Bir bardak ılık süt içip hemen komşusuna gitmek için duş aldı.

       "Anne, ben Potter'lara gidiyorum."

       "Onlara benim için selam söyle." Gwen başını salladı ve gitti.

       Esmer kız Potter'ların ön kapısını çaldı. Kapı açıldı ve sırıtan bir James Potter'ı gözler önüne serdi.

       "Merhaba, kız arkadaşım?" Kız gözlerini devirdi.

       "Beni içeri davet etmen gerekmiyor mu, Jamie?"

       "Tamam, içeri gel." Potter evine girdi. Sade ama abartılı dış görünüşü onu şaşırtmaktan asla vazgeçmiyordu. Açıkçası kendi ailesinin de çok güzel bir evi vardı ama Potter'larınkinin şık, gösterişsiz görünümü daha çok onun tarzıydı.

       "James, kim-" Anaç bir ses duyuldu. "Ah, Gwennie, canım, hediyemizi beğendin mi?"

       "Hediye için sana ve Monty'ye teşekkür etmeye geldim."

       "Bana teşekkür etmeyecek misin?" diye somurttu James.

       "Ne kadar da büyük bir bebek. Hediye için teşekkürler, aşkım." Gözleri büyüdü ve sonra hiçbir şey olmamış gibi davrandı.

       Mia sırıttı, "Eh, hoş geldin. Ailenin bir parçasısın zaten."

       James gülümsemeye çalıştı. Bunu bilerek yapmadığını biliyordu ama yine de güzeldi.

       "Eh, bize verdiğin hediyeye bayıldım canım. Monty ve ben, ayrı görevlerimiz için o iki yönlü aynayı istediğimizi bilmene şaşırdık ama onu hiç alamamıştık. Her yerde tükenmişti."

       "Sizin bunun hakkında konuştuğunuzu duydum ve bazı bağlantılarım vardı diyelim." diye kıkırdadı Gwen.

       "Az önce biraz turta pişirdim, tam olarak limon kremalı turta aslında. Senin ve James'in en sevdiği. Birkaç dakika içinde hazır olacak."

       "Tamam, erkek arkadaşın burada yokmuş gibi davranalım." diye mırıldandı James, iki kadının onu duymasına yetecek kadar yüksek sesle. Mia güldü ve Gwen gözlerini devirdi. Erkek arkadaş, diye alay etti Gwen kafasının içinde.

       "Çok dramatik, turtandan istiyorum Mia, en iyisi kesinlikle seninki."

       "Tamam, burada bekle, James kıza eşlik et. Ben turtayı halledeceğim." dedi Mia ve mutfağa gitti.

       "James." İkisi de oturma odasındaki bej kanepeye oturdu.

       "Hmm."

       "Teşekkürler."

       "Ne için?"

       "Tabii ki hediye için. Çok güzeldi."

       James memnun bir şekilde gülümsedi. "Ayrıca sana hediye için teşekkür etmek istiyorum. Babama söyleme, ama senin hediyen en iyisiydi."

       Gwen güldü ve başını onun omzuna yerleştirdi. "Şey, Quidditch'i seviyorsun. Sana Darren O'Hair'in ya da adı her ne ise onun ve ekibinin kullandığı bir orijinal altın snitch aldım."

       "Darren O'Hare'di ve büyük bir insandı. Ona böyle saygısızlık etme. O en iyi Kovalayıcı falandı-"

       "En iyi Quidditch Kovalayıcısı'nın kim olduğunu biliyor musun?" diye sordu Gwen meydan okuyarak. Quidditch hakkında hiçbir şey bilmiyordu.

       "Quidditch hakkında hiçbir şey bilmiyorsun." diye dalga geçti James ama eğleniyordu, "Tamam, o zaman sana göre en iyi Kovalayıcı kim?"

       "Yaklaş." Kulağını ona yaklaştırdı. Düşündü ve "Sen" diye fısıldadı. O eğilmişken birbirlerine baktılar.

       "Gwen, sen-"

       "İşte turtalar da geldi çocuklar." İki genç telaşla oturdular. Anne, kızaran iki gence baktı, "Hiçbir şeyi bölmedim, değil mi?" diye kıkırdadı.

       "Hayır Mia, şimdi turtanı yiyeceğim." Neydi o? Beni öpmek üzere miydi? Başını salladı ve pastayı yemeye başladı.

       "Siz bir hafta sonra Hogwarts'a geri döneceksiniz. Bu yıl seherbaz işleriyle meşgul olacağım. Ama ikinizi de özleyeceğim. Çok fazla." diye ağladı Mia.

       Gwen ayağa kalktı ve yaşlı kadına sarıldı. Mia ve Monty, çoğu ebeveynden daha yaşlılardı çünkü evlat sahibi olmakta zorlanmışlardı. James şımarık olabilirdi ama bunun tek nedeni onların armağanı, mucizesi, lütufları olduğu içindi.

       "Mia, biz de seni özleyeceğiz. Değil mi Jamie?"

       James başını salladı ve mırıldandı, "Elbette." Önündeki sahne ne kadar da iç açıcıydı. Hayatındaki en önemli iki kadın, karşısında birbirlerini kucaklıyordu.

       "Neyi kaçırdım?" dedi aniden gelen Monty.

       "Hediyeler açıldıktan sonra uyumamanı söylemiştim." Mia gözyaşlarını silerek kıkırdadı ve genç kızı bıraktı.

       "Neden ağlıyorsun aşkım?" James'in babası karısına yaklaştı ve ona sarıldı.

       Gwen ve James çifte baktılar. Sessizce geleceklerinin böyle olmasını dilediler. Gençler birbirlerine baktılar ve gülümsediler.

*******

Kelime Sayısı: 910

'Hir hifti bilim yiyimliyiciğim' yaw he he aynen...

BELOVED || James Potter [Türkçe Çeviri] // TAMAMLANDI Место, где живут истории. Откройте их для себя