İçimde yaşadığım saçma sapan konuşmayı bitiren koluma giren arkadaşlarım olunca gülerek az önce olanları anlatmaya başladım. Kader boş boğazlığıma laf çarparken Öykü Huriyegül ile dalga geçiyordu. İkimiz de o kadının elinden geçmiş insanlardık, Kadergül nereden bilsin?

"O değil de akşam annen çağırmış Asel? Hem Kaderleri de çağırmış."

"Annen gruptaki konuşmalarımızı okuyup bizi ifşa etmeyecek değil mi?"

Durup şöyle bir düşündüğümde annemin buna benzer bir şey dediğini hatırlar gibi oldum. Sonuçta Ramazan ayındaydık, toplu iftar yapmak istiyordu herhalde. Omuz silkip, "İftar içindir o, malum yarın son iftar. Bayram öncesi bir toplanalım demiştir, hem grupta devlet sırlarını çözmüyoruz ya neremizi ifşa edecek?" dediğimde mantıklı bulmuş olacaklar ki ses etmediler.

Biz bu şekilde okuldan çıkıp durağa ilerlerken ileride gördüğüm tanıdık çehreyle gözlerim büyüdü ve hunharca kızları sarsmaya başladım.

"Ne oluyor be? Kolumu kopartacaksın kız yavaş!"

"Şuraya bakın! Hamza hoca değil mi o? Yuh!"

İkisi de aceleyle gösterdiğim yere döndüğünde Öykü ıslık çalmaya başlamış Kaderse neredeyse miyav gibi bir ses çıkarmıştı.

"Yakından daha mı yakışıklı sanki? Ben düştüm sanırım, kaldırmayın beni anam."

"Öykü bir destur be kızım, hızın 102 kendine gel. Ayrıca ne diyeceğim acaba iftar sonrası topluca teravihe mi gitsek?"

İkisinin koluna da birer tane geçirdiğimde Hamza hocadan ayırdıkları bakışları bana dönmüştü. Sırıttığımda kötü bakışlarını es geçip yolun karşısına doğru baktım. Elinde tuttuğu her neyse onunla ilgileniyor gibiydi. Bu fırsat kaçmaz diyerek aceleyle karşıya geçmek için hareketlendiğimde Öykü koluma yapıştı.

"Kız ne yapıyorsun, araba altında kalırsın vallahi. Bir sabret, bir bekle. Ölmedin ya?"

Haklı olduğunu bildiğimden sesimi çıkarmayıp kırmızı yanmasını bekledim. Nedensizce Hamza hocayı gördüğüm andan beri bir elektirklenmeye kurban gitmiş heyecana kapılmıştım. Yerimde duramıyor gibiydim ki bunlar normal değildi. Neyse ki gereksiz bir hoşlantı olduğunun bilincinde bir bireydim de ciddiye almıyordum.

Yeşil yanar yanmaz karşıya geçip hocanın dibinde bittiğimde başını kaldırmış şaşkınlıkla bir kaç saniye bana bakıp başını başka yöne çevirmişti. Ben de ellerimde çözelememiş matematik problemi varmışcasına ellerimi inceliyordum.

Bu arada; matematiğim rezalet kötüydü. Neden edebiyat seçtiğim gayet de ortada görüldüğü üzere.

"Asel?"

Adımı ilk kez söylemiş olmasıyla içim muhallebi kıvamı alıyordu, dikkat et delikanlı akarım sana.

İç sesim zıvanadan çıkmıştır, Allah günahlarını affetsin.

"Hocam?"

"Hayırdır, okulda değil miydin sen?"

Elimi oho sesleri eşliğinde salladıktan sonra ileride kalan durağı gösterdim.

"Dersim bitti, eve geçiyordum. Sizi görünce bir selam vereyim dedim, selamünaleyküm hocam."

"Aleykümselam."

Kısa bir sessizlik ardından kendime ufacık bir hakaret etmiş olabilirdim ama buraya çöl bedevisinin suya koştuğu gibi koşarsam öyle sap gibi kalırdım işte.

"Hocam ne yeri ne de zamanı ama size bir soru sorabilir miyim?"

"Sor tabi, meşgul değilim sonuçta."

"Valla sizin gibi imamı bulduk ya başka camilere kaptırmam hocam. Hava alırlar anca."

Hamza hoca benim bu ani çıkışlarıma az biraz alışmış olacak ki üzerinde durmamış sorumu beklemeye devam etmişti. Ben de hafifçe öksürüp ortamı eski ciddiyetine geri döndermek için bir girşimde bulundum.

"Hocam, ona buna asılan bir vatandaşı evire çevire dövmem caiz midir?"

"Evire çevire dövmek demek?"

"Ha böyle eşek sudan gelinceye kadar falan, bir de üstüne sen kimsin benim bir tanecik hoc- öhö öhö bir tanecik Huriyegül'üme asılıyorsun dedim mi tamam."

R nedir, nasıl yapılır adlı videom yayındadır. Like etmeden geçmeyelim.

"Şiddetle bir şeyleri halledemezsin Asel, ne derdin varsa konuşarak çözmeyi dene."

"Ama hocam uslanmaz bu, bakın sabır taşı olsa çatlar."

O Fingirdek Şengül, çok oluyordu artık. Okula başladık başlayalı bize sataşması ayrı dertti bir de üstüne gül gibi imamı baştan çıkarma derdinde. Sana mı kaldı koskoca imam?

Bana mı kaldı?

Kalsa mı?

Manavdan sebze mevye seçiyorum sanki, tövbeler olsun. Allah'ım psikolojime mukayyet ol!

Ders arasında rast gelmiştik ama nasıl bir rastlantı! Kıza bir Hamza hoca demişim gözlerinden kalp fışkırıyordu mübarek. Sanırsın kırık yıllık kocası, hayır ne bu sahiplenme. Benim buradaki rolüm ne miydi? Elbette mahallemin saf, temiz imamını yaban ellerden korumaktı. Zavallı hocam bu kızın ellerinde hayattan mı bıksındı yani, insanlık görevi vazifesi.

Her daim insanlığı gözetmişimdir, her daim.

"Kimmiş bu ona buna asılan vatandaş? Kimse asıldı da bu kadar çileden çıkardı seni?"

İçimde düşüncelere savrulmuş giderken patavatsız çenem yine durmamış kendine görev bildiği konuşmaya atlayıvermişti.

"Kime olacak hocam size!"

Camiden yükselen selayı siz de duyuyor musunuz a dostlarım?

Kesssstiiikk! Bölüm hakkındaki düşünceler?

Asel nasıl kendimi beterin beterine iterim adlı çalışmalarıyla sizlerle jsjsjjs böyle devam et yavrum

Fingirdek Şengül aramıza hoş geldin, gel bir tabure çek ayakta kalma canım (bugün de kafayı yedik elhamdülillah)

Hamza hoca ne tepki verir sizce?

Asel'in içsel durumlar karışık ha, sizce neler oluyor bizim kızın iç organlar da kalp böbrek dalak falan (bu arada dalak ne alaka bilmiyorum uyumlu geldi smsmskms)

Allah'a emanet olun! Sevgilerimle ❣️

İmam Sorunsalı | Texting ✓Waar verhalen tot leven komen. Ontdek het nu