Şehzade Ogeday, Şehzade Selim'in düşmesini sağlayıp üzerine çıktı ve boğazını sıkmaya başladı. Şehzade Selim kıpkırmızı kesilmişti, nefes alamadığı belliydi. Hepimiz Şehzade Ogeday'a bırakması için yalvarıyorduk lakin bir faydası yoktu. En sonunda Şehzade Mustafa onu ağabeyinin üzerinden almayı başardı. Mihrimah Sultan ile ben Şehzade Ogeday'ın yanına koşarken, Nurbanu da Şehzade Selim'in yanına koştu.

"Ne yapıyorsunuz siz?!" diye bağırdı Şehzade Mustafa ikisine de.

"Bunların hepsi babam beni Saruhan'a tayin etti diye oluyor, değil mi? Sizin kardeşliğiniz işte bu kadar! Kıskançlıktan hepinizin gözü kör olmuş."

"Selim!" Şehzade Mustafa kardeşine tekrar bağırdı ama o çoktan daireyi terk etmişti bile. Nurbanu da peşinden koşmuştu tabii ki.

Bir süre yan yana divanlara oturup tek kelime konuşmadık. Daire mahvolmuştu. Sofra, üzerindeki yemekler, şerbetler, hepsi yerlerdeydi. Herkes bir şey düşünüyor, kimse konuşmuyordu.

"Nasıl bu hale geldiniz siz, ne zaman? Hiçbir zaman geçinemediniz biliyorum lakin bu çok fazla Ogeday, çok fazla!" diye bağırarak sessizliği bozan Mihrimah Sultan oldu.

"Sizlerin yanında böyle bir şey yapmak istemezdim. Geceyi de mahvettik lakin gördünüz işte o başlattı, üzerime geldi."

"Ne olursa olsun kendine hakim olmalıydın Ogeday. Bu, hünkarımızın kulağına giderse ikiniz için de iyi olmaz," dedi Şehzade Mustafa sıkıntıyla.

"Selim bu ağabey. Çoktan çıkmıştır hünkarımızın karşısına, bire bin katarak anlatıyordur."

"Neler oldu şahidiz," dedi Şehzade Cihangir.

"Haklıymışsın ağabey, onları bir araya getirmekle hata etmişim," diye mırıldandı Mihrimah Sultan, ağabeyine bakarak.

"Neyse olan oldu bir kere, biz bundan sonrasına bakalım. İnşallah Selim kimseye bir şey anlatmaz da hadise bizlerin arasında kalır."

"İnşallah," diye mırıldandım.

*

"Vaziyetin bu kadar vahim olduğunu tahmin etmemiştim. Bıraksak, birbirlerinin canını alacaklardı," dedi Mihrimah Sultan.

Ertesi gün olduğunda Hürrem Sultan'ın yanına gelmiş, ona dün akşamı anlatmıştık. Keşke mutlu olacağı şeyler söyleyebilseydik lakin her şey ortadaydı. Şehzade Ogeday ve Şehzade Selim artık birbirine düşmandı.

"Eyvahlar olsun, korktuğum başıma geldi."

"Onları daha önce hiç böyle görmedim," diye mırıldandım.

"Bağışlayın beni fakat sizi vaktiyle ikaz etmiştim. Mustafa ağabeyimin önünü kesmek isterken hadise buralara kadar geldi işte!"

"Sakin ol, ben daha tırnaklarımı göstermedim. İkisini de muma çevirmeyi bilirim."

Bir anda kapı açıldı ve içeri koştura koştura Nurbanu girdi. Bu kız da bu daireye böyle izinsiz girmeyi adet edinmişti galiba kendine.

"Ne oluyor, Fahriye kimseyi içeri alma demedim mi ben sana?" Hürrem Sultan da sinirlenmişti.

"Ben zorla girdim sultanım," dedi Nurbanu selam verdikten sonra. Gözlerimi devirdim.

"Bir de utanmadan söylüyorsun, derhal dışarı çık."

"Sultanım söyleyeceklerime kulak verin, ne olur. Şehzademiz Selim hünkarımıza gidiyor, Manisa'dan azlini isteyeceklerini söylediler."

"Ne?" diye mırıldandı Hürrem Sultan şaşkınca.

İktidar Oyunları | ognis.Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu