2

125 18 9
                                    

whatever happened to the young, young lovers?

iwaizumi'nin hastanede kaldığı odası, 'geçmiş olsun' çiçekleriyle dolmuştu. iwaizumi, hastalığını hiçbir arkadaşına söylememişti. ona son anlarında acıyacak arkadaşlara değil, ona her anında destek olacak, onu sevebilecek arkadaşlara ihtiyaç duyuyordu. onu, yaşamının güzel geçtiğine ikna edecek insana ihtiyacı vardı.

o kişi de aceleyle kapıdan içeri girmişti. iwaizumi, iki gündür hastanedeydi. iki günün ikisinde de yanında oikawa da vardı. oikawa, iwaizumi'nin ailesi bile eve gitmeleri için ikna etmişti. ("gözüm gibi bakacağım, siz biraz dinlenin, lütfen.")

"en sevdiğin çikolatayı aldım," demişti oikawa, paketi açarken. "sanırım onu yiyemem, tooru." diye tebessüm etmişti iwaizumi. "senin için ben yerim o zaman." diye ağzına atmıştı çikolatayı.

"şerefsiz, gözümün önünde yeme bari." gülmüştü iwaizumi. oikawa, omuz silkip arkasına yaslandı. "doktorlar ne olduğunu söyledi mi? yani iki gün oldu ve sen pek..." dedi fakat cümlesini tamamlayamamıştı.

oikawa, iwaizumi'nin yanına geldiğinde neşeli davranmaya özen gösteriyordu. onun için güçlü kalmalıydı fakat kapıdan dışarı çıktığı an işler değişiyordu. iki gündür adam akıllı yemek yememiş, ağlamaktan gözyaşı bile kalmamıştı. kendini halsiz, güçsüz ve aşırı üzgün hissediyordu.

"hayır, söylemediler." diye yalan söylemişti iwaizumi. "seni de evinden ettim, özür dilerim." diyerek doğrulmaya çalıştı iwaizumi, oikawa onu omuzlarından tutup geri yatırdı. "sen kalkma ben yatarım." demişti gülümseyerek.

"gel yat. fazla yer yok ama senin gibi cılız birine göre iki kişilik yatak sayılır." diyerek gülmüştü iwaizumi, kaymaya çalışırken. oikawa, uzandıktan sonra soluna dönüp çoktan ona bakan iwaizumi'ye baktı. orası ikisine de dünyanın en rahat yeri gibi gelmişti.

a few hours later | iwaoiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin