Bölüm 2 - İlk Bakış

24 1 0
                                    

"Suna!"

"Tamam Piraye!" diye hızla arkadaşına yetişmeye çalışıyordu.

"Çok oyalandık, annem laf edecek!" hadi dediğinde eldivenlerini çıkararak çantasına attı.

"Piraye nolur azıcık yavaşla, şuracıkta bayılıp kalacağım" diyerek durdu ve derin nefes almaya başladı genç kız.

Piraye yokuşun az ilerisinde, elindeki poşetle yolun kenarındaki ağaca yaslandı. Oda çok yorulmuştu ama babası gelmeden eve gitmek ve kapıyı babasına açmak istiyordu. Üç aydır görmediği babasını çok özlemişti. Sıkıca sarılmak istiyordu.

"Piraye! Elmalar Piraye!" dediğinde Piraye yaslandığı ağaçtan hızla doğrularak, elindeki yırtık poşetten kurtulan elmaların koyuş aşağı inişine şaşkınca baktı. Tutmak için zorlukla çıktığı yokuşu hızla inmeye başladı. İnerkende kendine kızmaktan geri kalmamıştı. Ne vardı ki elma almıştı! Ama çok güzel parlak elmaları görünce dayanamayıp alıvermişti. Babası çok severdi. Özlemiştir, demişti.

Suna bir sağa, bir sola yokuş aşağı gelen elmaları tutmaya çalışsada çok başarılı olamamıştı. Sadece üç tanesini tutabilmişti. Piraye, Suna'nın yanına vardığında elinde sadece iki elması vardı. İki genç kız birbirine bakarak aniden gülmeye başladı. Ellerinde elmalarla kalakalmışlardı. Ama gülüşleri çok üzün sürmemişti. Piraye'nin dudakları düz bir çizgi olmuştu. Yokuşun sonunda askerlerin elmaları topladığını gördüğünde aklına gelen korkuyla göz bebekleri büyüdü.

"Ne yapacağız?" Piraye sessizce Sunaya sormuştu.

Suna halinden memnun şekilde dağılmış saçlarını düzeltiyordu.

"Suna! Babam görürse ne diyeceğiz" Suna yan gözle Piraye'ye bakarak gülümsedi.

"Diyeceksin ki canım arkadaşım! Ne güzel yaverler yetiştirmişsiniz." yanımdan ayrılarak elindeki üç elmayla askerlere doğru ilerleyemeye başlamıştı. Piraye eli ayağı birine karışmış şekilde elindeki iki elma ve yırtık poşetiyle Suna'yı takip etti.

İki genç kız askerlerin yanlarına vardığında, çoktan elmaları bir bez içine toplamışlardı. Piraye elindeki poşetin yırtık yerini düğümleyerek poşeti açtı.

"Cavit! Hanımefendiye yardım et!"

Genç çocuk heyecanla titreyerek öne atladı. "Emredersiniz yüzbaşım!"

Piraye'nin elindeki poşeti hemen almıştı. İlk kez yakından gördüğü güzel kızı göz ucuyla süzmeyide ihmal etmemişti. İçinden de yakından daha güzelmiş demeden edememişti. Genç kızınların elindeki elmalarıda poşete koyarak, askerlerin elindeki elmalara döndü. Piraye bakışlarını kaldırarak yüzbaşıya baktığında ona baktığı görünce gözlerini hemen çekmek istesede onu içine çeken kahve gözlerine baktı. O kadar güzellerdi ki mavi gözlerinin o kahve gözlere bahar getirdiğinden haberi yoktu. Genç adam, Piraye gibi sadece baktı. Sanki konuşacaktı gözleri...

"Buyrun Piraye Hanım!" Cavit elindeki poşeti Piraye'ye uzattığında daldığı gözlerden çıkarak, şaşkınca karşısındaki askere baktı.

"Te- teşekkür ederim" diyerek nezaketle elindeki poşeti alırken, gözleri yüzbaşıya tekrar bulmuştu. Fakat bu sefer bakışları cevapsız kalmıştı. Yüzbaşı Ali Tevfik kafasını onaylarcasına sallarken askerlere döndü.

"Rahat!"

Gür sesi iki kızıda yerinden sıçratırken, arkalarını dönerek yürümeye başlamışlardı bile. Suna elini Piraye'nin gözü önünde sallayarak, kıkırdadı.

"O neydi öyle Piraye!"

"Ne neydi!"

"Yüzbaşıya bakışın! Ne olacak!"

PayidarWhere stories live. Discover now