Metroya atlayıp spor salonuna çok da uzak olmayan evine geldi. Sadece birkaç aydır yalnız yaşıyordu. Osamu sevgilisinin yanına taşınma kararı almıştı. O gittikten sonra çok mutlu olduğunu söylese de derin bir yalnızlığa gömülmüş hissediyordu kendini. Evin her hali de bunu gösteriyordu. Osamu'nun gelecek ziyaretine kadar vakti vardı temizlik yapmak için. Kendi kendine güldü sonra, Kiyoomi'nin evin bu halini görse yüzünün alacağı hali gözünün önüne getirmişti. Nereden çıktı şimdi bu diye söylendi yemek uygulamasını açarken. Çok açtı ve proteine ihtiyacı vardı.


Kiyoomi Atsumu'ya hayır demeyi başardığı için mutluydu. Kardiyo antrenmanları onun en iyi olduğu konu değildi. Duştan sonra bile yeterince dinlenmiş hissetmiyordu kendini. Gidip kendine özel sıcak banyosuna bir an önce kavuşmak, sonra da rahat koltuğuna uzanıp dinlenmek istiyordu sadece.

Küveti sıcak suyla doldurup içine uzandı. Gözlerini kapadı, ama gözünün önünde canlanan görüntüden hoşlanmadı. Atsumu gereğinden fazla enerjisi ve yüksek sesiyle yorucu biriydi. Ayrıca kendini fazla beğenirdi. Rakibi olsa yüzünden o kendini beğenmiş sırıtışı silmek için çok çabalayacağına emindi Kiyoomi. Neyse ki takım arkadaşıydı, onun oyununa ve yeteneğine saygı duyuyordu.

Banyodan çıkıp bir gün önce pişirmek üzere hazırladığı yemeğini yaptı. Bir yandan da televizyonda önceki haftanın maçını izliyordu. Zaten temiz olan mutfak masasını tekrar sildi. Tozlanmış olabilirdi. Sanıldığının aksine temizlik hastası falan değildi o. Her şeyin düzenli ve temiz olmasını istemeyi hastalık olarak düşünmek hastalıklı bir bakış açıcıydı ona göre. Yine Atsumu geldi aklına. Evine bir kere gitmesi gerekmişti. Neyse ki düşündüğü kadar kötü değildi, tabii o zamanlar Osamu ile birlikte yaşıyordu. Şimdi koltuğa elinde bir tabak yemekle uzandığına, yağlı ellerini farkına bile varmadan koltuğun minderlerine sürdüğüne, yalayarak parmaklarını temizlediğine emindi. Başını iki yana salladı düşüncelerini dağıtmak istercesine. Bir bardak çay yapıp koltuğuna geçti.


Atsumu takımla birlikte şehir dışı maça gitmeden önce tekrar kardeşinin dükkanına geldi. Ona asla itiraf etmeyecek olsa da yanında olmasını özlüyordu. "Naber 'samu?"

"Gitmeyecek miydin sen? Neden geldin?"

Gözlerini devirip dilini çıkardı "Bana bir şeyler hazırlasana, çok açım."

Yemek yerken konuşmaya daldılar, bu haftaki antrenmanlarını ve ertesi gün maç yapacakları rakibini anlatıyordu. Osamu'nun dikkatinin git gide dağıldığını hissediyordu.

"Dinlemiyorsun!" dedi öfkeyle ayağını yere vurup.

"Dinliyorum." ama yakalanmış gibiydi. "Ama sıkıldım, bütün konuşmaların anlamsız bir şekilde Kiyoomi'ye bağlanıyor."

"Ne? Nereden çıktı bu?"

"Kiyoomi'nin vücudunun smaçtan önce o hareketle nasıl kıvrıldığını falan anlatıyordun en son."

"Tüm takım arkadaşlarım hakkında söylerim bunları ayrıca iyi vurulmuş bir smacı takdir edeceğimi biliyorsun."

"Bo ayı gibi vurdu diyordun mesela." dedi Osamu gözlerini devirerek. "Hiç zarif kuğu gibi hareketlerinden bahsetmiyordun."

"Kuğu demedim."

"Her neyse."

"Demedim."

"Ben kusmadan bu konuyu kapatalım. Aşıksın işte o kadar."

"Öyle olsa ne fark eder ki?" kalbinde garip bir sıkışma hissi vardı. "Gidiyorum ben." Çantasını aldı yerden kapıya yürüdü.

"'sumu bekle aptal." Osamu yanına gelip bileğini tuttu. Kardeşine sarıldı "İzleyeceğim maçı tamam mı? İstediğin zaman ara."

"Tamam." mırıldandı.

"Kendine iyi bak, çok düşünme."

Atsumu omzunun üzerinden gülümseyip çıktı.


