"Beni bırakma. Olur mu?"

A"yanındayım, prensim." Gülümsedim.

Manjiro yaş/9

"Oi, bu kıza sataşan siz miydiniz?!" Önümdeki ortaokullulara bakarak arkamdaki Akami'yi işaret ettim.

A"m-manjiro b-boşver..." Onu duymazdan gelerek önümdeki kendini bilmezlere baktım.

?"Bizim veled prensini getirmiş anlaşılan? Ahahahaha." Koştum, koştum. Ve yüzüne bir tekme geçirdim.

"Evet. Ben Yenilmez Mikey. Akami'nin prensiyim. Ayağını denk al."

A"m-mikey..."

"Gidelim, prensesim." Gülümseyerek bana baktı.

A"gidelim prensim."

Manjirodan/şimdi

"Yanındayım prensesim." O gün onun kollarına kendimi attıktan sonra 5 dakika içinde uyumuştum.

Akami'den/ bir gün sonra gece saat 5.20

Uyuyamıyorum.

Ölecek miyim?

Manjiro'yu bu işe karıştırmamam gerekiyor... Ama arkasından iş de çeviremem...

Ne yapmam gerekiyor..?

Ağrıyan mideme aldırmadan mutfağa gittim ve dolaptan bir ağrı kesici aldım. Aç olmamı umursamadan bir bardak su ile beraber içtim ve kendimi dışarı attım. Hava yeni yeni aydınlanmaya başlamıştı. Daha sönmeyen sokak lambalarının altından yürüyordum.

?"Yenilmez Mikey'in prensesi? Hm ne dersin?"

Sıçtım.

Sıçmıştım.

Arkamdan gelen adım sesleri ile korkmamaya çalışıyordum ama yapabileceğim hiç bir şey de yoktu. Bir anda sönen sokak lambaları ile daha da korkmaya başlamıştım. Beynimde yanıp sönen sinyaller sadece iki şeyi söylüyordu.

"Mikey..."

"Kaç..."

Telefonumdan belli etmemeye çalışarak manjiroya konum attım hemen ardından da ses kaydı almaya başladım.

?"prensin yok mu yanında?"

"Kimsin?"

?"ilk ben sordum."

"Seni ilgilendirmez."

?"laflarına dikkat et."

"Kim olduğun umrumda değil. Beni rahat bırak!" Koşmaya başladığımda bir yandan da adım seslerini dinliyordum.

Geliyor. Arkamda. Bir anda boğazımdan tutulmam ile yere yapışmam bir olmuştu.

Korkuyorum...

?"şşs... Kaçman gerekmiyor. Sadece... Biraz eğlenelim. Hiroshi-senpai senin güzel bir eğlence cikaranilecegini söylemisti." Ses kaydini atıp yenisini açmıştım.

"N-neyden bahsediyorsun sen?!!"

?"eminim yenilmez Mikey sevdiceğine dokunulmasından hoşlanmayacaktır." Güldüğünü yüzündeki maske yüzünden göremiyordum ama gözlerinin kenarından belli oluyordu.

"B-ben..."

?"seni de çok övüyorlardı. Ne oldu bizim dişi aslanımıza? Yavru kediye mi dönüştün?"

Haklıydı. Lakabım Dişi Aslan iken böyle bir aptalı kolayca halledebilirdim. Karnına bir tekme atarak kendimden uzaklaştırıp bacaklarımdan güç alarak da kendimi kaldırdım. Dövüş pozisyonuna geçtiğimde uzaktan bir motor sesi duymuştum.

Tanıdık bir ses :)

Ama şuan beyaz bayrağı çekemezdim. Gardımı indirmeden duruyordum.

?"gel bakalım, kedicik." Üstüne koşup tekmeyi basacakken kafasının yanındaki tekmemi tutması ile beklemediğinden emin olduğum o hareketi yaptım. Ellerimi yere koydum ve dönerek diğer tekmemi ilk karın boşluğuna sonra da kafasına çarpmıştım. Eğildiğini görünce kafasını bacaklarımın arasına aldım ve bir taraftan da kolunu tutarak nakavt ettim.

"Bitti."

?"tek olduğumu söylemedim." Kafama yediğim tekme ile gözlerim kararmıştı. Yerde sürüklendiğimi ise yanan tenimden anlamıştım. Ayağa kalkıp kendimi duvara yasladım ve bir gözümü onlardan ayırmadan soluklanmaya başladım.

Cb250-t'nin sesini tam yanımda duyduğumda ise gülüyordum.

M"beni soruyordunuz değil mi?"

1/Manjiro Sano x ReaderWhere stories live. Discover now