Kiyoomi bu durgunluğun sebebi olmaktan hiç hoşlanmıyordu neyse ki kalabalık grubun ortasında en çok eğleniyor gibi görünen kişinin o olduğunu görünce rahatladı. Arkadaşlarının arasına katıldı o da.

İki saat sonra herkes biraz içmişken bir doğum günü pastası getirdiler. Kiyoomi'nin doğum günü iki gün sonraydı. Pek hoşlanmazdı böyle etkinliklerden ama arkadaşlarını kırmadı. Ona bir hediye sepeti hazırlamışlardı. Bir kart ve bir sürü hediye vardı içinde. Bir de büyük bir zarf dikkatini çekmişti. Herkese teşekkür ederek aldı sepeti. Herkes gibi Atsumu da sarılmıştı ona. Kısacıktı, ondan beklediği abartılı tavırların hiçbiri yoktu.

Gece yarısına gelirken gelecek hafta Bokuto'nun evinde görüşmek üzere sözleşip ayrıldı oradan. Off sezon programlarına başlamadan bir süre ara vereceklerdi. Yeni bir eve taşınmışlardı ve kimse şehirden ayrılmadan bir davet vermek istiyorlardı.

Hediye sepetini arka koltuğa koyup yola çıktı. Akaashi'yi görememişti. Ona geçen hafta yaşananları anlatma fırsatı olmamıştı. Antrenman programı yoğun ve yorucuydu. Neyse ki birkaç gün dinlenme fırsatı vardı.


Eve gelir gelmez duşa attı kendini. Üzerine alkol kokusu sinmiş gibi hissediyordu. Kalabalıklardı ve sezon bittiği için alkol alanlar da vardı. Atsumu başta olmak üzere... Gözlerini devirdi önüne dizili shot bardaklarını hatırlayınca. Yanına geldiği gün de alkollüydü. Bir sporcuya hiçbir şekilde yakıştıramıyordu bu özensiz davranışları. Yine de yorum yapmaya hakkı yoktu. Saha içindeki performansını engellemediği sürece isteyen istediğini yapmakta özgürdü. Hem sezonda değillerdi, ben de biraz rahatlasam iyi olacak diye geçirdi aklından.

Giyinip saçlarını bir havluyla kurularken yatağa uzandı. Telefonunu eline aldı. Arkadaşlarını postlarını beğenmeye başladı. Ayrılan birkaç kişi vardı ama bazıları eğlenceye devam ediyordu fotoğraflardan gördüğü kadarıyla. Atsumu da hala oradaydı paylaşımlara bakılırsa. Onun iyi görünmesi içini rahatlatıyordu.


Uyumaya hazırlanırken kapı çaldı, beklemiyordu kimseyi. Ama aklından tek bir kişi geçti, Atsumu. Kameradan baktı, doğru tahmin etmişti. Bu saçma gece ziyaretlerini bir alışkanlık haline getirmemesini umarak açtı kapıyı.

Asansör onun katında durdu. Atsumu hafif kızarmış yanaklarıyla karşısında duruyordu. "Gelebilir miyim?" fısıldadı. Alkol kokuyordu.

"Sen bu halde araba mı kullandın Atsumu?"

"Taksiyle geldim."

"İyi en azından bunu akıl etmişsin."

"Gelebilir miyim?" sordu tekrar.

Kiyoomi kapının önünden çekildi elindeki ceketini aldı "Ne işin var burada? Çok sorumsuzsun gerçekten. Sezon biter bitmez bu kadar içilir mi?" Kendini her şeyden şikayet eden bir anne gibi hissetse de çok uzatmadan sustu. Atsumu tahmin ettiğinden daha sarhoştu. Sendeleyerek yürüdü içeri.

"Senin gözünde böyle bir imaja sahip olmak için ne yaptım ben?" dedi Atsumu, sesi öfkeliydi.

Kiyoomi yanıt vermedi. Söylediği şey öyle aptalcaydı ki, bir an aynaya baksa neden öyle dediğini anlardı. Bir şey söylese sert çıkacağını biliyordu.

"Neden böyle yapıyorsun? Neden istemiyorsun beni?"

"Atsumu şu an konuşmayalım."

"Neden dedim?"

"Şu haline baksana." O da sinirlenmişti. Duyguları yüzünden hesap vermek istemiyordu. Ona daha fazla ısrar ederse fikirlerini değiştirmekten, ona kalbini açmaktan ve kırılmaktan korkuyordu.


