33∞

4.8K 164 30
                                    

Y/N: Herkese merhaba!
100k olduk. Okuyan, destek olan, yorum atan, Güneş'le birlikte üzülen herkese çok teşekkür ederim. Desteklerinizi hiçbir şey yapmadan okuyorsanız bile hissediyorum. İyiki varsınız! Teşekkür ederim, her şey için.

Aile derinden sarsan bir yara gibi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Aile derinden sarsan bir yara gibi. Benim mutlu olmamı isteyeceklerine, köstek oluyorlar. Babam beni hiç sevmemişti, annemse her şeye göz yumuyordu. Aile yuvadır, bir bütün olmaktır. Asla onları affetmeyecektim, ne olursa olsun bu yaşadıklarımı kimse bana unutturamazdı.

Sanki gece yeminli gibiydi sessizdi, bu sessizlik tüylerimi ürpertiyordu. Her an içeri babam dalıp beni yeniden sarsaklayacakmış gibi hissediyordum. Aile baskısı çok kötü bir şeydi. Bu evden kaçmak istiyordum. Bir ailenin çocuğu için en kötüsü budur işte. Eğer bir çocuk bir evden kaçmayı düşünüyorsa o evde birden fazla yanlış var demektir. Hiçbir çocuk bile isteye o evden ayrılmaz, o evden ayrılmak zorunda kalır. Aşırı baskı, aşırı titizlik çocuk üzerinde olumlu değil aksine olumsuz yönde bir etkiye sebep olur. Sorgulanacak kişi de çocuk yerine de aile olmalıdır. Zaten her önüne gelenin anne ve baba olmasını hiç doğru bulmuyorum. Sonra ortada bilinçsiz yetişmiş çocukların bilinçsizce yaptıkları şeyleri benim ve benim gibi masum insanlar bedel ödüyor. Dünyada ne çok haksızlık, ne çok yanlış vardı.

Kalbim sıkışıyordu. Odamdan çıkmak ve bugüne kadar yuttuğum bütün sözleri söylemek istiyordum ama karşılaşacağım şey bir cevap yerine dayak olabilirdi.

Telefonum titrediğinde camdan uzaklaşarak yatağıma yaklaştım. Telefonumu elime aldığımda Demir'den olduğunu gördüm ve mesajı hemen açtım.

"Kısa bir süre buralarda olmayacağım, dikkat et kendine."

İlk şoku üzerimden attığımda kalbim hızla atmaya başladı, gözlerim dolduğunda, ellerim titriyordu. Bu şimdi ne demekti? Sadece dikkat et diyerek gidilir miydi?

Tanrım neden?

Dişlerimi yastığıma geçirerek çığlığımı bastırmaya çalıştım. Gözyaşlarım durmadan akıyordu. Bedenimden bir uzuvumu koparıyorlarmış gibi hissediyordum. En çokta her şeyi bildiğim halde bir erkeğe güvenmemdi. Hırsla Demir'i aramak için telefonumu elime aldım. Telefonunun kapalı olduğunu bildiren tele ses sinirimi bozdu ve yeniden aradım, açmayacağını bildiğim halde, yeniden denedim, sabaha kadar ağlayarak hırsla onu aradım, açsa ne diyeceğimi bilmiyordum, ne denirdi ki zaten, karşıma geçse tırnaklarımı suratına geçirme isteğim vardı, belki de sadece bakardım, bilmiyorum. Şu an ne yapacağımı bilmiyorum.

Kapıyı kilitleyerek camımı açtım ve sigaramı yakarak aşağıya bakmaya başladım. Ard arda yakıp söndürdüğüm sigaralarla güneşin doğuşunu izledim. Zaman geçmek bilmiyordu, güneşin ilk ışıklarıyla beraber telefonum yeniden titrediğinde koşarak telefonumun üzerine atladım, tanımadığım bir numaranın aradığını görünce kaşlarım çatıldı.

Umutsuz ∞Where stories live. Discover now