O günü hiç unutmayacağım herhalde. Bu yaşıma kadar en çok korktuğum günlerden biridir. Seni sakinleştirmek için benim de sakin olmam gerekiyordu ama sen o haldeyken bu o kadar zordu ki."

"Senin ne zamandır bana karşı duyguların var?" diye sordum merakla. Bu kadar geriye gitmesi beni meraklandırmıştı ve aklıma bazı soruları getirmişti doğal olarak.

"Bunu ben de çok düşündüm ama bir cevabını bulamadım. Seni televizyonda ilk izlediğim günden beri beğeniyorum. Survivor yorumlamak için beni çağırdıklarında hep senden bahsetmiştim. Hareketlerin hoşuma gidiyordu işte. Yine de birinden onu tanımadan, görmeden hoşlanabileceğini düşünmüyorum kimsenin. O yüzden seni görmeden bile senden hoşlanıyordum diyemem."

"O zaman sette ilk gördüğünden beri mi hoşlanıyorsun benden?"

"Hayır," dediğinde kaşlarım anlamamış bir şekilde havaya kalktı. Anlamadığımı fark etmiş olacak ki o da konuşmasına devam etti. "Evet, biz setin ilk günü tanıştık ama ben seni ilk defa o gün görmedim Nisa. Ben seni yazın da görmüştüm."

"Nerede? Neden gelmedin yanıma, ben neden görmedim seni?" diye sorularımı sıraladım şaşkınca. Her şeyi bir anda anlatmaması beni sinir ediyor ve merakımı daha da körüklüyordu. Kesin ben daha da merak edeyim diye bilerek yapıyordu.

"Alaçatı'da gördüm, Acun ağabeyin evinde."

O gece aklıma geldiğinde ofladım. Yanıma neden gelip kendini tanıtmadığını artık anlıyordum. Çünkü ben o gece yalnız değildim. Yeni erkek arkadaşım ve menajerimle oldukça mutluydum. Bütün gece kahkahalar atarak deli gibi dans etmiştim.

"Yanına gelmeyi çok istedim ama gelemezdim, anlıyorsun değil mi?" diye sorarak beni anıların içine dalmış olduğum o havuzdan çıkardı. "Sen çok mutluydun, cıvıl cıvıldın. Bırak beni görmeyi, Barış'tan başka kimseyi görmüyor gibiydin. Onunla o kadar mutluydun ve eğleniyordun ki bana hiç ihtiyacın yoktu."

"Ama seni tanımıyordum ki," diyerek kendimi savunmaya çalıştım. Onu tanımadığım bir zaman diliminde sevgilim olduğu için bana kızması biraz haksızlıktı bana göre.

"Evet, tanımıyordun. Ama sonra sette tanıştık, ne değişti? Başka bir ilişkin varken benden hoşlanmanı en başta ben istemem zaten, o yüzden hep çektim kendimi. Geri planda kalmaya çalıştım."

"Onunla birlikteyken ben de seni arkadaşım olarak görüyordum."

"Biliyorum Nisa, ben her şeyi biliyorum. Kendimi bilmiyorum ama seni biliyorum. Senin bana olan arkadaşça duygularının nasıl bu duygulara evrildiğini fark edebiliyordum hep. Sadece yüzde yüz emin değildim. Hiçbir zaman da olamadım. Bu yüzden sana zaman verdim."

"Kapına gelip seni öpeceğimi biliyordun yani, o zaman niye bu kadar şaşırdın?" Güldü.

"Hayır, onu tabii ki bilmiyorum. Öyle bir şeyi senden gerçekten beklemezdim. En azından benden daha cesaretli olduğunu öğrenmiş olduk."

"Bunu hep bilmiyor muyduk zaten?" diye sordum gülerek. Bana dil çıkardığında kahkahalarım büyüdü.

"Evet, belki benim yeteri kadar cesur biri olmadığımı düşünüyorsun ama ben böyleyim. Her zaman temkinliydim, sana karşı da öyleyim. Eğer benden hoşlanmıyorsan bari arkadaşlığımız bozulmasın düşüncesiyle sana aylardır hiçbir şey söylemedim. Hala da söylemezdim gerçi, doğum günü mektubundan anlayabileceğini düşünmemiştim."

"Ondan anlamadım ki," dediğimde kaşlarını çattı.

"Nereden anladın o zaman?" diye sordu merakla. Gülümsedim.

uzak yol. | ognisWhere stories live. Discover now