BÖLÜM 21: KİBİR

Start from the beginning
                                    

"Kızın kim olduğunu biliyorum." dedi Sharon'un korkusuz sesi. "Bana bir daha bir şey yapamazsınız." Daha öncesinde ne yapmışlardı?

"Kiminle konuştuğuna dikkat et. Ben senin arkadaşın değilim." Müdür'ün sesi içinde ölümcül bir soğuk taşıyordu.

"Kıza bir şey yapmazsam herkes şüphelenirdi." diye açıkladı kendini Sharon. "En hafif yolu seçtim. Karşılık veren oydu."

Bay Malcolm masasına doğru gitti. "Bu kızı doğru düzgün eğitin." Daha fazla dayanamadım. "Şuna bak daha eğitime bile başlamamışsınız!"

"Ben bir evcil hayvan değilim. Eğitilmem." dedim sakin tuttuğum sesimle. "Oyuncak da değilim. Bunu yap dediğiniz zaman kurulup onu yapmam." Bay Malcolm sandalyesine rahatça oturup bana baktı. Yüzümde gayet durgun bir ifade vardı içimdeki öfke patlamasının aksine.

"Sence benimle tartışacak konumda mısın?" Başımla onu onaylarken güldüm.

"Aynen öyleyim." dedim güleç bir tavırla. Bu söylediğim ile omuzlarını dikleştirdi. "Anladığım kadarıyla siz oturduğunuz o koltuktaki yerinize oldukça alışıksınız. Size kimse karşı gelemez falan filan. Ben kimse değilim. Bunu ilk geldiğimde size anlatabildiğimi umuyordum." dedim ilk gün onları tehdit edişime vurgu yaparak.

"Ona daha Meclis'i anlatmadınız mı?" diye sordu Bay Malcolm.

"Hayır." dedi sert bir sesle Marcus. Bu sesi artık çözebiliyordum. Bir şeyi istemediği zaman böyle konuşuyordu.

"Demek o yüzden benimle hâlâ bu biçimde konuşabiliyor." Bana sanki anlayışlıymış gibi gülümsedi. Bu içimde olan tüm sıcaklıkların buz tutmasını sağladı. "Eleanor Parker, soyadının dahi ne kadar değerli olduğunun farkında bile değilsin değil mi?" dedi usul bir sesle.

"Efendim, biz ona bunu..." Sesi Alissa'yı böldü.

"Tabii ki de siz anlatacaksınız. Ben sadece bazı şeylerin üzerinden geçeceğim, kısaca." Yüzündeki gülümseme ile kahve gözlere baktım.

"Bu beni memnun eder."

"Hiç sanmıyorum." Müdür'ün sesi şimdi katılaşmıştı. Sanki bu kız neden bu kadar mutlu diyerek kendi canını sıkıyordu. "Senin soyadın Parker, sevgili Eleanor. Parker demek gölge ile eş anlamlıdır. Sen daha çocukken kim bilir kaç büyücü, vampir ve kurt adam peşine düşmüştür. Meclis senin insan olduğunu düşünse bile, ki eminim test de etmişlerdir, yanına oldukça güçlü bir kurt adamı koymuşlar."

"Sadede ne zamana gelirsiniz?" diye sordum laubali bir tavırla.

"Değerlisin. Herkes için çok değerlisin ve sen bunu fark etmeyecek kadar aptalsın. Parker soyunun laneti de sende." Gözlerini benden ayırdı. Marcus'a baktı. "Ona lanetleri anlattınız mı?"

"Her soyun kendine özel lanetleri olduğunu biliyorum." dedim. "Yani tam olarak bilmesem de lanetlerin varlığını biliyorum. Kanımda bir lanet var. Lanetin ne olduğunu bilmiyorum."

"Bunu nereden öğrendin?" diye sordu sert bir sesle Marcus. Kaşları çatılmış, o ifadesiz yüz ifadesi gitmişti. Şimdi şüpheli ve meraklıydı bakışları.

"Biz böyle bir şey anlatmadık. Bu anlatılmaz." dedi Lauren tek kaşını kaldırarak. "Bunu nereden öğrendin?"

"Bilmem. Birinden duymuşumdur herhâlde." dedim omuz silkerek.
"Bunu kimse konuşmaz Eleanor. Meclis bunu yasakladı." Alissa şüphe ile Marcus'a baktı.

GÖLGE KANIWhere stories live. Discover now