6. ROBİN HOOD

En başından başla
                                    

Silahın tutan eliyle çenesini daha yukarıya ona bakması için kaldırdı ve boşta kalan eliyle saçlarını şefkatle okşamaya başladığında genç kız sinirlendirmemek için ona izin veriyor, huyuna gidiyordu.

Sarı saçların arasında dolaşan parmaklar birden köklerine dolanıp çekiştirdiğinde kızın ağzından küçük bir inilti çıkmıştı.

"Bu saatten sonra ben ne dersem o olacak, anladın mı be..."

İpin tahta parçasıyla birleşimi ve gerilme sesinin yanı sıra, bir başka ses adamın sözünü bıçak gibi ikiye bölmüştü.

"Kimse..."

Göğüs kafesi hızla nefes alıp vermenin etkisiyle inip kalkarken devam etti.

"Ona böyle davranamaz."

Yere çökmüş iki beden onlardan biraz uzakta, elindeki oku yayına geçirmiş tek gözü ile onlara doğru bakan çocuğa döndüğünde her şey ani gerçekleşti. Çocuk elini ipten çekerk çekmez ok hızla ilerleyip adamın silahı tutan kolunu bulmuş ve yüksek bir bağırış duyulmuştu.

Onu vurmuştu!

İlk defa canlı bir hedefi vurmuştu. Bunu nasıl yaptığını bilmiyordu, sadece içindeki dürtüye engel olamamıştı ve her şey bir an da gerçekleşmişti. Şakakaklarından süzülen ter damlacıkları içine girmek istemediği stresinin belirtilerinden sadece biriydi ama artık istemese de olan olmuştu.

Yayını çantasındaki göze aceleyle tutturup kız kardeşinin yanına ulaştı. Ablası yerde kıvranan adama hipnoz olmuş, neler olduğunu hâlâ kavramaya çalışıyordu. Ona bunu küçük kardeşi mi yapmıştı?

"Abla!"

Omzunu sarsan ufak ellere baktı, kalkması için dürtüyordu. Alnına yapışan nemli saçları arasından az görünen gözleri endişeliyle onu inceliyordu.

Kendine gelmeye fırsat bulamayan kız yere düşen ayıcığa uzanıp aldı ve yürümeye çalıştı. Daha ilk adımında tökezlerken düştüğünde hissettiği acının sebebini anlamış oldu. Burkulmuş ayağı yüzünden zorlanırken kardeşinin küçük bedeni ona elinden geldiğince destek olmaya çalışıyordu.

Fazla sürmedi, birkaç adım uzaklaşmışlardı ki küçük çocuğu çekiştiren güçlü eller karnına güçlü bir tekme geçirmiş ve onu yere savurmuştu.

"Sana ben bitti demeden bitmez demiştim!"

Kızı tekrar saçlarından çekiştirip sırtını göğsüne yasladığında onu kendine siper etmişti. Sağ kolunu kullanamıyordu, bunun sebebi çocuğun az önce isabet ettirdiği okuydu. Yaranın etrafınsan sızan kan damlacıkları açıktaki kolundan bariz belli olurken nasıl bu kadar çabuk toparlanabildiğini iki kardeş de anlayamamıştı.

Küçük çocuk öksürükler içinde nefes almaya çalışırken acıyan sırtı yüzünden uzun bir süre yattığı yerden doğrulamadı.

Ablasının kuvvetli bağırışları kulağına ulaşınca yerden tüm gücüyle destek alıp doğruldu ve onu çekiştiren adama baktı. Önüne aldığı ablasıyla geri geri gidiyordu, bu yüzden yavaştı. Sol elinin avucunda bir şey parlak bir şey saklıyordu ama bulunduğu mesafaden ne olduğunu tam göremiyordu.

Eli sırtı altında ezilmiş okları arasında gezinirken sağlam bir tane var mı diye bakınıyordu. Hepsi mahvdolmuştu.

Kırık tahta parçalarının arasından az hasar görmüş bir ok bulduğunda ayağa kalkıp acıyan karnıyla son hızla onlara yetişmek için koşmaya başlamıştı. Bulduğu o son okun şans mı yoksa keder mi olduğundan bihaberdi.

Kim olduğunu bilmediği bu adam neden ablasına bunları yapıyordu bilmiyordu. Sevgi insana böyle davranmak mı oluyordu?

Nefes nefese kalmış halde ilerlerken artık panayırın çıkışında kimsenin olmadığı yerlerde dolaşıyordu.

KARADUTHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin