13.Bölüm

1K 107 66
                                    


       "Siz gerçekten akıl hastası manyaklarsınız." dedi Chan bulundukları duruma tezat bir şekilde büyük bir sakinlikle.

"Hadi Jisung zaten yarım akıllı, hadi Changbin de zihinsel sağlığı stabil olmayan bir dengesiz. Ama sen Seungmin.. Sen bunlara nasıl uyarsın? Sadece 1 gece eve gelmedim ve siz babamız kayıp diye polise mi gittiniz?! Tanrı aşkına kafayı mı yediniz siz?!"

    Son iki cümlesinde ses seviyesinin sınırlarına ulaşan hyunglarına çekingence baktı 3 küçüğü.

" Hyung ama haber vermedin. Telefonlarımızı da açmayınca endişelendik. "diye mırıldandı Seungmin.

     Dün geceden beri Chan'a ulaşmaya çalışıyorlardı. Büyük olan daha önce hiç onlara haber vermeden gelmemezlik yapmamıştı. Bu da haliyle küçük olanları endişelendirmişti.

     Ve o anın gerginliğiyle Jisung'un saçma fikri diğer ikiliye o kadar da mantıksız gelmemiş, güneşin doğmasıyla soluğu karakolda almışlardı.

   Sabahın erken saatlerinde eve dönen Chan ise evlerinde gördüğü 2 polis memuru ve karşılarında anaokulu çocuğu gibi oturmuş küçükleriyle göz devirmişti. Evet sadece bunu yapmıştı. Çünkü her ne kadar itiraz etse de bu 3 ruh hastası çocuğa babalık(!) yapmak hayatının rutin bir parçası haline gelmişti. Şaşırma duygusu artık onun belleğinde yer almıyordu.

    Sinirle elini saçlarından geçirdikten sonra derin bir nefes alıp sakinleşti ve tekrar küçüklerine döndü büyük olan;

"Sinirlenmeyeceğim.. Her neyse kalkın ve toparlanın. Kahvaltıya misafirlerimiz gelecek." dedikten sonra odasına doğru ilerleyen hyunglarının ardından birbirine baktı küçük olanlar.

"Ne misafiri amk? Ben olmuşum misafir." diye homurdandı Changbin.

"Hepsi senin yüzünden Jisung. Al işte  burnumuzdan getirecek şimdi. Eğer bir daha bizi ceza olarak teknolojisiz hayat kampına alırsa televizyon yerine, seni vahşi doğaya salar belgesel niyetine izlerim."

     En yakın arkadaşına göz devirdi Jisung.

"Niye benim suçum oluyor? Cümlemi bitirmeden kendini dışarı attın amk. Ayrıca burada haklı olan biziz. Neredeydi bu adam bütün gece? Hiç bunu sorgulamıyorsunuz."

"Bak bu söyleyeceğimi kolay kolay benden duyamazsınız ama Jisung haklı. Azar mazar derken arada kaynadı. Harbiden neredeydi? Chan hyung bize haber vermeden dışarıda kalmaz."

    Changbin'in söyledikleriyle üçlü gözlerini kısarak az önce hyunglarının girdiği kapıya baktılar. Ve saniyeler sonra sanki anlaşmış gibi ayağa kalkıp büyük olanın odasına doğru koştular.

      Üzerini değiştirmek üzere olan Chan ise gürültüyle açılan kapıdan irkilmemişti bile. Bu evde yaşadığınızda gelecek olan tüm taşkınlıklara hazırlıklı oluyordunuz.

"Hyung?"

"Ne var Jisung?" derken üzerine kolsuz bir tişört geçirip dolabını kapattı büyük olan.

"Şimdi ekşın dolu bir sabah falan yaşadık ama.. Sen bize nereye gittiğini söylemedin hala."

"Hesap mı vereceğim Changbin?"

   Hyunglarının kurduğu cümle tüm sakinliğine tezat olarak büyük bir tehdit içeriyordu. Ve küçük olanlar bunu çok iyi anlamışlardı.

Yine de...

"Vereceksin tabi! Ben ne yediğimin hesabını bile veriyorum ya!" diye sesini yükselten Seungmin geri durmamıştı.

   Chan tek kaşını kaldırıp ona baktığında fazla yükseldiğini anladı ve hemen büyük olanın zaafı olduğunu bildiği sevimli gülümsemesini yüzüne takındı Seungmin. Normal şartlar altında kafasına silah dayasanız bunu yapmazdı.

You're Art - Hyunmin (Stray Kids) Where stories live. Discover now