BÖLÜM 11: YANSIMALAR

Start from the beginning
                                    

"Eğer ileri gidersen..." Yüzümü bu anı görmemek için Marcus'a çevirdim. Gözleri saliselik bana kaysa da gözleri tekrar Knox'u buldu. Ayak sesi yaklaştı. Parmağımın üzerinde hissettiğim yumuşak doku ile gözlerimi sıkı sıkıya yumdum. "Tamam. Geri çekil şimdi." Midemdeki her şey yukarı doğru yükseldi. Gözlerim yakıcı hisle dolarken ağzımı sıkı sıkıya kapattım. Cidden iğrençti!

"Bu harika bir his!" İçime derin derin nefesler çekerken midemden yükselen sıvı boğazımı yaktı. "Ah, hadi ama tatlı kız! Bu d..."

"Defol git şimdi. Hemen." diye sözü devraldı Marcus. Her kelimenin üzerine diliyle baskı uyguladı.

"Büyük patron kızdı. Hemen gidiyorum ." Duyulan rüzgar sesiyle artık içimdeki sıvıyı tutamadım ve Marcus'tan uzak bir tarafa midemin yarısını boşalttım. Ağzımı nereye sileceğimi bilemeden doğrulurken yanımdan bana bir bez parçası uzatan Marcus'a bakmadan lacivert bezi alıp sertçe ağzımı sildim. Bu olanlara inanamıyordum. Marcus'un ne ara bunu planladığını anlamaya çalışıyordum ama bu sadece boş bir çaba oluyordu. Bu eninde sonunda olacaktı, biliyordum. Ama... Biraz fazla hızlı olmamış mıydı?

"İyi misin?" diye sordu Marcus nahif bir ses tonuyla. Başımı hafifçe sallayarak onu onayladım. Sonra bir anda hiç de iyi olmadığını fark ettim. "Hiç emin gözükmüyorsun."

"Evet!" dedim alayla kaşlarımı kaldırarak. "Bunu ne ara planlamış olabilirsin ki?"

"Sabah."

"Farkında mısın bilmiyorum ama daha demin Barton ile kavga ettim." Sesim baskın çıkmıştı. İçinde tüm sorgularımı taşıyordu. Dudağının ucu hafifçe kıvrıldı.

"Farkındayım." Ona sen şaka yapıyor olmalısın bakışını yolladım.

"Hadi ama! Cidden. Daha demin birisi kanımı içti. Ve sen bana bunu planladığını söylüyorsun. Bu çok saçma!"

"Yani her şeye inandın da bu mu abes kaçtı?" dedi benim ilk fantastik dünyadan haberim olduğumda söylediğim şeyi söyleyerek. İlk defa ciddi olmasını istiyordum ve o inatla ciddi olmuyordu.

"Ne ara bunu planladın?" Kollarını göğsünde buluşturdu.

"Daha akıllı olduğunu sanıyordum." Ona sinirle baktım.

"Sen sanmakla yetinmeye devam et ama şimdi olanları anlat!" Gözlerinde bir duvar örüldü.

"Bana emir verme." Keskin ses tonu beni kararlılığımdan tabii ki de döndürmeyecekti.

"Keşke şu an tek sorunumuz inatlaşma olsa. Ama bu değil, artık değil. O yüzden konuyu başka yönlere çevirmeye çalışmadan şunu nasıl yaptığını anlat." Gözleri hâlâ duvarla örülüydü. "Anlatır mısın?"

Siyah gözleri gözlerimi tarttı. "Her an kavga ediyorsunuz. İnatçısın, kırgınsın ve öfkelisin. Sadece seni o odada tutmam yeterliydi. Zaten Sarah, Barton ve Sean'ın sana bulaşacağı kesindi. Senin de karşılık vereceğin." Dudağının kıvrımı zevkle kıvrıldı. "Sadece tahmin edilemeyen şey şuydu; Senin Barton'ı camdan fırlatman."

Eğlenceli ses tonuna karşın göz devirdim. "Ne kadar da eğlenceli!" Sonra benim hakkımda söylediği kelimeler zihnimde bir çan patlattı. "Üstelik ben kimseye kırgın değilim." Kimse hariç.

GÖLGE KANIWhere stories live. Discover now