BÖLÜM 23: BİR DAMLA

En başından başla
                                    

"Kara büyü işe yarmadı. Yapamadım." Danny'nin yüzünde alayacı bir gülümseme var oldu. Diğer adamın kaşları havalanırken babası dikkatle oğlunu izledi ama Marcus'ta paniğe dair tek bir iz dahi yoktu.

"Sen kimi kandırıyorsun..." Danny'nin lafını Marcus'un babasının havaya kalkan eli durdurdu. Tüm sözlerini tutarken yüzündeki gülümseme de yok oldu.

"Yapamadın, öyle mi?" İkisinin yüzünde de mimik oynamıyordu. Bir anda Alissa, Watson ve Lauren kalplerini tutmaya başladılar. Üçüne de şokla bakarken Alissa'nın ağzından kan gelmeye başladı. Herkesin bakışları onlara dönerken Marcus'un babasının gözü oğlundan başka bir yere kaymıyordu. Watson bir anda yere kan kusarken kalbimin hız seviyesi arttıkça arttı. Bunu yapan şüphesiz babasıydı. "Bana sakın yalan söylemek gibi bir hataya düşme Marcus Alaric Russel." Sesi yaptıklarının aksine sakindi. Lauren'ın bir anda elinin ters dönmesiyle ağzından bir küfür çıktı. Gözlerim ardına kadar açılırken üçünün de gözlerinden kan gelmesini öylece seyrettim. Marcus onlara bir bakış atarken gözlerini tekrar babasına çevirdi.

"Hatalarımdan ders çıkarmayı severim baba." dedi soğuk bir sesle. "Baba" kelimesi en fazla bu kadar mesafeli ve soğuk söylenebilirdi.

"Öyle yapmalısın oğlum." İkisi de sanki otoritesini kapıştırıyordu. Sonunda Alissa, Watson ve Lauren'ı serbest bıraktığında yerler çoktan kan gölüne dönmüştü. İkisi de birbiri ile bir süre bakıştıktan sonra babası yere çömelmiş duran üçlünün yanından yerdeki kanlara basarak geçip tekli koltuğa oturup yayıldı. Ardında kanlı adımlar bırakmıştı. "Senin için bu kadar sorgulama yeterli. Sana güveniyorum Marcus." Gözleri sertçe karşıya bakan Caleb'ı buldu. "Caleb Atkins." Caleb'a da mı zarar verecekti?

Kalbim bu düşünce ile sıkıştı. "Buyrun efendim." dedi Caleb tıpkı bir asker gibi. İfadesiz bir surat taşıyordu. Deniz mavisi gözleri dümdüz bakıyordu. Hiç kalbi yokmuş gibi. Alissa yerden kalkarken ona bile bakmadı.

"Şu kızdan hâlâ gölge olmasına dair hiç mi bir belirti yok?" Caleb'ın yüzünde mimik dahi oynamadı. Gerçekten bir asker gibiydi. Hatta askerden daha çok kukla gibi. O iplerden kurtulması gerekiyordu.

"Hayır, efendim." dedi otomatik bir sesle. "Kurt adam belirtisi dahi yok. Enerjisi git gide daha fazla çekiliyor." Babasını dikkatle izledim bu cevap üzerine. Bakmak ve görmek istedim. Gözlerindeki memnuniyet zar zor olsa da seçilebiliyordu. Çene hattındaki bir kas gevşedi. Omuzları yavaşça oynadı. Dudakları çok hafif gerildi. Oturduğu koltukta daha iyi bir pozisyon aldı. Benim gölge olmamamdan memnundu. Hem de fazlasıyla. Bir gölgenin varlığı dahi onlara güç verirken neden benim gölge olmamamı istiyordu? Neden bu haber onu rahatlatmıştı?

"Parker soyu her zaman için en az gölge veren soy olmuştur zaten." dedi Danny gülerek. Ortadaki koltuğun kenarına oturdu. "Parkerlar kendilerini çok yüksekte görseler de bu gerçek hiçbir zaman değişmemiştir." Sesi alaylıydı.

"Hatırladığım kadarıyla sen de bir gölge değilsin Danny Shepard." dedi Sharon kollarını göğsünde kavuşturup rahat bir ifadeyle. Bunu demesinin üzerine Danny olduğu yerde dik dik Sahron'a baktı.

"Ama şu an bu koltukta bir Parker yerine ben oturuyorum Sharon Dainty." dedi Danny saf bir kibirle. Öyle bir kibirdi ki bu yüz ifadesine dahi taşmıştı. Galiba kurt adam olmanın altın kurallarından biri de kibirdi.

"Danny kibrini kızıma karşı sakla. Shraon sen de karşında kimin olduğunu unutma." dedi en son giren üye. Demek bu da Sharon'un babasıydı.

GÖLGE KANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin