıltısı vardı. Sirius kaybettiğinde tuhaf şeyler yapardı. Yerde yuvarlanmak, ters takla atmak ve her türlü hareketi yapmak gibi.

       "Ben de Kılkuyruk. Ben de." Remus başını salladı.

       James Gwen'e baktı. Özellikle bu tür oyunlarda çok büyük bir tutkuyla dolu olurdu. Onunla ilgili her şeye hayrandı. Nasıl yoluna devam edecekti? Belki... Başka bir kız bulurdu? Hayır. Bu birçok açıdan yanlış, diye düşündü James. Bunu nasıl düşünebilirdi? İç çekti, belki de oluruna bırakmalıydı. Eğer istemeden arkadaşlıklarını bozarsa bu kötü olurdu. Oğlan içkisinden bir yudum aldı.

       Oyun, Gwen'in her zamanki gibi hepsini iflas ettirmesiyle ve Sirius'un takla atmaya çalışırken neredeyse boynunu kırmasıyla sona erdi. Peter ve Remus onu tutmak zorunda kaldı. Bundan sonra Gwen yerde uyuyakaldı. Çocuklar onu yatağa kimin taşıyacağını seçmek için taş, kağıt, makas oynadılar. James iç çekti ve onu kendisi taşıdı. Onu kendi yatağına yatırdı ve şu anda yanında uyumanın uygun olmadığını düşündü. Ayrılmak üzereyken Gwen yarı uyanık bir şekilde, "Jamie? Gitmesen iyi edersin." dedi. James iç çekti ve onu yatağına geri yatırdı. Biçimini değiştirdiği bir şiltede yerde uyudu. Gece kararırken Çapulcular derin bir uykuya daldılar.

*******

Kelime Sayısı: 1014 

Part 1'in finaline son 2+1

Hazır başlamışken gazlayayım da bitsin diyordum ama 2,5 saatlik bir matematik dersinden çıktım ve saat geceyarısına yaklaşıyor, beynimi hissetmiyorum. Yarın gazlamaya çalışacağım. Hadi iyi geceler...



BELOVED || James Potter [Türkçe Çeviri] // TAMAMLANDI Where stories live. Discover now