Bolum 2: Seymen ve Efe

72 21 30
                                    

     BÖLÜM 2: SEYMEN VE EFE

     Mina Dom, annesi ve babası öldükten sonra onların mezarlarını sık sık ziyarete gitmiş, her gün saatlerce başında dualar ederek gözyaşı dökmüştü. Her ikisi de bir trafik kazasında hayatlarını kaybetmişler, olay yerinde can vermişlerdi. İlk kez bir zombiyle de bu mezarlıkta tanışmış, önce korkmuştu. Ancak bu zombiler zamanla Mina'ya yakınlık ve dostluk göstermişler, Mina da onlara iyi davranmaya devam etmişti. Bu nedenle zombilerin ihtiyaçları olan ve insanların kullanmadığı elbise ve yiyecekleri onlara veriyor, çöpe kesinlikle hiçbir şey atmıyordu. Elma ve yumurta kabuğu, soğan zarı, çay posası, kahve telvesi, ekmek kırıntısı gibi şeyler zombilerin en büyük besin ve enerji kaynaklarıydı. Bunlar olmadan hareket edemezler, kıpırdayamazlardı bile.

     ...

     Mina, kapalı bir kutudan sabahki kahvaltıdan kalan yumurta kabuklarını çıkardı, yanına çay posası ve kahve telvesi de koyarak eski bir gazeteye sardı ve giriş kapısına doğru yöneldi. Karşısındaki Baba Zombi onun geldiğini anlayınca yüzünde gülümseme belirdi. Zombilerin gözleri yoktu ve göremiyorlardı ama en küçük bir sesi ve kokuyu hissedebiliyorlardı.

     - Al bakalım Baba Zombi. Yalnız karşı komşum sabah kahvaltıdan sonra bana gelerek akşamki bulaşıkların tertemiz olduğunu söyledi. Kim yaptı bunu?

     - Mina, arkadaşlardan biri gece gelmiş ve gizliden eve girip bulaşıkları yalamış olmalı. Bulaşık yıkamayı bilmez onlar.

     - Tahmin etmiştim zaten. Hemen mutfağına girip güzelce yıkadım bulaşıklarını kadıncağızın. Bir daha böyle şeyler yapmayın, çok kötü olur sonra bak.

     - Tamam Mina, kim yaptıysa hemen bulup onu gebertirim, sen hiç merak etme.

     - Ya, hayret bi' şeysin, nesini geberteceksin? Siz zaten geberiksiniz.

     - Sen de espriden hiç anlamıyorsun Mina. Ölüyüz diye bizim gülüp eğlenmeye hakkımız yok mu? Bak aklıma ne geldi. Yarın bizim mekâna gel, eğlence var, çok seveceksin. İstersen çocukları da getir, ne dersin?

     - Sizin mekâna ben hiç gelmedim, neresi bilmiyorum. Hem mezarlık bekçisini nasıl halledeceğiz?

     - Sen onu bana bırak, ben hallederim. Zaten yalan yanlış okuyup üflüyor bize, her tarafımız daha çok yamuluyor. Gıcığım var kendisine.

     - Hımm, çocuklara sormam lazım, gelirlerse onları da getiririm, tamam mı?

     - Tamam. Eee, şey. Üstüne bir çarşaf filan geçir, burnunu da mandalla kapatmayı ihmal etme. Mezarlığın sol arka köşesindeki andız ağacının dibindeki taşı kaldır, demir kapak var, o açılacak. Kapağı kaldırıp merdivenlerden inerken kapatmayı unutma, tamam mı?

     - Tamam, sen bekçiyi hallet, yarın akşam gelmeye çalışırım. Hadi bak, komşular görmeden git artık.

     - Peki, iyi akşamlar Mina.

     - Güle güle.

     Mina kapıyı kapattı ve lavaboda elini yüzünü yıkadıktan sonra salona döndü, kardeşlerinin yanına oturarak her akşamki gibi korku filmi izlemeye devam ettiler. Işıkları kapatmışlar ve patlamış mısır yiyip çekirdek çitleyerek filmi izledikten sonra Mina ışıkları açtı ve kardeşleriyle yarın akşamki davet hakkında konuşarak onlara gelmek isteyip istemediklerini sordu.

     Seymen yakışıklı olduğu kadar cesur ve küstahtı da. Çocukken ilk kez ablasıyla birlikte tanıştığı bir zombiden hiç korkmamış, hatta şakalaşmıştı. Zombi kızarak Seymen'i kovalamaya başlamış, Seymen de ablasının arkasına geçerek kurtulmayı başarmıştı. Efe ise bu yaşında bile hala zombilerden korkuyor ve çekiniyordu. Korku filmlerinde bile ablasına sarılıyor, çığlık atıyordu. Bu akşam da öyle yapmıştı. Seymen:

Mina Domun ZombileriWhere stories live. Discover now