Ona seslenişimin ardından beni yine sessizlik karşıladı. Dudaklarımda saltanat süren tebessümün tahtına bir alev topu fırlatılmış gibi tebessümümüm solmaya başladı. Heyecandan dikelmiş omuzlarım aşağıya doğru indiğinde yutkundum ve sessizliğe kulak kabarttım.

Ama sonra işittim.
Nefes alışverişleri kulağımın içinden yüreğimi buldu bana oksijen sağladı.
Hattaydı beni dinliyordu.

Dudaklarımı aralayarak hayal kırıklığına uğramış bir ses tonuyla "Konuşmayacak mısın?" Diye fısıldadım.

Sesim ona geçtiğinde nefes alışverişleri durdu. İçimi büyük bir hayal kırıklığı kaplarken konuşmayacaktı sanırım.

Aramızda büyük bir sessizlik olurken yine cevap vermeyince ne diyeceğimi bilemeyerek cevabımı almış gibi
"Peki," Diye mırıldandım ve telefonu kulağımdan çekmek içim hareketlendim.

Ama o beni durdurdu.

"Nalan."

Duyduğum ses ile ayağımın altındaki yer çekilmiş gibi sendeledim, gözlerim garip bir şekilde doldu.

Bu ses...
Öylesine farklıydı öylesine güzeldi ki ne kısa çaplı bir şoka girdim, dondum.

Kulağıma kazınan güzel ses tonuna mı yoksa bana ilk seslenişinin Nalan oluşuna mı düşüneyim bilemedim.

Sesi beklediğim, hayal ettiğim gibi değildi. Aklımdaki hiçbir kalıba uymuyordu. Nahif ve boğuktu. Daha önce duyduğum hiçbir erkek sesime benzemiyordu. Çok erkeksi, hırıltılı ama çokta yumuşaktı.

Bir karışım gibiydi.
En güzel notaların karışımı gibiydi.

Aralanan dudaklarıma çarpan soğuk hava ile kesik bir nefes aldığımda telefonun diğer tarafından güçlü bir yutkunma sesi işittim.

Yutkunmuştu.
Öylesine içten yutkunmuştu ki boğazıma bir yumru oturmuştu.

İkimiz de neredeyse bir dakikaya yakın sustuğumuzda acaba onun kalbi benim ki gibi atıyor muydu?

Aramıza giren sessizliği bozmak istesemde ne söyleyeceğimi bilmediğimden sussam da o konuşunca bana gerek kalmamıştı.

"Güneş saçlı," Erkeksi, genzinden gelen sesi tekrardan kulaklarımı doldurduğunda kulaklarım gerçekten bir şenlik içindeydi.

Alt dudağımı gergince dişleyerek ayakta duramayacağımı fark edip makyaj masamın önüne ilerlediğim ve sandalyeye oturarak aynadan kendimle göz göze geldim.

"Konuşmayacaksın sandım." Diye mırıldandım kısık, yumuşak bir ses tonuyla.

Allah için benim sesim niye içime kaçmıştı! Neden böylesine kısık konuşuyordum?

Bu heyecanın etkisi falan mıydı?

Karşı taraftan bir yutkunuş daha işittiğimde gizemli bey "Aslında konuşmayacaktım." Diyerek itirafta bulundu ve "Siktir, nasıl, neden aradığımı bile bilmiyorum." Dedi benim sesim gibi kısık çıkan bir ses tonuyla.

Susup aynadan kıpkırmızı kesilmiş yüzüme bakarken dolgun dudaklarımı aralayarak "Pişman mısın?" Diye sordum yalın bir merakla.

"Hayır, hayır güzelim." Diyerek büyük bir hızla beni yanıtladığında kalbime saplanan oklar gerçekmiş gibi kalbim sızladı.

Ama bu sızı çok güzeldi.

Güzelim. Güzelim demişti ve muazzam sesiyle bunu o kadar güzel söylemişti ki..

Sirena| TextingWhere stories live. Discover now