Atsumu yere oturdu. Dizlerini göğsüne doğru çekip başını yasladı. Gözlerine yaşlar dolmaya başladığını fark edince sinirlendi. Ama durduramıyordu kendini. Bu akşam da zor geçmişti. Evet bir fikri vardı, ondan henüz vazgeçmemişti ama herkesin çok mutlu olduğunu görmek ona kendini çok eksik hissettirmişti. Belli etmemeye çalışmıştı ama gözlerini Kiyoomi'den ayıramamıştı. Bu kadar çok içmesinin sebebi belki de alkolün neşeli görünmesine yardım ettiğini bilmesiydi. Bokuto ve sonradan onlara katılan sevgilisine kıskanarak bakmıştı yine. Onu almaya gelmişti alkollüyken araba kullanmaması için. Ama o taksi aramak, arabasını orada bırakmak zorunda kalmıştı. Ben de hak ediyorum diye düşündü yine elinde değildi, başkalarının kolaylıkla sahip olduğu şeylere bu kadar uzak olmak onu çok sinirlendiriyordu. Şimdi geldiğine de pişman olmuştu. Aslında böyle bir düşüncesi yoktu. Onu istemeyeceğini, bu kadar alkol almasına kızacağını biliyordu. Ama kendine engel olamamıştı. Onu görmek istemişti. Ama Kiyoomi'nin ona böyle bakması istediği şey değildi, kahretsin gelmemeliydim...

"Atsumu, ağlama." Kiyoomi'nin sesiyle başını kaldırdı. Yanına gelmişti "Lütfen hadi kalk yerden."

"Neden sevmiyorsun beni?"

"Bunun bir cevabı yok." Kiyoomi içini çekti. Elini uzattı ona "Kalk hadi, evine git artık."

Atsumu cevap vermedi. Gözyaşları durmuyordu "B-bakmadın mı hediyelerine?" dedi sonra sessizce.

"Sonra bakacağım" mırıldandı. Telefonu elindeydi birine mesaj yazıyordu. "Osamu'ya yazdım. Geliyor şimdi."


Kiyoomi ne yapacağını bilmiyordu. Aklı karışıktı ama ona ne diyecekti ki. Aslında biraz rahatsız hissediyordu. Arkadaşını resmen evden zorla gönderiyordu. Ama sınırlarını ihlal edilmiş hissediyordu. Onu da daha fazla üzmek istemiyordu. Ona bir bardak su getirip koltuğun kenarına oturdu. Sarhoş arkadaşının burnunu çekme sesi ve küçük hıçkırıkları dışında ev sessizdi.

Birkaç dakika sonra Osamu geldi. Ondan birkaç defa özür diledi kardeşinin ceketini giydirip elinden sürüklerken. Kiyoomi onlar çıktıktan sonra rahat bir nefes aldı. Pencereye doğru yürüdü, perdenin arasından Osamu'nun kardeşini zorla arabaya bindirmesini izledi. Onlar gittikten sonra bile uzun süre sarı bir ışıkla aydınlanan sokağa baktı. Alnını soğuk cama yaslayıp ne hissettiğini düşünmeye başladı. Korkuları gerçekten bu kadar tutunmaya değer miydi? Onunla mutlu olma ihtimali var mıydı? Korktuğu için mi istemiyordu, yeterince şey hissetse belki de korkmazdı. Camdan alnına yayılan soğukluk bedenini ürpertti birden. Aradığı şeyi düşündü tekrar, ait olma hissi. Atsumu'nun yanındaki ısrarcı varlığı bu ihtiyacını karşılıyordu. Bir anda bunu fark etti. Son bir haftadır ilk defa konuşmuşlardı zorunlu haller dışında. Onu özlediğini fark etti. Yanında olmasını özlüyordu. Evinde olmasına alışmaya başladığını fark etti. Az önce ağlaya ağlaya oturduğu köşeye takıldı gözleri. Yanına gidip sarılmak çok mu zordu diye sordu kendine, biraz öfkeli olduğunu fark etti. Ama emin değildi ki. Kendinden emin olmadan böyle bir şey yapsaydı yine onu hayal kırıklığına uğratırdı.

Aşık olmak bu muydu acaba? Evinde olmasının mutlu etmesi, bu aşk olabilir miydi? Onu biraz sinir bozucu bulduğunu inkar edemezdi ama olduğu gibi kabul etmek ve bu haliyle sevmek imkansız mıydı gerçekten?

Hediye paketini bir kenarda unutmuştu. Pencerenin önünden çekildi perdeyi kapatıp yatağına gitti. Yarın Akaashi'yi aramaya karar verdi. Onu yargılamadan dinleyeceğine emindi. Biraz tavsiyeye ihtiyacı vardı.

Kochi Ga Yoi_SakuAtsuजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें