Bugün Kingsley'nin yanına okuldan sonra uğrayacaktım çünkü erken saatte dersim vardı. Bir süredir küçük küçük dövmelerle ilerliyordum ama Kingsley artık çıtayı yükseltip biraz daha büyük dövmelere geçmemi istemişti, ben de tamam demiştim çünkü benim de istediğim buydu zaten.

15 dakika yürüyüşten sonra metro istasyonuna varmıştım. Metroya binip, boş bir yere oturdum ve telefonumla ilgilenmeye başladım. Kardeşim Regulus mesaj atmıştı. Bir süredir görüşemiyorduk erasmus yaptığı için. Bu aralar beni ziyaret amaçlı okula gelebileceğini söyledi.

Varana kadar Regulus ile havadan sudan konuştuk, normalde de hep iletişim halindeydik zaten. Metronun durmasına yakın Regulus'a veda edip metrodan indim ve okula doğru yürümeye başladım.

Andromeda ofisini onunla birlikte kullanabileceğimi söylemişti o yüzden eşyalarımı bırakmak için hızlı adımlarla Andromeda'nın ofisine ilerledim. Merdivenleri çıkarken önceki gün dersine girdiğim bir iki öğrenci bana selam veriyordu.

Sonunda ofise vardığımda kapıyı tıklattım, "Gel." sesini duymamla içeriye girdim.

"Günaydın." diyerek sandalyesinde oturmuş masasındaki kağıtlarla oyalanan Andromeda'ya baktım. Beni görünce sıcak bir gülümseme verdi.

"Günaydın canım. Nasılsın, ilk günün nasıl geçti? Dün gitmeden yanıma gelirsin diye düşünmüştüm ama gelmedin, bir şey mi oldu?"

"İyiyim, sağ ol. Aslında ilk günüm oldukça iyi geçti diyebilirim, öğrenciler beni sevdi sanırım." derin nefes alıp hemen neden yanına gitmediğime dair bir bahane düşündüm.

"Şey, aslında gelecektim ama bir arkadaşım aradı acil yanına gitmek zorunda kaldım. Kusura bakma, Andy." konuşurken koltuğa oturup çantamı yanıma koydum.

"Anladım canım. Umarım kötü bir şey olmamıştır?"

"Hayır hayır kötü bir şey yok, sağ ol." derken yüzüne bakıp gülümsedim.

"Tamam o zaman. Bugünkü derslerin hangi saatlerde?" diye sordu gözlerini önündeki kağıda dikerek.

"İlk dersim-" kapının tıklatılmasıyla cümlem yarıda kaldı.

Andromeda nefes vererek "Gel." dediği gibi kapı açıldı.

İçeri giren kişiyi anında tanıdım.

Lupin.

'Lütfen benim için gelmemiş olsun' diye düşünürken gözleri beni buldu.

"Kusura bakmayın rahatsız ediyorum. Yeni öğretmenimizle konuşmam gerekiyor da, burada olabileceğini düşündüm." dedi masum bir öğrenci edasıyla Andromeda'ya bakarak.

Andromeda başını sallayarak bana baktı, "Tabii, konuşabilirsin." Yapmacık bir şekilde gülümseyerek istemsizce yerimden kalkıp Remus'a doğru ilerledim.

"Çıkarken kapıyı kapatın lütfen."

Arkamdan kapıyı kapatıp Remus'a döndüm ama hiç konuşmasını beklemeden yanından geçtim. Bir an onu görmezden gelmemi beklemiyormuşçasına kaşlarını çattı.

Arkamdan gelip bana yetişerek kolumu tutup beni kendine çekti. Bir an sendelememle yüzünde anlık bir tebessüm oluştu.

"Benden kaçarak kendinden uzaklaştırabileceğini sanıyorsan yanılıyorsun." demesiyle gözlerimi devirdim. 

art deco | wolfstarDär berättelser lever. Upptäck nu