Onları maçın yapılacağı birkaç saatlik mesafedeki yere götürecek otobüs spor salonunun otoparkında hazır bekliyordu. Kiyoomi'nin yanı boştu. Sormadan oturdu.

"Dolu." dedi ifadesiz bir şekilde.

"Kim var?"

Arkadaşı cevap vermedi göz bandını indirip kulaklıklarını taktı. Atsumu ısrar etmeden arkaya yürüdü. Kiyoomi'nin bazen ne kadar sıkıcı olabildiğini biliyordu. Tabii bazen de ne kadar eğlenceli olabildiğini ve seksi, çok ama çok seksi olabildiğini.

En arkaya yürüyüp takım arkadaşlarının şamatasına katıldı. Osamu'nun sözleri gerçekten aklını karıştırmış olmalıydı. Gözleri sık sık tek başına oturan arkadaşına takılıyordu. Kaptan henüz kimle kalacağını okumamıştı. Genelde iki kişilik odalarda kalırlardı maça gittiklerinde. İçten içe Kiyoomi'yle eşleşmiş olmayı umarken buldu kendini. 

Belki de şanslı günüydü, çünkü otele vardıklarında kaptanları ikisinin adını okudu. Atsumu bir kahkaha attı, kolunu arkadaşının çevresine sardı "Harika olacak Omi Omi."

Arkadaşı ifadesiz bir yüzle baktı ona "Evet tabii."

Atsumu ciddi mi olduğunu dalga mı geçtiğini anlamasa da kıkırdadı "Merak etme dağıtmayacağım ortalığı. Geçen sefer Hinata'yla bu konuda tartıştınız biliyorum."

"Tartışmadık."

"Her neyse hadi çıkalım."

Çantalarını alıp yukarı çıktılar. Atsumu eşyalarını yerleştirmeye başladı. Ortalıkta bir şey bırakmamaya çalışıyordu. Arkadaşı eşyalarını yerleştirip yatağa uzanınca şaşırdı, onunla kalmamıştı daha önce ama otellerdeki eşyaları öylece kullanacağını düşünmüyordu. "Ne yani her yeri dezenfekte edip kendi özel ipek çarşaflarını falan sermeyecek misin?"

"Ne?"

"Yani sıradan insanların yattığı çarşaflarda mı yatacaksın? Banyoya falan dezenfektan dökmeyecek misin?"

"Bu otelin temizlikle ilgili puanları yüksek."

"Yine de yani sen gerçek hayattaki Levi Ackerman gibi bir şeysin değil mi?" kıkırdadı. Benzetmesi hoşuna gitti, onun kadar da çekicisin dedi içinden içindeki fangirle lanet ederek.

"Temizlikten hoşlanıyor olman beni garip yapmıyor, kalan herkesi pis yapıyor. Bunu anladığınız gün dünya daha güzel bir yer olacak."

Atsumu omzunun üzerinden güldü, kaşlarını kaldırıp sırıttı ona. Bu gülüşünün çekici olduğunu düşünürdü hep "Garipsin Omi-kun kabul et." içinden kendine kızıyor ama engel olamıyordu. Kendini ve flört ederkenki hallerini iyi biliyordu. Şu an Osamu yanında olsa günlerce dalga geçerdi onunla. Neyse ki kardeşi özgüvenini yerlere savuran, dalga geçen tavrı ile yanında değildi.

"Her neyse" dedi Kiyoomi sıkılmış bir tavırla "Eğer bu kadar iyi tanıyorsan beni nelerden hoşlanmayacağımı biliyorsun."

"Ben nelerden de hoşlandığını bilmek isterdim."

Onu duymamış gibiydi "İki gün bu odada beraberiz beni çıldırtacak şeyler yapma."

"İnsanlar onları çıldırttığımı söyler ama bu şekilde değil." güldü Atsumu.

Kiyoomi'nin yüzündeki ifade hala dümdüzdü "Yanlış anladığına eminim." Kulaklıklarını takıp gözlerini kapadı. Atsumu da yerleşmeye devam etti. Elinde değildi, gözleri kusursuz yüzüne takılıyor, olması gerekenden daha uzun süre oyalanıyordu. Onunla ilgili her detayı bu kadar çekici bulduğunu nasıl fark etmemişti daha önce anlamıyordu.

Lanet olsun aptal kardeşim haklı...


Hellooo

Timeskip canon'a çok hakim değilim, o yüzden bazı şeyleri istediğim gibi değiştirdim. Çok uzun bir kitap tasarlamadım ama henüz sonunu da görmüş değilim :D

Umarım keyifle okursunuz sevgiler

Kochi Ga Yoi_SakuAtsuWo Geschichten leben. Entdecke jetzt