...

Kurutma işi bitince makineyi bırakıp saçlarımdan öptü ve kokumu içine çekti

"mis gibi kokuyorsun" Onun bu iltifatları beni utandırıyordu "onlara gerçekten alıştın demi?" Başımı hızla evet anlamında salladım. Onlara alışmıştım. Hemde çok alışmıştım

"mutlusun demi? Senin mutluluğun benim için önemli ay ışığım"

"mutluyum hem de çok... peki sen, sende mutlusun demi?"

"mutluyum. İlk defa bir ailem oldu."

"benimde"

"hadi aşağıya inelim de okula geç kalmayalım" Başımı sallayıp yataktan kalktığımda o da kalktı ve çantamı alarak odadan çıktık. Birlikte aşağıya indik.

...

ÖĞLE'DEN SONRA 15.32

Okul bitmişti. Bizi çıkışta tuna abi ve idil abla almıştı. Aslında bugün forma alacaktık ama akrabalarımız geleceği için bu işi ertelemiştik. Onları merak ediyordum. Daha önce hiç teyzem, anneannem, dedem, babaannem... olmamıştı.

Deniz bize akrabaları sayıyordu ama biraz kalabalık olduklarından hiçbirini aklımda tutamamıştım. Anladığım tek şey 2 teyzemiz 2 dayımız ve bir sürü kuzenimiz olduğuydu

"deniz az susta motorun soğusun"

"ailemiz bu kadar kalabalıksa bu benim suçum değil abi"

"tamamda ikizlerin gözünü korkutuyorsun deniz... merak etmeyin anlattığı kadar değil"

Dedi tuna abi bizi rahatlatmaya çalışarak... Eve geldiğimizde arabadan indik. Evin önünde ki arabalar deniz'in dediklerinin doğru olduğunun kanıtıydı.

Bu kadar araba nasıl sığmıştı bu bahçeye! Miraç yanıma geldi ve elimi tuttu. Birazcık korktuğum için bu iyi gelmişti. Bende onun elini sıkıca tutarken eve doğru yürüdük.

Tuna abi kapıyı çaldığında tonton teyze kapıyı açtı bizde içeriye girdik. Salondan sesler geliyordu. Bunlar sohbet sesi değildi tartışma sesiydi. Salona yaklaştıkça sesler netleşiyordu

"tanımadığınız çocukları eve aldığınız yetmezmiş gibi bir de nüfusunuza mı aldınız. Oğlum senden boşanarak en iyisini yapmış"

"kendinize gelin gülsüm hanım, kardeşlerim hakkında böyle konuşamazsınız" Demişti oğuz abi. Siniri sesine yansımıştı "onlar sizinde torunlarınız böyle konuşmanız çok yanlış"

"benim torunlarım o bıraktığınız çocuklar. Ne olduğu belli olmayan iki kişi değil, hem ne belli size zarar vermeyecekleri."

"o zaman gidin o torunlarınıza babaannelik dedelik yapın benden ve kardeşlerimden uzak durun, eğer onlara da böyle iğrenç şeyler söylerseniz sizi mahvederim"

"ben senin dedenim böyle konuşamazsın"

"siz babam olacak o adamın annemi aldattığını öğrendiğinizde babamın yanında durduğunuz zamandan beri benim ailem değilsiniz"

"hep sen bunları böyle yapıyorsun nasıl annesin sen"

"kızımın anneliğini sorgulamak sana kalmadı gülsüm"

Donmuş bir şekilde onları izliyordum. Havalanmam ile kendime geldim. Tuna beni kucağına almış çıkış kapısına gidiyordu. "kapat kulaklarını güzelim duyma bu iğrenç sesleri"

Ne dediğini düşünemiyordum bile dediğini yaptım ve kulaklarımı kapattım ama o kadar çok bağırıyorlardı ki sesleri geliyordu Baktığımda deniz miraç'ı zorla dışarı çıkarmaya çalışıyordu. Tuna beni arabanın arka tarafına koyduğunda yanıma sinirle miraç oturdu. Diğer tarafın kapısı açıldığında diğer yanıma deniz bindi ve tuna arabayı çalıştırdı.

Miraç'ın sinirli olduğunu bildiğimden elimi yumruk yaptığı elinin üstüne koydum. Bakışları bana döndüğünde sakinleşmesi için koluna sarıldım. Biraz sonra yumruk yaptığı elini gevşetti. Sakinleşmeye başlamıştı.

Babaannemin bizim hakkımızda böyle düşünmesi kalbimi kırmıştı.

Ama oğuz'un ve tanımadığım bir iki kişinin bizi korumasına mutlu olmuştum. Dün bizi koruyacağını söylerken doğru söylüyordu. Peki banu hanım, o niye bir şey dememişti. Ona denilen o hakaretlere neden susmuştu. biliyordum bizimle ilgilenmeyi hiç istememişti ama ne bileyim

annemiz değil miydi o? bizi koruması gerekmez miydi?

SON

NASILDI?

SİZCE BANU HANIM NEDEN SUSTU?

BUNDAN SONRA NE OLSUN?

EN SEVDİĞİNİZ SAHNE?

Yaralı İkizler [Tamamlandı]Where stories live. Discover now